Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Yatırımcıya çağrı: Fiyat rekabetini de etkiliyor!

2022.11.01 19:02 - Son Güncellenme: 2022.11.01 19:34
A

Tekstil makinelerindeki gelişmeleri analiz ederken fotoğrafın tamamına bakmakta fayda var.

Bildiğiniz üzere tekstil ve makine sektörü Türkiye ve Bursa ekonomisinin en güçlü, deneyimli ve dünyayla rekabet edebilen sektörlerinden birisidir.

Ülkemiz makine sektörü de hızlı bir gelişim içerisindedir.

Yani zincirin herhangi bir halkasında yaşanan sorun yada kazanım, diğer halkaları da etkileyebiliyor.

Aynı zamanda en fazla yatırım yapılan alanlardan biri olması ve buna bağlı olarak da en fazla istihdamı sağlayan sektörlerin başında gelmesiyle ekonomimizin lokomotif sektörlerindendir.

Okuduğum bir makalede şöyle bir benzetme yapılıyordu:

"Tekstil, tıpkı tarım ve hayvancılık gibi medeniyetin gelişimine en uzun süre eşlik eden meşgalelerdendir."

Tekstil üretimi ülkemizde erken dönemlerden başlayarak günümüze kadar önemli bir ihracat ürünü ve marka bir faaliyet alanı olmuştur.

Konunun ilginç yönü ise, tekstil üretim artışımızın maalesef tekstil makine ithalat artışımızla kol kola yürümüş olmasıdır.

Çünkü küresel olarak oldukça rekabetçi tekstil ürünleri üreten fabrikalarımız bunların makine ve sair donanımlarını uzun bir süre ithalatla karşılamıştır.

Ülkemiz tekstil sanayisi, tekstil makinelerinde yaklaşık yüzde 75 oranında dışa bağımlıdır. Bunlar dokuma, örme, iplik ve konfeksiyon makineleri olarak sıralayabiliriz.

Baktığımızda tekstil makineleri imalatında da son yıllar içinde Türkiye özellikle boya apre makineleri, sentetik iplik makineleri ve kısmen de bobin makineleri alanında imalat ve ihracat atağına geçmiş durumda.

Dünya tekstil makineleri ihracatı 2019 yılında 26,6 milyar dolar değerinde gerçekleşmiş olup, bir önceki yıla göre ihracat yüzde 10,9 oranında geriledi.

Bununla birlikte Türkiye'nin tekstil makineleri ihracatının 2010 - 2019 yılı tarihleri arasında yüzde 196 oranında artarak 788 milyon dolar değere ulaştığı gözlemlenmektedir.

Türkiye'nin 2010 yılında dünya tekstil makineleri ihracatından aldığı pay yüzde 1,1 iken, bu oran 2019 yılı sonunda yüzde 3,0'e çıktı.

Lafı fazla uzatmadan toparlayayım...

Dolayısıyla bugüne kadar Türk tekstil makineleri sektörü tarafında her şey yolunda gözüküyor.

Peki ya bundan sonraki süreçte?

Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TETSİAD) Başkanı Hasan Hüseyin Bayram, yerli makine çağrısı yaptığında açıkçası konuyu merak ettim.

Kendisine merak ettiklerimi sordum.  

YERLİ MAKİNE ÇAĞRISI!

Türkiye'nin tekstil makineleri ithalatının 2,5 milyar dolara ulaştığından bahseden Hasan Hüseyin Bayram, bu konuda dışa bağımlılığı azaltmak ancak güçlü imalat sanayisi ile mümkün olduğunu söylüyor.

Yerli makine çağrısı bize artık geleceğe dair sanayide değer zincirini baştan sona yeniden planlama zamanının geldiğini hatırlatıyor.

Gelin isterseniz Başkan Hasan Hüseyin Bayram ile yapmış olduğumuz sohbete derinlemesine birlikte göz atalım.

Öncelikli olarak Türk ev tekstili sektörü, sektörün ulusal ve uluslararası ekonomik büyüklüğü, kalite politikaları, hedefleri, vizyonu gibi konular üzerine değerlendirmelerini aktarayım.  

Türk ev tekstili sektörü, 180 ülkeye yıllık yaklaşık 3,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren, kg başı katma değeri 8 doların üzerinde olan tamamıyla yerli ve milli bir sektördür.

2021 yılında yaklaşık 100 milyar dolar olarak gerçekleşen ve 2025'te 130 milyar doları bulması öngörülen dünya ev tekstili ihracatı da Çin, Hindistan ve Pakistan'dan sonra 4. sırada yer alırken, Avrupa'nın ise en büyük tedarikçisi durumundayız.

Ülke olarak ev tekstilinde dünya trendlerini biz belirliyoruz ve kalitede rakip tanımıyoruz.

Bugün Türk ev tekstili ürünleri Turkish home tekstil adıyla dünyanın en çok aranan markasıdır.

"Uluslararası boyutlara ulaşan emtia sıkıntısı, tedarik zincirlerinde yaşanan kopmalar, navlun, lojistik, nakliye ve enerjideki astronomik fiyat artışları, sektörlere ait bazı ürünlere uygulanan antidamping ve gümrük vergilerindeki dengesizlikleri de dikkate aldığımızda hedefleri yakalamak hiç de kolay değildir. Bu nedenle güçlü üretim ve yüksek ihracat, tüm sektörlerin ortak uyumu, koordinasyonu ve teknolojik kalkınma hamlesi ile mümkündür" diyor Hasan Hüseyin Bayram ve ekliyor:

"Ev tekstili ve tekstil sanayi, Türkiye ekonomisinde istihdam ve ihracat açısından en önemli sektörlerden biridir. İstatistiki rakamlara göre, gayri safi yurtiçi hasıla'nın yüzde 10'unu ve imalat sanayindeki istihdamın yüzde 20'sini ev tekstili ve tekstil sanayi oluşturuyor. Ev tekstili, tekstil ve hazır giyim endüstrisi ülkemiz ekonomisi ve istihdamında öncü sektörlerden biri olurken, dünyanın da en güçlü markalarından biri haline dönüşmüştür."

Devam ediyor:

"Ülke olarak her tür kumaş, hazır giyim, ev tekstili ve büyük miktarda teknik tekstil üretim ve ihracatı yapma kapasitesine sahibiz. Bu da yüksek teknolojili tekstil makinelerine olan talebimizi her geçen gün daha da arttırmaktadır."

Ancak ne yazık ki ihtiyaç duyduğumuz makine, yazılım, yardımcı ekipman ve sistemlerinin büyük bir çoğunluğunu ülkemizde üretemiyoruz ve dışa bağımlıyız.

"NEREDEYSE TAMAMINA YAKININI İTHAL EDİYORUZ"

Açıklıyor:

"Özellikle dokuma, iplik, brode, örme makine ve sistemlerinin neredeyse tamamına yakınını ithal ediyoruz. Dikiş makineleri ve ekipmanlarındaki dışa bağımlılık oranımız ise yerli üretimimizin neredeyse 5 katı. İyi olduğumuz tek alan boya ve terbiye makineleri ile ram üretimi. Bu alandaki makinelerin yarıdan fazlasını kendi öz kaynaklarımızla üretiyoruz. Ev tekstilinde dünyada 4., tekstil ve hazır giyimde ise dünyada 3. büyük ülke konumunda olmamıza rağmen, üretimde kullandığımız makine ve ekipmanları kendi ülkemizde üretemememiz ve büyük oranda dışa bağımlıyız. Tekstil makineleri sektörü en fazla dış ticaret açığı verdiğimiz sektörlerden biri. Ülke olarak 2020 yılı tekstil makineleri ihracatımız 750 milyon dolarken 2021'de bu rakam yüzde 27'lik bir artışla 950 milyon dolara çıktı."

"DIŞ TİCARET AÇIĞIMIZ YAKLAŞIK YÜZDE 150"

"İthalatımız ise 2020'de 1,8 milyar dolarken, 2021'de bu rakam yüzde 35'lik bir artışla yaklaşık 2,5 milyar dolara yükseldi" diyerek, dış ticaret açığına vurgu yaptı:

"Bu sektördeki dış ticaret açığımız yaklaşık yüzde 150 oranını buluyor.2022 yılı ocak - temmuz dönemi ihracatımız 465 milyon dolar, ithalatımız ise 1,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ülkemizin dünya tekstil makineleri ithalatındaki payı da yüzde 6'lar seviyesinde. Bu oranla ülke olarak küresel sıralamada 6'yız. En çok tekstil makinesi ithal ettiğimiz ülke sıralamasında yüzde 25'lik oranla Çin'in ilk sırada yer alması da oldukça düşündürücü. Zira gerek ev tekstili, gerekse tekstil ve hazır giyim sektöründeki en büyük rakibimiz Çin. Bu şartlarda sektörler olarak Çin'le rekabet edebilmemiz çok zor."

ÖDEMELER...

Ülke olarak 2021 yılında tekstil makineleri ithalatını ürün bazında incelediğimizde;

İplik makinelerine 720 milyon dolar, dokuma makinelerine 421 milyon dolar, örme makinelerine 355 milyon dolar, boyama, yıkama, kurutma, terbiye makinelerine 300 milyon dolar, hazır giyim makinelerine 190 milyon dolar,  diğer makine ve yedek parçalara da yaklaşık 500 milyon dolar ödedik.

"YENİ POLİTİKAYA İHTİYAÇ VAR"

Ben değil, Başkan Hasan Hüseyin Bayram diyor ve değerlendirmelerine devam ediyor:

"Bu nedenle Türkiye'nin sürdürülebilir, AB Yeşil Mutabakat Eylem Planı'na uyumlu, inovatif, teknolojik kapasitesi yüksek, düşük enerji tüketen, kullanılan suyu yüzde 50- 80 oranında azaltan tekstil makineleri üretecek bir politikaya ihtiyacı vardır. Bunun için bir an önce kamunun ve özel sektörün ortak tecrübelerinden yola çıkılarak ulusal eylem planı hazırlanmalıdır. En çok tekstil makinesi ihracatı yaptığımız ülkeler arasında Hindistan, Rusya, Özbekistan, İran, ABD ve Brezilya bulunurken, en çok ithalat gerçekleştirdiğimiz ülkeler ise Çin, Almanya, İtalya, Belçika, Japonya, güney Kore'dir. Güçlü ihracat ve üretim için diğer makine, ekipman ve sistemlerin üretimine hız vermeliyiz."

"İTHALATIN VURDUĞU DARBE ÇOK DAHA DERİN OLUYOR"

"Dövize endeksli olan bu makinelerin ithal edilmesi hem ekonomiye, hem de üretime büyük bir darbedir. Kurlardaki istikrarsızlığı ve dalgalanmaları da dikkate aldığımızda ithalatın vurduğu darbe çok daha derin oluyor. Döviz endeksli makine ithalatı bizlerin önünde büyük bir sorun olarak duruyor" diyor...

"ULUSAL EYLEM PLANI HAZIRLAMAK ŞARTTIR"

Özetle...

"Ülke olarak ev tekstili üretiminde gelişmemiz ve iddialı olabilmemiz, güçlü tekstil makine imalat sanayisine sahip olmakla mümkündür. Makine imalat sanayisinin gelişmiş olması üretimde yurt dışına bağımlılığı azaltırken, fiyat rekabetini de etkileyerek müşteri alım gücünü ve memnuniyetini arttıracaktır."

"Bu konuda sanayicilerimizi cesaretlendirecek politikalara ihtiyaç vardır. Bu politikalar, sanayicinin yatırım ve atılım yeteneği ile birleştiğinde, ülkemiz çok daha hızlı, dinamik ve sağlıklı bir ekonomik yapıya kavuşacaktır. Tekstil sanayisinin her geçen gün daha da artan rekabetten güçlenerek çıkması, tekstil makineleri imalatına gerekli önemin ve desteğin verilmesi ile mümkündür. dokuma, iplik, baskı ve konfeksiyon makineleri gibi yüksek katma değeri bulunan makinelerin ülkemizde üretiminin arttırılması şarttır. Bunun için ulusal eylem planı hazırlamak şarttır."

"Kimyasalı ithal, pamuğu ithal, makinesi ithal olan bir sistemle uluslararası rekabetten sağ çıkmamız mümkün değildir. Bunun için de bilişim ve teknolojide yaşanan hızlı gelişmelere paralel olarak otomasyon ve yapay zekâ eksenli makine ve sistemleri hızla üretime kazandırmalıyız. Bu çerçevede gerek özel sektör, gerekse kamu sektörü Ar - Ge ve Ür - Ge yatırımlarına en yüksek oranda pay ayırmak zorundadır. Bizlerin uluslararası rekabette kalıcı olabilmemiz ancak böyle mümkün olabilir."

"Ülke olarak bizim bir an önce AB standartlarına uygun, CE işaretine sahip, yüksek teknolojili makine ve sistemlerini üretebilmemiz gerekmektedir. Bunun için de, bu alanda söz sahibi olan Almanya, İtalya, İsviçre, Japonya, Belçika, ABD, Güney Kore, İngiltere gibi ülkelerin birikimlerinden faydalanarak kendimize bir model oluşturmalıyız. Bu noktada devletin özel sektöre makine, ekipman ve sistem imalatı için hibe veya 3 - 5 yıl geri ödemesiz uygun faizli kredi olanakları sunması kaçınılmazdır."

"Ayrıca bu fabrikaların faaliyet göstereceği organize sanayi bölgelerinde kurulum için gerekli finansal ve yasal kolaylıkların oluşturulması, enerjiden suya, altyapıdan sosyal donatı alanlarına kadar her konuda gerekli destek ve imkânların sağlanması gerekmektedir. Özellikle üretim noktasında bilişim ve teknolojinin gerisinde kalmamız demek, ülke olarak yok olmakla eş değerdir."

"Bilişim ve teknolojik altyapısını güçlendiremeyen, bu gelişmeler ışığında kendi makine ve sistemlerini kurup dizayn edemeyen, bulut teknolojisini ve yapay zekayı kendine model yapamayan hiçbir sektörün uluslararası rekabette ayakta kalması mümkün değildir. Bu nedenle ülke olarak kendi üretim altyapımızı bu vizyon doğrultusunda oluşturmalıyız."

Dolayısıyla tekstil makinelerini kendi teknolojilerimizle üretip sektörü geliştirmek zorundayız.

 

 

 

 

 

 

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları