Bugün sizlere hayatımızın her anında karşımıza çıkan, belki de farkında olmadan içimize yerleşmiş olan bir konudan bahsetmek istiyorum.

Önyargı! Gizli düşünce kalıpları...

İnsanlar arasında kurulan ilk bağlantı, anında doğru ya da yanlış sonuçlara yol açan önyargılar, aslında sadece birkaç saniye içinde zihinlerimizde oluşan hükümler.

Yanlış ve gereksiz aslında bazen.

İlk izlenimlerimiz, genellikle görsel ipuçları ve önyargılara dayanır. Kişiye ait birkaç özelliğe bakarak, kısa süre içinde hüküm veririz.

Bizlere düşen görevmiş gibi.

Ancak gerçekleri yansıtmaz. 

Bir insanı tanımadan önce, onun hikayesini öğrenmeye ne dersiniz?

Bir kişiyi sadece dış görünüşüne veya ilk konuşmasına dayanarak değerlendirmek, aslında o kişiyi ve onun gerçek potansiyelini göz ardı etmekten başka bir şey değil.

Ama çoğu insanımız maalesef ki böyle.

İlk görüşte verirler herkesin hükmünü.

Ancak bu önyargılar, insanlar arasındaki bağları güçlendirmek yerine, aksine duvarlar örer.

İnsanları hızlı bir şekilde kategorize edip kutulara koymamız ne kadar da saçma.

Kimse bu huydan vazgeçemiyor da.

Albert Einstein'ın çok doğru bir sözü var önyargıyla ilgili "Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur".

Çok doğru demiş.

Bazı insanlar için gerçekten çok zor.

Arkadaşımla geçenlerde tartışmıştık bu konuyu, bazen farketmeden de yapabiliyor insanlar diye ama sonrasında hemen farkedip düşünceyi düzeltmek büyük bi adım atmış sayılıyor bence.

Nasıl kurtulabiliriz? 

Farkındalık yaratmak yeterli bence.

Herkes gibi olmaktan kaçınsak bu konuda fark yaratmayı alışkanlık haline getirsek olur gibi.

Başkalarının farklı bakış açılarına saygı göstermeli ve önyargıları sorgulamak için çaba göstermeliyiz.

Bu konuda fark yaratmak hoşgörülü bir toplumun kapılarını açabilir.

Her birimiz, önyargılarımızın ötesine geçerek gerçek bağlantılar kurabiliriz.