Cumartesi günü İstanbul'da oynanan Esenler Erokspor maçının canlı yayını yoktu.

5-1 kaybedilen karşılaşmada neler olup bittiğini haliyle göremedik!

Ama bildiğimiz bir şey var ki;

O da, bu maçın üzerinden 48 saat geçmeden teknik direktör Ümit Şengül'ün istifa ederek görevinden ayrıldığı...

Biraz araştırınca, ilginç bilgilere ulaştım.

HOCALARINA BABALANMAK NEDİR?

Örneğin;

Karşılaşma sırasında, genç bir futbolcumuz, saha içinden kulübedeki teknik ekibe el kol işareti yapmış ve maçtan sonra da teknik kadrodaki antrenörlere babalanmış!

Bunu yapanın adı bende saklı!

Amacım, genç bir futbolcuya zarar vermek değil!

Aksine...

Vakıfköy'den yetişen genç yeteneklerimize her zaman daha toleranslı yaklaşırım.

Gelgelelim;

Yaşı ve yeteneği ne olursa olsun, saygı çerçevesinin dışına çıkan ve hocalarına gider yapan oyuncu; kariyerine bakılmaksızın bana göre gereken cezayı almalıdır!

Bir takım;

Ligde 4 maçı kalmasına rağmen küme düşmüş olabilir!

Ama şampiyon arma için prestij mücadelesi vermek gerekirken, bir oyuncunun kendisini "bulunmaz Hint kumaşı sanması" çok çocukça bir hareket!

Ama profesyonelliğe de sığmaz!

Bu yaşlarda daha saygılı olmak gerekmez mi?

Oldu mu şimdi kardeşim?

Hatta, evladım yaşındasın!

Lütfen bunu bir daha tekrarlama...

Çünkü, daha yolun başındasın ve giydiğin o forma ve üzerindeki arma, bu kent için kutsal...

İBRET-İ ALEM OLSUN DİYE

Bütün bunları neden yazıyorum?

Çünkü, bazen ibret-i alem olsun diye, gereken cezayı kesmek lazım!

Bu futbolcunun;

Sözleşmesi bitse de, devam etse de...

Yapılması gereken bellidir...

Artık bu konuda top yönetimde...

Kararı Sinan Bür yönetimi verecektir.

YETİŞTİRME BEDELİ ÖDEMESİNLER DİYE

Ayrıca...

Bir başka Vakıfköy patentli futbolcu (onun da adı bende saklı) sözleşmesinin bitimine haftalar kala, alacaklarına karşılık yetiştiği kulübünü TFF'ye verebiliyorsa, durum çok vahim demektir!

Hem de takımının ligde yaşam savaşı verdiği bir dönemde...

Belli ki, menajeri öyle uygun görmüş!

Tıpkı, ligin devre arasında TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu'na (UÇK) başvurup giden Ozan İsmail Koç ve kaleci Canberk Yurdakul gibi...

Bu hamlenin bir tek anlamı olabilir:

O da sezon sonunda bonservisi elinde olarak, gideceği yeni kulübün (artık hangi kulüple prensipte anlaştıysa), Bursaspor'a yetiştirme bedeli ödemesini engellemek!

EN AZ 3-5 MİLYON LİRA

Yetiştirme bedeli deyip de geçmeyin...

Altyapıdan yetişen ve A takımda forma giyen genç oyuncularımızdan gelecek yetiştirme bedeli; öğrendiğim kadarıyla 3 ilâ 5 milyon lira civarında...

Bunu da vurgulamakta yarar var!

GELMEK İÇİN CAN ATAN ESKİ TİMSAHLAR VARKEN...

Üstelik...

Bursaspor, 3. Lig'de de olsa;

Bu şanlı armanın formasını giymek için haber gönderen ve kongre sonrası tahtanın açılmasını dört gözle bekleyen eski Vakıfköylü oyuncular varken...

Öyle ki, size bir çırpıda Vakıfköy çıkışlı en az 5-6 ismi sayabilirim, ama şu an gerek yok.

Zira onlar, Anadolu'nun dört bir yanında Evliya Çelebi misali, diyar diyar gezerken, Bursaspor'un değerini çok daha iyi anlamış eski Timsahlar...

Hal böyleyken...

"Bizim öz evlatlarımız" dediğimiz Vakıfköylü çocukların böyle hareketler yapması gerçekten çok üzüntü verici...

BU CAMİA HİÇBİRİNİ UNUTMAZ

Velhasıl kelam;

Herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli...

Zira, 61 yıllık armadan ne yıldızlar, ne milli oyuncular geçti...

Yetiştiği kulübüne "vefalı" olan kramponlar hiç unutulmadı!

Hep "baş tacı" edildi.

Ama yeşili (!) çok fazla sevip, armaya yanlış yapanları da hiç unutmadı ve bir kenara yazdı!

Bilmem anlatabildim mi?