Şeyma Polat

Şeyma Polat

Dost dedik, sırıttılar arkadan!

2024.01.28 17:34 - Son Güncellenme: 2024.01.28 17:34
A

Bu köşe yazısında, iki yüzlü insanların toplum içindeki etkilerini ve bu davranışın altında yatan nedenleri ele alacağım.

Yani tabi benim gözümden.

Her zaman etrafımızda dolaşan bir tür insan var, bunlar iki yüzlüler.

İki yüzlülük, bir yandan dost gibi görünüp diğer yandan kuyumuzu kazanlar oluyor.

Hayatımızda dolaşan bu 'iki yüzlüler'le aramız pek de açık değil, değil mi?

Ne zaman dost gibi görünseler, arkalarında bıçak bulacağımızı düşünmekten alamıyoruz kendimizi.

Çok üzücü, ama gelin görün ki, toplum böyle işliyor işte!

Şu iki yüzlülük, insanların doğasında mı var, yoksa özel bir yetenek mi, hâlâ tartışılır.

"Senin için yanındayım!" diye gezerlerken, içlerinde "Umurumda değilsin!" diye bağırırlar.

Neyse ki, dengesini bulmuşlar!

Bu durum elbette canımızı sıkıyor hayal kırıklığına uğratıyor o anı yaşarken canımızı acıtabiliyor kısaca üzücü bir durum.

Neden yapıyorlar diye düşünüyoruz ama benim için bi sebebi yok böylesine kötü olmanın.

Onların da böyle olmalarının sebebi köti insan olmaları, çünkü hayatta iyiler ve kötüler vardır.

Başka açılardan bu konuya bakmak gerekirse, iki yüzlülük sosyal normlarla da ilişkilidir.

Toplumumuzda, bazen gerçek duyguları ifade etmek yerine, sosyal olarak kabul edilebilir olanı yapmak tercih edilir. Böylece, insanlar gerçek duygularını bastırıp, sosyal beklentilere uygun davranmaya çalışırlar.

Böyle durumlarda tüm samimiyet kaybolur ve ilişkiler yüzeysel hale gelir.

İki yüzlülüğün en tehlikeli yönlerinden biri ise, insanların başkalarının zaaflarını ve güvenini istismar etmesidir.

Bu insanlar kendi çıkarları için insanların duygularını manipüle edebilir ve onları kullanabilir.

Bu durumda, dürüstlük ve saygı gibi temel değerleri yok olur.

Bu, onların zayıflığı veya korkusuyla ilgili olabilir.

Sonuç olarak, iki yüzlülük toplumumuzda yaygın bir sorundur ve ilişkilerimizi derinden etkiler.

Herkesin arkasında göründüğü gibi olmayan bir hikayesi vardır.

Gerçek duyguların ne kadarını saklamalı, ne kadarını sergilemeli hâlâ kafa karıştırıcı bir konu.

"İnsanlar sadece güzel şeyleri duymak ister!" cümlesi artık standart oldu.

Peki ya gerçek duygular? Onlar nerede?

Ne zaman birileri ile samimi gibi olsak, kafamızda bir ışık yanıyor.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları