Bugün size, hayatın cilvelerini anlatan bir hikayeyle geldim.

İki seçenek arasında sıkışıp kalmış bir insanın hikayesiyle dolu dolu bir köşe olucak gibi. 

Hayatın karmaşasında gitmek, ya da kalmak ikileminde kaybolmuş bir beynin düşündüklerine hazır mısınız?

Kendimden örnek vereceğim hep kimseye bulaşmadan.

Öncelikle o meşhur soru, "Gitmek mi zor, kalmak mı?"

Herkes gibi bu soruya yanıt arıyoruz hepimizin bir cevabı var aslında.

İnsanın içini kemiren bu soru, her anımızda bize eşlik ediyor. Gitmek, bir maceranın başlangıcı aslında.

Yeni insanlar, yeni yerler, belki de yeni bir sen. 

Ama bir yandan da kalmak güvenli liman öyle değil mi?

Tüm hayatımız, bildiğimiz insanlar, sevdiklerimiz, sabahları aynı yoldan yürümek. 

Peki, hangisi daha zor?

Gitmek mi? 

Kalmak mı?

Peki niye bu kadar karmaşık olmak zorunda bu soru, neden bu kadar zor?

Tam anlamıyla bir içsel çatışma!

Belki de ikisi de birbirinden zor.

Bence ne zaman gitmek ya da ne zaman kalmak gerektiğini kendi kurallarımıza göre oynarsak bu kadar zor olmaz sanki.

Çünkü bazen gitmek gerekirken kalmak, kalmak gerekirken gitmek gerekiyor olabilir.