İş dünyasından "para basın" çağrısı

2020.04.15 09:05 - Son Güncellenme: 2020.04.15 09:05
A

Durum özel. 
Ve hassas. 
Öyle ki; sınav sorusu kimsenin beklemediği, çalışmadığı yerden geldi. 
Ne 1929 ekonomik buhranı, ne petrol krizi ne Türkiye'deki 2001 krizi ne de başka bir döneme benziyor.
Bileşenleri ve etkileri çok farklı. 
Üstelik günümüzdeki bu krizin maliyetinin ne olacağı bile belirsiz.
Laissez faire yani "bırakınız yapsınlar" politikasından bambaşka bir piyasa ortamından söz ediyoruz.
Burada bilindik ekonomik tedbirlerin çok ötesinde hareket edilmesine ihtiyaç var.
Devlet kurumlarının acil desteğinden söz ediyoruz. 
*
Aslında burada sözü BUSİAD Başkanı Ergun Hadi Türkay'a bırakmak gerekiyor. 
Zira konuyu birebir yaşayan piyasa aktörleriyle sürekli iletişim halinde kendisi ve kuruluşu. 
Uzmanlarla diyaloğu canlı tutmaya gayret ediyor. 
Gelinen süreçte online basın toplantısı düzenleyerek görüşlerini açıkladı. 
Aynı basın toplantısına yine online olarak Marmara ve İç Anadolu Sanayici ve İş Adamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Ramazan Kaya da katıldı. 
Türkay'ın sözlerinden alıntılarla devam edelim. 
Önce durum değerlendirmesi:
"Neredeyse bir aydır işler tamamen durmuş durumda. İhracat durdu, iç piyasa durdu. Ekonomi, bildiğiniz gibi psikolojik bir olaydır aynı zamanda. Bugün çarkları çeviriyoruz desek, insanların normal tüketimine dönmesi, yurt içi ve dışında epey bir zaman alır."
Ardından da acil yapılması gerekenleri sıralıyor:
"Bu geçecek zaman süresinde de elde olan para tükenecek kuşkusuz. O nedenle en hızlı şekilde para arzının sağlanması gerekir. Bunun için; devletin para basması, IMF'den ucuz borçlanmaya gidilmesi gibi seçeneklerin tümü masada olmalı. Ayrıca, TOBB ve TİM gibi kasasında para bulunan kurumların üyelerine düşük faizle bu paraları kullandırması gerekir. Yine isteyen tüm işletmelere en az 3 aylık hatta yıl sonuna kadar, yıllık yüzde 2 gibi bir faizle kredi imkanı sunulmalı, bunun için kırtasiye azaltılmalı."
IMF konusu ayrı bir tartışma konusu ve siyasi bir karar gibi görünüyor. 
Olur mu, bilemiyoruz. 
Türkay bu önerilerle birlikte tüm sektörlerin mücbir sebep kapsamına girmesi gerektiğinden söz etti. 
Ve hususun sanılanın da ötesinde önem arz ettiğinden bahsetti. 
Türkay'ın işaret ettiği tehlike tüm kesimleri ilgilendirecek türden:
"Duran çarklar hızla dönmeye başlamazsa, bu defa kötü giden ekonomi salgını önce küçük ve mali gücü zayıf olan işletmeleri ardından tüm işletmeleri ve devleti ekonomik hastalığa sürükler. Para sisteme girerken bir yandan da kaybolan istihdama da çözüm üretilmesi gerekli. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izne devlet desteğini çok olumlu buluyoruz. Bu imkanlar iş barışını bozmayacak şekilde genişletilmeli. Aslolan iş yerlerinin yaşaması. Eğer iş yerlerini açamazsak zaten herkes işsiz kalacak. Birlikte sırtlanmak zorundayız zorlukları. Yani, işveren, işçi, devlet ve tüm toplum zorluğu bölüşmek durumunda."

Sonuç olarak ekonomi politikalarıyla ilgili karar vericiler bu çağrıları duyacaktır, duyuyordur. 
Önlem alınmaya çalışılıyordur elbette. 
Ancak süreç uzadıkça alınacak önlemlerin maliyetleri de artacaktır.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları