Bir Necmi Ton vardı, hiç unutulmayacak...

2024.05.14 17:57 - Son Güncellenme: 2024.05.14 17:59
A

Handan ablanın (Handan Ton) WhatsApp'dan attığı yazıyı sabah kalkınca fark ettim.

'Necmi'yi kaybettik' diyebilmiş Handan abla sabahın 04.26'sında...

Uzun uzun yazmaya yüreği yetmemiş, gönlü de çekmemiş belli ki...

'Necmi'yi kaybettik' o kadar...

Oysa o büyük insanı, sevgili eşini tek kelimeye sığdırabilmek öylesine zordur  ki; abartmıyorum üzerine öykü yazılır.

Kısa kesmesini içinde fırtınalar kopartan acısına bağladım Handan ablamın...

Rahatsız etmemek için de sabahın köründe aramadım;

Arasaydım da kesin açardı telefonumu.

O kimseye gönül koymazdı çünkü;

Tıpkı Necmi ağabey gibi;

Ağlar, hıçkırık, acısını içine atarak 'Engin Necmi'yi kaybettik' derdi;

Geçmek bilmeyen o dakikalarda Handan abla ile Necmi ağabey son kez birlikte sabaha huzur içinde ersinler diye elim telefonumun tuşlarına gitmedi...

Necmi ağabeyimin ruhunun da kesin hissettiğine inanıyorum.

Hastalığında hiç yalnız bırakmadım Handan ablayı;

Haftada en az bir gün de olsa arar Necmi ağabeyin sağlığını sorardım.

'Nasıl durumu Handan abla?'

Boğazında düğümlenen sözcükleri adeta yudumlayarak yanıtlardı.

'Nasıl olsun Engin hep aynı...'

Her arayışımda da acı bir haberle yüzleşmemek için dua ederdim içimden...

Olmadı, yaşatamadık Necmi ağabeyi;

Handan abla çok çırpındı o hastalığın sevgili eşinin yakasını bırakıp gitmesi için;

Eczanesini bırakıp, evine kapadı kendisini...

Yanında ve baş ucunda sabahladı;

Pırlanta gibi iki çocuğu Zeynep'le Ali yaşadıkları ABD'den işlerini güçlerini bırakarak babalarının yanına koşuşturmaktan bir kere bile olsun beis duymadılar.

Yüzlerce, binlerce hayırsızlara inat; iki mükemmel evlat;

Yüce yaratanım her baba ile anneye böylelerini nasip etsin inşallah...

Ne mutlu kendisine, ne mutlu Handan ablaya...

Dinimizin gereği ölenin arkasından hep iyi konuşulurmuş.

Necmi ağabey, sadece dinimizin gereği değil; yaşadıkları, yaşattıkları, sevdikleri ve sevindirdikleriyle birlikte bir yere sığdırılamayan iyilikleri ve hayır, hasenatıyla anılacak;

Musalla taşının arkasında helallik vermek için bekleşen sevenleriyle, yetiştirdiği öğrencileri 'iyi bilirdik' diyerek uğurlayacak kendisini son yolculuğuna...

Necmi ağabeyi iyi bilmeyen insan yok gibidir bu dünyada ve Bursa'da...

Eşi, çocukları, torunları, dostları, karınca kararınca emeğinin olduğu basketbolcularıyla, eski takım arkadaşları;

Yanı sıra medya dünyasındaki sevenleriyle, unuttuğum başka kim varsa;

Benim için çok özel ve güzel bir insanla böyle bir vedaya razı olmak çok acı; çok üzücü.

Yemeğiyle, anılarını paylaştığım, daha çocukken haberlerini yaptığım Zeynep'le Ali'nin babası, Handan ablanın eşini ebediyete uğurlamak hiç kolay olmayacak.

Kendi kuşağının jenerasyonu içinde neredeyse dokunmadığı kimse kalmamıştı ki say say bitmez.

Çalışmayı, çalıştırmayı çok sever, önce iyi savunma yapmalarını isterdi basketbolcu olmak isteyenlerden.

Nerede görev yapsa parayı hep ikinci planda tuttu;

Başarı kadar disiplinle, centilmenliğe önem verirdi.

Özellikle Oyak Renault yılları kariyerinin en parlak günlerine sahne oldu.

En görkemli başarılarını bu camiada elde etti.

Aile gibiydiler adeta; yöneticilerle, kulüp personeli etle tırnak gibiydi, hep bir arada.

Adım adım ilerleyerek 1. Lig'e kadar yükselmişlerdi.

İdman bitince oyuncularıyla evinde toplanıp yemek yer, sohbetler eder, video izlerlerdi.

İkinci yuvası gibi kabul ettiği Oyak Renault'tan sonunda biraz buruk ayrılsa da orayı hiç unutamamış, hep aklının bir köşesinde kalmıştı.

Sorduklarında Renault'ya ayrı bir paragraf açardı;

Bilmiyorum artık; süreç içinde hatırlayıp, ziyaretine gittiler mi?

Bir seferinde çalışırken hastalandığında, yatarken bile sarı siyah renklerin ismini sayıklamıştı.

O kadar severdi...

Uzun boylu birisini görünce dayanamazdı Necmi ağabey,

İlla basketbolcu olsun isterdi.

2.20'lik Halil İbrahim Kuzucu'yu (bambam) Konya'da bir un fabrikasında sırtında çuvalla un taşırken görünce Bursa'ya davet etmişti.

Oysa Halil İbrahim 'sıfır kilometre' birisi! yürümede bile zorlanıyor.

İnat etmişti bir kere; yıllarca üzerinde durdu;

Türkiye'de ayağına ayakkabı bulunamayınca Fransa'dan sipariş ettirdi.

58 numara giyiyordu bam bam; kolay mı öyle!

Halil İbrahim'in ilk Bursa günleri; ailenin Kükürtlü'deki evinde geçti.

2.20'lik basketbolcu adayı yatağa divana sığmıyor; uzandığı karyolayla, oturduğu koltukları kırıp döküyordu!

Handan abla bir gün bana 'evde kırılmadık koltuk, kanepe kalmadı' diye şikayet etse de; hatıra binaen yazmadım, yazamadım...

Necmi ağabey Oyak Renault'tan ayrılınca bir sezon İzmir Hilalspor'u çalıştırdı. Giderken yanına Halil İbrahim'i de götürdü.

Bursa'daki maçta Oyak Renault'u yendiklerinde Halil İbrahim'e de dakika vermişti.

O kadar üzerinde dursa da Halil İbrahim iyi bir basketbolcu olamadı!

Sonunda Show TV'nin realty programlarında kendine bir yer edinerek, televizyon dünyasında ekmeğini kazandı.

Şimdi;

Saymaya başladığımda mutlaka atladıklarım olacaktır kusuruma bakmasınlar;

Necmi ağabeylerinin Altan Kutucu, Deniz Dalgıç (Mudanya Belediye Başkanı), İlhan Tezcan, (George), Mehmet Erdinç, Orhan Sırdaş, Derya Engül, İsmail Gümüş, Osman Rendeci ile voleyboldan basketbola evrilerek şans tanıdığı Yücel Aslan'la Ersin Yılmaz'da katkıları büyüktür, inanıyorum ki bu isimler de kendisini unutamazlar.

Çalışmaya doyamazdı onlarla;

O yıllarda öyle her yerde salon yok; boş bulabildikleri yerlerde, hatta okullarda saatlerce birlikte ter döker; bir detayı olgunlaştırana kadar tekrar ederlerdi.

Başta da altını çizdim.

Yetiştirdiği iki evlat ki; Allah her kese böylelerini nasip etsin.

Harvard kariyerli; bir zamanlar dünyanın '40 yaş altı en iyi profesörlerinden' birisi olan Zeynep Ton ABD'de dünyanın en iyi üniversitelerinden MIT'de hoca;

Oğlu Ali Ton NCAA'de UC İrvine'de head coach.

Yaşayarak, öğreterek; ağlatarak, hep doğruların yolunda yürümeyi göstererek son yolculuğuna çıktı Necmi Ton...

Bu kadar yazdım, şimdi yazacaklarımı da bana çok görmeyim...

Aile dostumdu, canım ağabeyimdi o benim;

Hakkım sana helal olsun...

Sevgili Handan abla, evlatların Zeynep, Ali  ile torunların, damat ve gelinin de başları sağ olsun...

Nurlar içinde uyu güzel insan...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları