Serkan Yetişmişoğlu

Serkan Yetişmişoğlu

serkanyetismisoglu@bursadabugun.com

Teşhis ve tedavi!

2019.10.07 09:55 - Son Güncellenme: 2019.10.07 09:55
A

Baştan söyleyeyim; Altay maçından sonraki yazımda; Yalçın Koşukavak'ın oyuncu değişikliklerini ve zamanlamasını, ani ataktan yenen 2. goldeki savunma zaafiyetini eleştirmiştim.
Ancak, şu an için "hoca gitmeli" gibi bir düşüncem olmadığını da vurgulamak isterim.
Tabii ki, sahadaki oyunu eleştireceğiz.
Yanlış gördüğümüz yanları ve bazı teknik konuları yazmak bizim görevimiz.
Çünkü, gazeteci, "sağlık olsun. Bir dahaki sefere kazanırsınız" gibi bir tavır içinde olamaz.
Gördüğü eksikleri, o takım; aynı hataları bir daha yapmasın diye dile getirir, kağıda döker.

TAM BİR "MİNİ KAMP" FIRSATI...

Bursaspor için, "milli ara büyük şans" demiştim.
Yalçın Hoca'nın;
19 Ekim Cumartesi günü saat 16.30'da lider Ümraniyespor ile Timsah Arena'da oynanacak maça kadar tam 12 günlük zamanı var.
Takıma, sadece 37-39 gün önce katılan 13 ismi; kondisyon ve form durumu açısından önemli ölçüde hazırlamak için büyük bir fırsat, bu milli ara...
Adeta mini bir kamp için çok müthiş bir fırsat...
Yalçın Hoca, eksiği olan futbolculara yükleme yapacağını ve özel maç almayacağını, geçen hafta pazartesi günkü idmanda basınla sohbeti sırasından açıklamıştı.
 
Yani, Ümraniye maçının oynanacağı 19 Ekim'de, 13 yeni kramponun yeşil-beyazlı kulübe geleli 49 ilâ 51 gün olmuş olacak.
Bu takvime göre, yeni oyuncular için 6,5 haftalık bir süreç geride kalmış olacak.
Bu noktada...
Koşukavak'ın; özellikle Selçuk Şahin ve Seleznov'u takıma adapte etmesi gerektiğini yazmıştım.
Tekrar vurgulamak istedim.
Altay önüne ilk defa 11'de başlayan Özer Hurmacı'nın, 48'de gördüğü sarı kart ve 68'de hakemin vermediği 2. sarı karta rağmen...
Hem de öfke kontrolündeki sıkıntısı ve giderek oyundan düşmesine rağmen, 77 dakika oyunda tutulmasına anlam veremediğimin altını çizmek istiyorum.
Bu işin bir yönü...

Bir de, yeni transferler gelince, dakika alamayan, ancak ilk haftalarda umut ışığı saçan gençlerin de gözardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Örneğin;
İsmail Çokçalış sağ bekte oynasa, Shehu'dan orta sahanın sağ iç mevkiinde daha iyi verim alınabileceği görüşüne ben de katılıyorum.
İki genç yetenek; Sedat Dursun'un (1997) son 3 maçta, kaleci Ataberk Dadakdeniz'in (1999) de son 4 haftada, 21 kişilik kadroya alınmaması, tabii ki teknik tercihtir.
Hafta boyunca bu oyuncularla çalışan Koşukavak'ın, bu konudaki değerlendirmesine saygı duyarız.

GENÇLERİ UNUTMAMAK GEREK

Ancak, Vakıfköylü gençleri de unutmamak gerektiğini düşünüyorum.
Örneğin;
Burak Kapacak'ın iyileşip kanatta oynamaya başladığını ve diğer kanatta da Igor'un şans bulduğunu maçlar zamanında; Özer Hurmacı banko oynayacak duruma gelince, acaba kulübeye kim oturacak?
Emirhan Aydoğan mı, Burak Altıparmak mı?
Tabii ki, zengin ve alternatifli bir kadroya sahip olmak çok büyük avantaj...
Lakin, takımın kimyasını oluştururken, kadronun; dinamizmi, teknik kapasitesi, form durumu gibi konulara da çok dikkat edilmesi gerektiği bir gerçek.

GENERALLER VE ASKERLER...

Zira, biliyoruz ki;
Sadece, generallerden oluşan bir ordunun, her türlü zorluklara karşı savaşan askerler olmadan savaş kazanması mümkün değil!

YA KAZANDI YA DA KAYBETTİ

Ligin görünümüne bakarsak...
1.Lig'de beraberliği olmayan tek takım Bursaspor...
Şu an için; puan silmeler konusunda kesin sonuç açıklanmadığını göz önüne alarak şu saptamayı yapabiliriz:
-Lider ile 12. takım arasında sadece 4 puan var.
Klasmanda şimdilik 7. basamakta bulunan 12 puanlı Timsah ile 14 puanlı lider Ümraniye ve averajla takipçisi olan Hatay'ın arasında da yalnızca 2 puan var.
Eğer, Bursaspor'un 3 puanı silinirse, 7. haftaya göre bakarsak; 9 puanlı Timsah (12. sıraya iner) ile zirve arasında 5 puan fark olacak.
Yani, sadece 2 galibiyetlik dar bir bant var, ilk 12 takım arasında...

UFAK DETAYLAR BELİRLEYECEK

Bu da bize gösteriyor ki;
Şampiyonluğa oynayan 8 takımın, ilk 2'ye girip doğrudan Süper Lig'e çıkmasını, belli ki, ufak detaylar belirleyecek!
Hele hele 3. ile 6. sırada yer alacak ekiplerin oynayacağı play-off'a kalan takımları şimdiden kestirmek çok büyük bir kehanet gibi olur!
Kim bilir;
Belki de, hiç şans verilmeyen bir takım, play-off bileti alacak.
Onun için, bu ligde; her puanın ve her golün büyük değeri var.
Zaten, hanene;
Evde 3, deplasmanda en az 1 puan yazdırmadıkça...
Yani, en az 2 puan ortalamasını yakalayamazsan, ilk 2'ye girmen resmen hayal olur!
7 maçta, yediğin 11 golün maç ortalaması 1,57 goldür.
Attığı golün ortalaması da aynı...
11 golle; ligin en çok gol atan 6 takımdan biri olan Bursaspor, aynı zamanda, kalesinde gördüğü 11 golle; "en çok gol yiyen" takım sıralamasında da 7. durumda bulunuyor.

FARKINI GÖSTERMELİSİN

Bu tablo da, bize yeşil-beyazlı takımın, ortaya bir "fark" koyamadığını gösteriyor.
Bursaspor'un;
Geriye düştüğü 3 maçı da çeviremediğini ve puan bile alamadan kaybettiğini görüyoruz.
Hele hele, son 2 deplasmanda, takımda "çok erken gol yeme" zaafının baş göstermesi, herkesi düşünceye sevk etti.

HATALAR VE EKSİKLER NELER?

Tüm camianın; haklı olarak, ortak görüşü şu:
-Sadece evinde kazanarak, dışarıdan puan getirmeden doğrudan lige çıkamazsın!
Buna katılmamak mümkün mü?
Tüm bu saptamaların ışığında, sorumluların;
-Nerede, ne gibi eksikler var?
-Hangi konularda hata yapıldı?
-Bu sıkıntılar, nasıl ve hangi tedbirler alınarak giderilebilir?
...Gibi sorulara, ivedilikle cevap bularak, yani, teşhisi koyup, tedavi sürecine de hemen başlaması gerek!
Öyleyse;
Yol yakınken, yani zirve ile aradaki puan farkı da henüz açılmamışken, her konuda gereken tedbirler alınmalı ve hemen uygulanmalı!


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları