Yazarlar
Sessiz kalma, adaleti savun!
2024.02.29 23:16 - Son Güncellenme: 2024.03.01 09:19Günümüzde hepimiz zaman zaman haksızlığa uğradığımızı düşünüyoruzdur.
Çok can sıkıcı bi durum değil mi?
Birde başkalarına yapılan haksızlığa da dayanamıyorsan çok daha zor.
O anlarda içimizde bir huzursuzluk belirir ve adalet duygumuz kabarıverir.
Ancak bazen, karşımızdaki durumu anlamakta zorlanırız ya da elimizden bir şey gelmez.
İşte tam da bu durumda, "haksızlığa gelememek" diye bir kavram ortaya çıkar.
Haksızlığa gelememek, aslında içsel bir çatışmayı ifade eder. Bir yandan adalet duygumuz bizi harekete geçmeye iterken, diğer yandan karşılaştığımız durumun üstesinden gelme imkanımızın olmadığını düşünerek kendimizi çaresiz hissederiz.
Sinir bozucu gerçekten.
Birde karşındakine anlatamıyorsan bu durumu eyvah...
Örneğin, işyerinde haksız bir muameleye maruz kaldığınızda nasıl bir tepki vereceğinizi düşünürsünüz.
Belki de doğrudan karşı koymak yerine sessiz kalmayı tercih edersiniz. Bu durumda haksızlığa gelememek, sessizliğin altında yatan bir çaresizlik hissiyle ilişkilendirilebilir.
Susmak daha çok acıtır o zaman canımızı.
Peki, haksızlığa gelememek aslında bir zayıflık mıdır? Belki de değildir.
Çünkü bazen en güçlü olan, sabrıyla ve akıllıca hareket etmesiyle tanınır. Haksızlığa karşı sessiz kalmak, acizlik değil, belki de derin bir olgunluk ve stratejik bir davranış biçimidir.
Bence altında ezilmeyin ezdirmeyin kendinizi.
Ben susmam hiçbir zaman.
Haksızlığa gelememek, sürekli bir durum haline gelmemeli tabi ki.
Zira sürekli haksızlığa boyun eğmek, kendi değerlerimize ihanet etmek anlamına da gelebilir.
Gelebilir değil gelir.
Adalet duygumuzu ve doğrularımızı korumak için zaman zaman sesimizi yükseltmemiz, haksızlığa karşı mücadele etmemiz gerekir.
Kendi sınırlarımızı ve güçlü yanlarımızı tanımak, karşılaştığımız haksızlıklara nasıl tepki vereceğimizi belirler.
Kendi doğrularımızı savunmaktan asla vazgeçmemeliyiz.
Yazarın diğer yazıları
- Güvenmek kolay mı? 30 Nisan 2024 Salı, 23:13
- İlham kaynağı kadınlar 26 Nisan 2024 Cuma, 21:59
- Ekonomi hayatımızı nasıl kısıtlıyor? 26 Nisan 2024 Cuma, 09:22
- Duygulara söz geçirebilir miyiz? Mantık zarar vermez mi? 24 Nisan 2024 Çarşamba, 10:53
- Teknolojinin insan ilişkilerine etkisi 14 Nisan 2024 Pazar, 21:37
- Tecrübe! Yol arkadaşımız 10 Nisan 2024 Çarşamba, 13:36
- Konumuz saygı 08 Nisan 2024 Pazartesi, 14:28
- Yeni bir seçim heyecanı daha kapıda! 30 Mart 2024 Cumartesi, 18:42
- Çığlık terapisi! 28 Mart 2024 Perşembe, 17:12
- Dobralık ve iyi hal üzerine... 26 Mart 2024 Salı, 10:30
Yazarlar
- Nilüferli gülümsemeye devam edebilecek mi? Aysın Komitgan
- Duayen Antrenör Necmi Ton'a veda! Serkan Yetişmişoğlu
- 'Kimseyi beğenmeyenler kulübü'ne hoş geldin... Engin Aksöz
- Şadi Özdemir: Sokak ne diyorsa o Çetin Sabırlı
- Üniversite-Kent Bütünleşmesi: BTÜ Rektörü Ça... Hasan Boztürk
- Sanayicinin 'bürokrasi' engeli! Elif Didem Danacıoğlu
- En büyük pazarda en büyük şov! Emre Özpeynirci
- Bilin bakalım Mustafakemalpaşa'da neler oluy... Pınar Yeniyiğit
- Merkez döviz almasa ne olur? Levent Yılmaz
- Bursa trafiği yoğun çünkü... Ümit Akkuş ile Sokağın Sesi
- Çiftçiler Günü'nü kutlayacak çiftçi kaldı mı? Ramazan Başan
- Bu hafta burçları neler bekliyor? Fatma Zühre Doğan
- Savaş tiyatrosu Metehan Demir
- Geleneksel Türk evleri ve 17. YY. Osmanlı ev... Kamuran Vatansever
- Kapatmak çözüm mü? Mahmut Uçakcan
- Güvenmek kolay mı? Şeyma Polat
- İşte dağ yöresinin en büyük sorunu! Doğancı ... Hasan Yalçın
- Misafirlerinizi etkileyecek Trileçe tarifi! Nurdan Ercan
- Enflasyon muhasebesinde beklentiler... Kemal Tığoğulları
- Bursaspor'da çarşı pazar karıştı Kaan Vardar