Son 3 maçını sadece 1 puanla kapatan Bursaspor, ateş hattına indi.

Camiada, moraller sıfırın altında...

Kimse puan durumuna bakmak istemiyor!

Zira, bakınca; önce donup kalıyor, sonra da yüreği yanıyor!

Tıpkı, Balkanlar'dan gelen soğuk ve yağışlı hava kitlesi gibi...

Üzerimize kar yağıyor kar!..

Artık...

Çarşıda pazarda yeşil-beyaz merkezli sohbetler azalmaya başladı.

Eskiden Bursaspor'un maçlarını soran 7. sınıfa giden kızım, bugünlerde takımın durumu ve maç yerine, doların bir gecede nasıl olup da aniden düştüğünü falan soruyor.

Zira, geçen sene genç ağırlıklı takımı, neredeyse ezbere sayıyordu kızım...

Bunu yazarken bile içim cız ediyor.

İLGİ SOĞUMASI YAŞANIYOR

Şehir, armadan uzaklaşıyor.

Kutuplardaki küresel ısınmanın tam tersine, kentin çeşitli katmanlarında 58 yıllık şampiyon armaya karşı ilgi soğuması yaşanıyor!

Bakın, dikkat edin:

"Sevgi azalıyor. Yeşil-beyazlı renklere gönül verenler azalıyor" demiyorum.

Bunu;

Babadan Bursasporlu, 5 yaşından beri (47 yıldır) maçlara giden, kongre üyesi ve 34 yıllık bir gazeteci olarak yazıyorum ne acıdır ki!

ACI GERÇEK BU...

Süper Lig'in 5.şampiyonu, 3 yıldır debelendiği 1.Lig'de oynarken, bazen "dibi gördük" muhabbetleri döner...

Farkında mıyız bilemiyorum ama;

Dibin de dibini gördük, vesselam!..

Şimdi camiada kiminle konuşsak;

"Önce düşme hattından çıkalım, işi garantiye alalım da, play-off'a sonra bakarız" sözlerini duyuyoruz.

Ne yazık ki, 17.maç ve 18.hafta itibariyle acı gerçek bu!

Eskiden, ilk 6'daki takımlar yenilsin, tökezlesin diye beklerken, son haftalarda ise alt sıralardaki ekipler kaybetsin diye bekler olduk!

Ne kadar üzücü bir durum!..

BU KÂBUSTAN UYANAMADIK GİTTİ

Sanki, bir türlü uyanamadığımız o kâbusu görmeye devam ediyoruz.

Boncuk boncuk terliyoruz. Yüreğimiz daralıyor!

Resmen hepimizi afakanlar basıyor!

Karabasanlar, resmen rüyalarımıza karargâh kurdu! Bir türlü gitmek bilmiyor!!

AMA YİNE DE UMUTTUR BURSASPOR

Bütün bunlara rağmen...

Tünelin ucundaki ışığı görmeye çalışıyoruz.

"Umuttur Bursaspor" diyoruz ve başarıya giden yolların umut kapılarını arıyoruz.

Çıkmayan candan umut kesilmez misali...

Bunun için; 

Zira, kulüpten yapılan kuru açıklamalar ve 2.Başkan Emin Adanur'un attığı tweetler dışında, camia; kulüpte ne olup bittiğini, gelişmeleri öğrenmekte zorluk çekiyor.

Cuma günü, yönetim tarafından sportif direktörlüğe Deniz Kolgu getirildi.

Beğenen var, beğenmeyen var.

"Futbol aklı olur" diyen var, "olmaz" diyen var.

Çünkü, Bursa, zor beğenen bir kenttir ve bu görev için her taraftarın gönlünde başka başka isimler yatar.

Bu da gayet doğaldır!

BEN DE ELEŞTİRİYORUM

Kolgu'nun, Bandırma maçında teknik direktör gibi öne çıkıp, takımı kenardan yönetmesini ben de eleştiriyorum.

Hatta, yeni teknik direktör geldikten sonra kulübeye girmemesi, tribüne çıkması gerektiğini düşünüyorum.

Ancak, şu da bir gerçek ki;

Başkanların, genel menajerin konuşmadığı bir kulüpte, camia ile iletişimin kurulması açısından; uzun süredir boş olan ve tüzük gereği de olması gereken sportif direktörlük koltuğunun doldurulması önemlidir.

Kolgu, dün medyanın karşısına çıktı. Açıklamalarını okumuşsunuzdur. Tekrar edecek değilim.

Benim için;

Mustafa Er'le ilgili "bu sezon dinlenecek" sözünde ve cuma sabahki görüşmeden sonra kendisine, telefonla da olsa dönmediği için hata yaptığını söylemesi, özeleştiri yapması önemliydi.

Bir sorum üzerine, Kolgu;

Yücel İldiz ile prensipte anlaştıklarını, ancak bazı pürüzler giderilemezse, teknik direktör konusunda B ve C planlarının da olduğunu açıklaması da dikkat çekiciydi.

HER GÜNÜN ÖNEMİ BÜYÜK

İcraat demişken;

Açıkçası, yeni teknik direktörün, salı akşamı haftanın ilk idmanında, Özlüce'de takımın başında olmasını beklerdim.

Zira, cumartesi günkü maç için; teknik adam ile takımın birbirini daha yakından tanıması için her günün önemi büyük...

Kolgu, "Cumartesi günü Menemen maçında takımın başında yeni teknik direktörümüz olacak" şeklinde net bir ifade kullandı.

Bence de olmalı!

Çünkü, Bursaspor'un; üst üste 3 lig maçına altyapı antrenörüyle çıktığını hiç hatırlamıyorum.

Bir 3 puanı daha riske edecek lüksü yok bu kulübün...

Ateş hattında olmasına rağmen, ilk 6 umudunu içinde taşıyan bir takım için; kalan 19 maçta ortada olan 57 puanın her puanı çok değerlidir.

"İSTİKRARSIZLIK" OLUMSUZ ETKİLER

Bu arada...

Ortalama 4 haftada bir, başka bir teknik adam yönetiminde maça çıkan...

Dolayısıyla; gideniyle, geleniyle, gönderilip de geri geleniyle "istikrarsız" bir ortamda çalışan ve maçlara çıkan futbolculardan başarılı performans beklemek ne kadar doğru olur?

Bunu da iyi analiz edip değerlendirmek gerek.

ÖZLENEN BİR GELİŞME...

Ayrıca...

Her hafta, salı ve perşembe günü teknik direktör ve oyuncunun, medyaya konuşarak, camianın merak ettiği konuları dile getirmesinin önünü açmak bile özlenen bir gelişme...

Unutmayalım ki;

4 maçta görev yapan Fatih Tekke, Özlüce'de bir gün dahi medyaya konuşmadan gitti!

Özcan Bizati de üst üste kaybedilen 3 maçlık dönemde 3 hafta Özlüce'de hiç konuşmadı.

BELLİ Kİ EMİRHAN GİDİCİ

Örneğin, dünkü toplantıda Emirhan Aydoğan'ın durumu soruldu.

Deniz Kolgu, özetle, "Daha önce yaşanmış bazı kopuk diyaloglar var. Ben bunları düzeltmek için buradayım. Menemenspor maçından sonra kulüp olarak kamuoyuna duyuracağız. Ama Emirhan Menemen maçının kadrosunda olmayacak" dedi.

Belli ki, Emirhan devre arasında satılacak.

Ama, anladığım kadarıyla kritik Menemen maçı öncesi gündemi değiştirmemek için somut bir bilgi vermedi Kolgu...

HER ŞEY İLETİŞİMLE BAŞLAR

Onun için...

İletişimi gerektiği gibi ve kıvamında yapmak çok önemli...

Zira, bu camia, ne çektiyse, karnından konuşanlardan, -mış gibi yapanlardan çekti!

"Her şey iletişimle başlar" sözü bu açıdan çok doğrudur.

Futbol şubesinin emanet edilen Kolgu'nun icraatlarını takip edeceğiz.

Futbolculuğundan beri tanıdığım 47 yaşındaki futbol adamını, hata yaparsa buradan uyaracağım.

Umarım, teknik yapılanmadaki bu kritik süreç, en hızlı ve doğru bir şekilde sonuçlanır.

"HAYDİ BURSA GÖREVE"

Öte yandan...

Bursasporlu Profesyonel Futbolcular Dayanışma Derneği (BPFDD) yönetimi ve üyeleri ile Divan Başkanlık Kurulu'nun dün bir araya gelerek, şampiyon arma için "Haydi Bursa, Bursaspor için göreve" sloganıyla tüm kenti kenetlenmeye davet etmesi de çok önemli ve anlamlıydı...

Umarım, kent dinamikleri, biraz olsun hareketlenir.

KENTİN YÜZÜNÜ ARMAYA ÇEVİRMEK

Sonuçta...

Soğumayı yeniden ısınmaya çevirmenin...

Bir başka deyişle;

Mustafa Er'in geçen sezon dediği gibi, "kentin yüzünü yeniden armaya çevirme vakti" geldi de geçiyor bile...