Serkan Yetişmişoğlu

Serkan Yetişmişoğlu

serkanyetismisoglu@bursadabugun.com

Bursaspor sen çok yaşa!

2020.06.01 00:02 - Son Güncellenme: 2020.06.01 00:03
A

Tarih 1 Haziran 1963...

Bugün Bursaspor'un 57.kuruluş yıldönümü...

Onuruyla, duruşuyla, gururuyla, kupaları ve şampiyonluğuyla ve duruşuyla "şampiyon arma"dır Bursaspor...

Zira;

Her ne kadar bu sezon 1.Lig'de de olsa...

Büyüklüğünden hiçbir şey kaybetmez yeşil-beyazlı kulüp...

Kentin en değerli sembolüdür...

Dünyaya açılan penceresidir Bursaspor...

NASIL KURULDU?

Gençler için hatırlatalım biraz:

Bursaspor, 5 amatör takımın birleşmesiyle 1 Haziran 1963 yılında kuruldu.

Akınspor, Acar İdmanyurdu, Çelikspor, İstiklalspor ve Pınarspor'un bir araya gelmesiyle kurulan Bursaspor'un armasında bu 5 kulübü temsilen ayrı renklerde 5 yıldız yer alır.

Kulüp, renklerini Bursa ovasının yeşilinden ve Uludağ'ın kar beyazından alır.

Çelikspor'un Başkanı Salih Kiracıbaşı, kurucu 5 amatör kulübün yöneticilerinden oluşan kurucu üyeler tarafından Bursaspor'un ilk Başkanı olarak seçilir.

Takımın ilk teknik direktörüyse, daha önce Acar İdmanyurdu ve Galatasaray'da da oynayan 37 yaşındaki Muhtar Tucaltan'dı.

AH NEYDİ O GÜNLER!

Gelelim bugüne...

Meşaleler, "şampiyon arma" için yanıyor, yanacak!..

Bugün; anıların tazeleneceği,

nostaljinin yapılacağı gün...

Hani;

"Vahit, nasıl da 35 metreden Dundee United'a gol atmıştı!"

Veya,

"1980'de Beşiktaş'ı nasıl 5-0 yenmiştik ama!"

Ve de;

"Unutulur mu hiç Nejat Biyediç ve İntertoto günleri!.. Musisi'nin ilk "Timsah yürüyüşü"

En önemlisi de;

"16 Mayıs 2010, yeşil-beyaz devrimdir. Tarih yazan efsaneleri, sonsuza dek anacağız!"

***

Bugünlerde canımız sıkkın olsa da...

Süper Lig'e dönme umudumuz var.

Sadece 6 maç kaldı.

O nedenle, bugün;

Her zamankinden daha da büyük bir azimle armaya sarılıp, ona destek vererek, geleceğe umutla bakma günüdür.

TEKSAS'TA BAŞLAYAN YOLCULUK...

1975 yılında başladı tribünlerle tanışmam...

Zaten 1963'ten beri Mahfel grubuyla deplasmanlara giden, yani "Teksas'ın atalarından" sayılan Bursasporlu bir babanın oğlu olarak bu da gayet doğaldı...

1967'de İnönü'nün; eski adıyla Mithatpaşa'da:

"Senin önünde bütün takımlar eriyor. Türkiye Ligi bekle Bursaspor geliyor" pankartını arkadaşlarıyla birlikte açan Tatar Mehmet'in oğlu (O pankartlı fotoğraf hâlâ babamda)...

"FAT" TRİBÜNÜ'NDE OTURURDUK

1986'da Türkiye Kupası'nı kazanırken, o zaman üstü açık olan Teksas'taydım.

Hatta babam beni küçükken Teksas'ın kapalıya yakın tarafına götürürdü...

Rahmetli gazeteci büyüğüm Aykan Uzoğuz da bu tribüne "FAT" derdi. Yani, "Futboldan Anlayanlar Tribünü (FAT)" anlamında...

Zaten Çarşambapazarı'nda oturduğumuz için Merinos İlkokulu'nda ve stadın dibindeki Atatürk Lisesi'nde okumuş, çocukluğu ve gençliği stat çevresinde geçmiş biriydim.

BAYRAKTAR KARDEŞLER...

Teksas'ın eski beyin takımından ve "BursAnkara" dostluğunun temelini atan Şehit Asteğmen Abdülkerim Bayraktar ve ikizi merhum Fehmizat ile Atatürk Lisesi'nde yan yana sınıflardaydık.

Merhum ikizler, tribünlere büyük emek verdiler Şadırvan Grubu ile birlikte...

Allah gani gani rahmet eylesin...

GAZETECİLİK VE EFSANELER...

1987'den itibaren 18 yaşında muhabirliğe başladım Uludağ Gazetesi'nde...

Unutulmaz futbolcular;

Nejat Biyediç, A.Suphi Evke, Kaptan Beyhan, kaleci Erhan, Yalçın Gündüz, Adnan Örnek, Turan Şen, Küçük Erhan (Kiremitçi), Maradona Çetin, Karaşimşek Şenol (Ulusavaş), Palasz, Ersel Uzgur, A.Nail, Cemal Vardar, Erkan Öncel'in maçlarını yazdım, onlarla röportaj yaptım.

UNUTULMAZ GOLLERİ ÇEKMİŞTİM

K.Erhan'ın 0-2'den 3-2 biten 30 yıl önceki (Mart 1990) o meşhur Fenerbahçe maçında Schumacher'e attığı 3 golü de, Trabzonsporlu Pfaff'a kupada attığı golleri de kale arkasında çektim ve bu fotoğraflarla çok değerli ödüller aldım...

Hatta hiç unutmam;

Fırtınalı bir yağmur gününde, Zonguldak maçında, kale arkasında gol çekmek için 90 dakika beklerken, şemsiyem rüzgârdan kırıldığı için; kale arkasında tamamen ıslanmıştık Atatürk Stadı'nda...

TÜM ŞAMPİYONLUKLARI GÖRDÜM

3.Lig takımı Bozüyük'te Ersel Uzgur, İslam, Gürselli kadrosuyla şampiyon olurken, 2.Lig'de Kütahya'da Ahmet Kılıç takviyeli; Murat Yoldaş, Faruk Korkmaz, Talip, rahmetli Yüksel, kaleci Muharrem, Hacı Murat, Sadri, Nihat, K.Ahmet, Sedat, Hulusigibi unutulmaz isimlerden oluşan ekip, ipi göğüslerken, ben yine elimde makina sahadaydım.

Hatta şampiyonluk turunda kan ter içinde kalmıştım, o anları ölümsüzleştirebilmek için...

BİYEDİÇ'İN EVİNDE RÖPORTAJ

Başka unutulmaz anılarım da oldu.

Bursaspor'un efsane kaptanı İmparator Nejat Biyediç'in Çekirge Selvili Cadde'deki evinde; 1987-88'de eşi Mirna ile röportaj yaptığımda, henüz biricik kızları Anja yoktu dünyada...

Sonradan çok iyi dost olacağım ve aynı gazetelerde yazıp, aynı ekranları paylaşacağım İmparator'a mutfak önlüğünü giydirip yemek pişirtirken, eşi Mirna ile tavla oynatırken, hiç kapris yapmamıştı İmparator...

Bu röportaj; 32 yıl önce o dönemin ulusal spor dergisi Gelişim Spor'da tam sayfa yayınlanmıştı.

KAPTAN ÖZSELEK BAŞKAN OLURKEN...

Yine aynı yıllardı.

Daha dün gibi hatırlıyorum.

Merhum kaptan Orhan Özselek, kulübe kimse sahip çıkmayınca, Tayyare Sineması'nın tozlu kulisinde Sinan Bür Kaptan ile 15 dakikada liste oluşturup, kaptanlık yaptığı kulübe Başkan olurken, genç bir muhabir olarak tarihe not düşmüştüm kongre haberlerimle...

İbrahim Yazıcı, 26 sene evvel Özselek'ten başkanlığı devralırken de yine aynı sinemada oradaydım.

Vakıfköy Tesisleri ışıklandırıldığı dönemde, sezon açılışına İstanbullu gazeteciler özel olarak helikopterle getirildiği gün de oradaydım.

DEPLASE HAREKETLER...

Deplasmanlar deseniz, çok başka bir alemdi...

Biz 12 saatlik Adana, 17 saatlik K.Maraş gibi deplasmanlara otobüsle giderdik. Hem de bir gece önce gidip, hiç kalmadan maçtan hemen sonra otobüsle Bursa'ya dönerek...

Yani, tıpkı cefakâr Bursaspor taraftarı gibi 2 gece üst üste yollarda; otobüste uyurduk...

BOLU'DA TAŞLI KARTOPU YEDİK

Yıl 1987-88'di;

Bolu'da evsahibi takımın kale arkasına geçtim diye, içine taş konmuş kartopuları yemiştim sırtıma. Ama yine de yılmadım ve montumu kafama çekip, tam siper gol fotoğrafına yattım Bolu kalesinin arkasında:)

Yine, Nevzat Güzelırmak yönetiminde 2. Lig için kurulan, ancak 1. Lig'de 5. olan o meşhur sezonda (1987-88), Ersel Uzgur'un ilk kez A takımda oynadığı Adana'da; Bursalı 8 gazeteci içinde, gol çekmek için tek başıma kale arkasına geçmiştim Adana Demirspor maçında...

Sen misin Demirspor kalesinin arkasına gol çekmek için giden... Zaten iyot gibi açıktayım, tek başına dikilen basın kolluklu (o zaman basın yeleği değil, kolluk vardı) bir tip olarak...

Küfürleri ve taşları yemeyi göze almıştım. Nitekim mancınıklar(!) hemen çalışmaya başlamıştı.

Koca koca taşlar kafamı teğet geçerken, Ali Nail Durmuş ve "Karaşimşek" Şenol Ulusavaş'ın 5 Ocak Stadı'nda attığı golleri çektim.

Hatta, taç çizgisinden fotoğraf çeken (o zamanlar izin vardı oradan foto çekmeye) bizim gazeteden Suat (Paçacı) duymuş, Bursalı gazeteci abilerimizin "Bak Serkan çekiyor golleri, sen de gitsene kale arkasına" demesini ve diğer meslektaşının;

"Yaa, sıkıysa sen gitsene! Baksana koca koca taşları nasıl da atıyorlar!" diye karşılık verdiğini...

HER HOCANIN YERİ AYRIYDI

Yılmaz Vural'ın babacan ve samimi tavırlarını, Nevzat Güzelırmak'ın bana 'evlat' deyişini, yardımcısı Basri Ukuşer Hocamı, A.Suat Özyazıcı'nın 'Sarı' diye hitap etmesini, merhum Yılmaz Gökdel'in defalarca uyarmama rağmen, bana hep 'Serdar' demesini de unutamam.

Öyle ki;

Rahmetli Gökdel ile 1999'da Kıbrıs Girne'de karşılaştığımızda, 'Naber Serdar' deyince ikimiz de patlatmıştık kahkahayı!..

Ayrıca, Gökdel'in Fomara Han'daki kulüpte 29 yıl önce yaptığı "yaşpastalı basın toplantıları" da o dönemde çok meşhurdu.

'Kısa Maltepe' lâkaplı Gökdel Hoca'nın getirdiği santrfor Erhan Kiremitçi (K.Erhan) o kadar çok gol kaçırdı ki, ilk haftalarda, Yılmaz Hoca da adaşı Yılmaz Vural'a görevi teslim etmek durumunda kalmıştı.

ÇEYREK ASIRLIK İNTERTOTO FIRTINASI

1995'te Musisi, İntertoto Kupası'nda tarihe geçen ilk Timsah yürüyüşünü Atatürk Stadı'nda yaparken, Baliç, Ercüment golleri sıralarken, Bursa Hakimiyet ve Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde çıkan yazılarımı hiç unutamam.

Ercüment'in ağları delen golünü...

Gerçekten de, Karlsruhe final maçında uzatmalar ve penaltılarda yaşadığımız heyecanı unutmak mümkün mü?

25 sene geçse de üzerinden, dün gibi aklımızda...

Bir de;

Nejat Biyediç'in, kaleci Zalad'ın belini kırdığı çalım sonrası attığı gol vardı hani...

Hatta, Biyediç, yıllar sonra bizimle anılarını paylaşırken, "O golden sonra Zalad, yıllarca benimle konuşmamıştı" demişti:)

Biyediç'in jeneriklik frikiklerini,

Sarı Boğa Pingel'in, Palasz'ın, Sarı Vedat Vatansever'in gollerini, Vidolov'un, Moşe'nin milimetrik paslarını...

"TİMSAH SEMBOLÜ" BİZİM SERVİSTE NASIL DOĞDU?

1992'de yönetici Lemi Keskin'in bizim spor servisinde yaktığı meşaleyle başlayan Yeşil Timsah sembolünün doğuş sürecini...

Bursaspor, Vural'la zirveye oynarken, gazeteye attığımız, "Timsah parçaladı" manşetlerini...

2006'daki geri dönüşte; Beşiktaş maçındaki tekbir seslerini ve "hesap görüldü" tişörtünü...

İÇİMİZE AKAN GÖZYAŞLARI

2004'te gözyaşlarımızı içimize akıtıp 41 yıllık çınarın Sakarya'da devrildiği o kapkara günü Olay Spor'un sayfalarına yazmak durumunda olan Spor Servisi'nin Şefiydim o dönem...

Önceleri donup kalmıştık hepimiz...

Ama üzüntüden yığılıp kalma gibi bir lüksümüz yoktu!

Kötü de olsak, ağlasak da o sayfalar yapılacaktı!

Nitekim içimiz kan ağlayarak görev yaptığımız o geceyi hatırladıkça yüreğim bir tuhaf olur!

KUPA TÖRENİNİ GÖREMEDİK

Sonra...

2006'da Başkan Levent Kızıl döneminde; Lig A şampiyonluğuna ulaştığımız gece de 'önce gazeteciyim, sonra taraftar' durumunu bir kez daha yaşadım!

Kupa törenini göremeden, görev gereği gazetemiz Olay'a koşmuştuk, Cemal Ekentok ve Ali Aydoğdu ile birlikte...

Töreni gazeteye yetişip ekrandan izlemiştik.

Ayrıca o gece Çatalfırın'daki izdihamı ve takım otobüsünün bu nedenle Heykel'e çıkamadan Tophane'ye doğru dönmek zorunda kaldığına canlı olarak tanıklık etmek istemez miydim!?

TARİHİ ŞAMPİYONLUK GELİYOR

Temmuz 2009'da Avusturya kampıyla başlayan sezonda, Olay Medya Spor Müdürü olarak, kampından deplasmanına; şampiyonluk sürecinin her anına tanıklık ettiğimi hatırlayınca yüreğim ferahlıyor hemen...

Nasıl ferahlamasın dostlar, ömür boyu peşinden koştuğu takımı, bırakın şampiyon olmuşken, ilk 3'e girmiş bile göremeden göçüp gitmiş binlerce yeşil-beyazlı yüreği düşününce, insan kendisini o kadar şanslı hissediyor ki!

Ayrıca Türk futbolunda devrim yaratan 16 Mayıs 2010 gecesi Olay TV'de spiker Gökhan Küçükkaplıdağ ile teknik direktör Yalçın Gündüz'e maç anında 90 dakikalık karşılaşma için canlı programı koyarken de zafere inanıyordum.

O; 9 saat süren "rekor" canlı yayında, gece 50 bin tirajlı gazeteyi bitirdikten sonra saat 02.30'da sunuculuk görevini Gökhan'dan devraldığımda yorgunluğumu hiç hissetmiyordum bile...

Yayına Adem Vural ve Erkan Öncel'le sabaha karşı 03.30'da son noktayı koymuştuk.

KUPA TÖRENİNİ ÇATIDAN ANLATMAK

Bir de, 17 Mayıs 2010'daki şampiyonluk kupa törenini stadın çatısından Adem Vural ve Erkan Öncel'in yorumlarıyla, 3 saat boyunca canlı anlatmanın;

"Veee kupa Kaptan Ömer Erdoğan'ın ellerinde yükseliyor" diyerek mikrofondan haykırmanın hazzı ve gururu, o kente, takımına, renklerine aşık olduğu kaç gazeteciye, spikere kısmet olur?

Sorarım size; o anların değeri parayla pulla ölçülebilir mi?

SAKLANACAK BELGELER HAZIRLADIK

Ayrıca, o tarihi günlerde, 2 kez verdiğimiz şampiyon Bursaspor'un 4 parçalı dev posterini, 50 bin basan Olay'ın o unutulmaz çift sayfalık devasa şampiyonluk kapak sayfasını, 100 sayfalık kuşe kağıda basılı 'Bursaspor Şampiyonluk Kitabı'nı bedava verişimizi hatırlıyorum da, "umarım, ölmeden Allah bana yine gazeteci olarak böyle zafer dolu hizmetlere imza atmak nasip eder" diye dua ediyorum.

Tabii, Olay TV Spor Şefi Tarık Çapçı arkadaşımın kaleme alıp hazırladığı 'Kuruluştan Şampiyonluğa Bursaspor' adlı 63 dakikalık VCD'nin Olay'la ücretsiz verilmesini de çok önemsiyorum.

Spor Servisi olarak yaşadığımız o gururu unutmak mümkün mü?

O unutulmaz eserlere katkı koyan, emek veren bütün arkadaşlarıma bir kez daha buradan teşekkür ediyorum.

Olay TV'de her pazartesi Final'de önceleri moderatör Özge Yetişmişoğlu, yorumcular Tarık Çapçı, Erkan Öncel, A.Suphi Evke, Adem Vural ve tüm Olay Medya Spor Servisi ile müthiş işlere ve programlara imza attık.

BAYRAĞIMIZ BOĞAZ'DA DALGALANDI

Şampiyonluğun coşkusu çok tazeyken, Bursaspor bayrağı, tıpkı o meşhur tezahürattaki gibi İstanbul'un 2 köprüsünde DALGALANIRKEN, Tarık Çapçı, Ayhan Işık ile İSTANBUL'da 2 ayrı noktadan; Boğaz Köprüsü'nden, biz de canlı yayınlar yapmıştık.

Biz bu canlı yayını merkezden yorumlarken aldığımız hazzın tarifi yoktu!

Yayın ekibi olarak hepimizin tüyleri diken diken olurken, habercilik anlayışımızla yine fark yaratmış ve tüm Türkiye'ye, hatta dünyaya bu tarihi bayrak asma törenini anında ulaştırmıştık.

ŞAMPİYONLAR LİGİ MÜZİĞİ

Sonraki sezon, 60 yıllık emektar Atatürk Stadı'nda ilk Valencia maçında, Şampiyonlar Ligi müziğini duyduğumuzda hangimizin tüyleri ürpermedi ki?!

Glasgow Ibrox Stadı'nda, Manchester Old Trafford'da, Valencia Mestella'da tarihi Şampiyonlar Ligi maçlarının hepsini yerinde izleyen bir gazeteci olmanın verdiği gururu anlatmak mümkün mü?

Hani 'anlatılmaz yaşanır' derler ya, aynen öyle...

ŞAMPİYONLUK GÖREMEDEN YİTİRİLEN YÜREKLERE...

Ayrıca şampiyonluk göremeden yitip giden o kadar çok yürek var ki!

Medyaya bakarsak;

23 yıl beraber maç anlattığım ve omuz omuza çalıştığım Mehmet Özman Abim, Bursa'nın duayen gazetecilerinden Aykan Uzoğuz Hocamız, üstadımız Enver Ayhan'ı da anmadan geçemeyeceğim.

Allah bu camiaya hizmet eden herkese rahmet eylesin.

VEDA GÜNÜ İÇİMİZE OTURMUŞTU

Aralık 2015'te Mersin İY maçıyla veda ederken efsane Atatürk Stadı'na; stadın her yerine daha bir farklı gözle bakmıştım.

Teksas'a, maratona, açık kaleye, çatıdaki naklen yayın kulübesinden kuşbakışı her yere göz attım.

Sonra basın tribününe inince;

Tribünlerdeki o muhteşem şovu izlerken, adeta zaman tüneline girdim.

O yıllar, film şeridi gibi böyle geçti gözümün önünden...

Gözlerim buğulandı.

Sanki hiç ayrılmayacakmışız gibi geldi.

Yüreğime sanki koca bir taş oturdu.

(Ve stat yıkılınca 40 yıllık arkadaşını hissetmiş gibi oldum).

Olmadı; Bursa olarak maalesef koruyamadık Şampiyon Atatürk Stadı'nı...

İYİ Kİ BURSASPORLUYUM

Velhasıl kelam, iyi ki 33 senedir bu işi yapıyorum...

İyi ki, Bursasporlu bir babanın oğlu olmuşum.

Bir kongre üyesi olarak;

Elim kalem tuttukça ve dilim döndüğünce bu sütunlarda ve ekranlarda; sevdamız Bursaspor'u, inandığım değerler doğrultusunda, sağduyuyla yazmaya ve yapıcı eleştirilerde bulunmaya devam edeceğim.

Dünya durdukça;

Onurunla, duruşunla, ruhunla,

Sen çok yaşa Bursaspor...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları