Son günlerde toplumda sıkça tartışılan bir konu var.

Tartışılması gereken bir konu var hatta.

Hayvana şiddetin geldiği bu nokta hakkında ne kadar konuşabilirim bilmiyorum.

Yaşanılan şeyleri gördükçe bu dünyadan daha çok korkuyorum.

Aslında kabullenmemiz gereken bi durum var.

Hayvanlar da canlı varlıklar ve onlar da acı çekebilirler. 

Kedi, köpek, kuş ya da herhangi bir hayvan; hepsi sevgi, şefkat ve saygıyı hak eder.

Onlara yapılan şiddet, sadece fiziksel değil, aynı zamanda manevi bir zarara da yol açar. 

Bir hayvana zarar vermek, aslında insanlığımızı da yitirdiğimizin bir göstergesidir.

Yitirmişler...

Bizler de toplum olarak, hayvanlara karşı şiddeti normalleştiremeyiz. 

Aksine, onlara sahip çıkmakla yükümlüyüz.

Aklım almıyor uzakta duran zararsız bir varlığa nasıl zarar verebiliyorlar?

Hangi durumda şiddet kabul edilebilir, hangi durumda cezalandırılabilir? 

Bu soruların net cevapları yoktur ve bu da hukuk sistemini karmaşık hale getiriyor.

Acil bir şeyler yapılması gerek tek gerçek bu.

Hayvan hakları konusunda daha sıkı yasalar çıkarmak ve bu yasaları uygulamak, toplumun medeni ve ilerici bir yapıya sahip olmasını sağlar. 

Hayvanlara karşı işlenen şiddetin cezasız kalmaması, toplumun değerlerine sahip çıkması anlamına gelir.

Hayvana karşı işlenen şiddetin cezalandırılması için net yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 

Mevcut yasaların hayvan haklarını koruyacak şekilde güçlendirilmesi ve bu yasaların etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir. 

Hayvanlara şiddet uygulayanların cezasız kalmaması gerekiyor.

Bizler, hayvanlara karşı şiddeti reddetmeli ve onları korumak için elbirliğiyle çalışmalıyız. 

Unutmayalım ki, bir toplumun medeniyet seviyesi, hayvanlara olan muamelesiyle de ölçülür.

Tabii o toplumda medeniyet varsa...