Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

TÜRK - İŞ ne cevap verdi?

2022.07.22 18:12 - Son Güncellenme: 2022.07.22 18:24
A

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu ( TÜRK - İŞ ) 8. Bölge Temsilcisi Ruhi Biçer'i ziyaretimde Türkiye'de yaşanan gelişmeleri, hayat pahalılığını ve çalışanların örgütlenmesinin önündeki engelleri ve sendika faaliyetleri üzerine sohbet ederken, enflasyon ve asgari ücrete değindik.

Biliyorsunuz ki, yüksek enflasyon ekonomi gündeminin önemli başlıklarından biri haline geldi.

Pek çok ürünün tedarikinde yaşanan sıkıntı, devam eden lojistik sıkıntılar, iş gücü ve yüksek enerji fiyatları gibi küresel fiyat baskıları enflasyonun geçici olacağı görüşüne meydan okumaya devam ediyor.

Enflasyon oranlarının ne zaman açıklanacağı, temmuz ayının son günleri ile ekonominin ana gündem maddesi olmayı koruyor.

Paylaşılacak enflasyon verileri, kira ve birçok zam için yine belirleyici olacak.

Haziran enflasyonu aylık yüzde 4,95 artışla yıllık yüzde 78,62 olmuştu. Beklenti ise aylık yüzde 4.44, yıllık yüzde 77.75 şeklindeydi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), temmuz ayı enflasyon rakamlarını 3 Ağustos günü saat 10.00'da açıklayacak.

Ekonomi gündemine devam ettiğimizde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararı sonrası piyasalarda şimdilik önemli bir değişim gözlemlenmedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini yüzde 14 seviyesinde tutarak, piyasa beklentileri doğrultusunda faizi değiştirmedi.

Dolar/TL'de yükseliş eğilimi koruyor. Dolar/TL bu sabah 17.80 seviyelerine yakın seyretti ve Euro/TL 18.14 seviyelerinde denge bulmuş durumda.

Avrupa Merkez Bankası ise, yükselen enflasyonla mücadele etmek için 2011'den bu yana ilk kez faiz artışı kararı aldı.

Tüketici güven endeksi temmuzda aylık bazda yüzde 7,4 artışla 68 değerini aldı.

Küçük bir hatırlatma yapalım...

Milyonların merakla beklediği asgari ücrete yüzde 30 zam gelerek 5500 TL çıkmıştı.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu ( TÜRK - İŞ ) 8. Bölge Temsilcisi Ruhi Biçer'e , "Asgari ücretteki tabloyu nasıl görüyorsunuz?" diye sordum.

Ruhi Biçer'in yanıtı net:

"Asgari ücretin dönemin koşulları dikkate alınarak yansıması her zamankinden çok daha büyük önem taşıyor. Çok iyi toplu sözleşmeler yaptık. Asgari ücretliye yılbaşında iyi zam verildi. Ama yaşanan hayat pahalılığı ve sürekli yapılan zamlarla bir anlamı kalmadı. Bu nedenle emeklilerin, işçilerin ve asgari ücretlilerin durumu enflasyon oranlarına göre sürekli gözden geçirilmelidir. Sebep olarak, enflasyon farkı gösteriliyor. Fakat piyasa koşullarında iyileştirme zamları da verilmeli. Alım güçleri ile birlikte yaşam kalitesi de ciddi şekilde düştü. İşçiler, çalışanlar ve emekliler zor durumda. Bu durumu düzeltirken, diğer taraftan enflasyonun aşağı çekilmesi gerekiyor. İşçinin, çalışanın ve emeklinin geçim koşulları normal hale getirilmelidir. Enflasyon aldı başını gidiyor. Maaş zam oranından fazla enflasyon farkı çıkıyor. Yükselen enflasyon oranının karşısında 5500 TL'nin de bir alım gücü kalmadı. Ekmek, meyve ve sebze pazar fiyatlarına bakıyorsunuz, konuştuğumuz rakamlarda iş görmez hale geldi. Artık bayram tatillerinde üst düzey yönetici hariç, dar gelirli ve asgari ücretle çalışan kesim istediği konforda tatil yapamaz hale geldi. Çarşı, pazar ve market fiyatları artık vatandaşların alım gücünü aştı. Vatandaşımız ihtiyacı olan ürünleri alamaz hale geldi. Asgari ücret artışını alım gücü olarak artmayıp, sadece rakam olarak arttırdığımızda çalışanları fakirleştiriyor."

Ruhi Biçer'e sigortalı sayısı ve sendika üyeliği konu başlıklarını da hatırlatıyorum...

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) verilerini incelediğimizde, Türkiye'de sigortalı sayısı bu yılın nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre 767 bin kişi artarak 25 milyon 29 bin kişi oldu.

İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa, aktif sigortalıların en fazla olduğu iller olarak sıralanıyor. Bu illerdeki sigortalı sayısı toplam sigortalıların yüzde 42'sini oluşturuyor.

Bu yılın nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre, 4/a (SSK) kapsamında zorunlu sigortalı sayısı 612 bin kişi, 4/b (Bağ-Kur) zorunlu sigortalı sayısı 78 bin kişi arttı.  Böylece, bu yıl nisan itibarıyla 4/a kapsamındaki zorunlu sigortalı sayısı 16 milyon 406 bin, 4/b kapsamındaki zorunlu sigortalı sayısı 3 milyon 32 bin kişiye ulaştı. Aynı dönemler kıyaslandığında, emekli sayısı 327 bin 764 kişi artarak 13 milyon 764 bine yükseldi. Emekli sayısı en çok artan iller de İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa oldu.

Öte yandan;

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının "6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince; İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2022 Temmuz Ayı İstatistikleri Hakkında Tebliğ"i Resmi Gazete'de yayımlandı.

Türkiye'de 15 milyon 987 bin 428 işçiden yüzde 14,26'sına denk gelen 2 milyon 280 bin 285'inin sendika üyeliği bulunuyor.

Yani, 2 milyon 280 bin 285'i herhangi bir işçi sendikasına üye.

Bu hatırlatmayı da şöyle yanıtlıyor:

"16 milyona yakın işçiden yüzde 14,5'i toplu iş sözleşmesiyle çalışan sendikalı üye var. Yüzde 85'lik kesimin toplu sözleşmesi yok. Türkiye'de çalışanların yüzde 50'nin üzerinde asgari ücretli var. Kadrolu işçi olarak ortalama kazanç günlük yevmiye oranı 254 TL. Kayıtlı iş arayanların sayısı 3 milyonu geçti. Son yıllarda genç işsizlik ve kayıtlı olmayan işsizlik oranlarında hızlı artışlar var. İşçimizi enflasyona ezdirmemeliyiz. Bankalar kârlarında rekor üstüne rekor kırıyor.  Fabrikalar üretim rekoru kırmaya devam ediyor."

Sanayici ile arasında geçen sohbetten örnek paylaşım yaptı:

"Sanayicilerimizden biri ile sohbet ederken, piyasadaki belirsizliklerle ilgili sıkıntılarını paylaşmıştı. 'Şuanda kim üretim yapıyorsa herkes ihracat yapıyor. Önceki senelerde ihracat yapmak için çalışırdık. Evet, şimdi ciddi ihracatlar yapıyoruz. Fakat ciddi derecede de tedirginliklerimiz var' demişti. Nedir bu tedirginlikler dediğimde ise, 'Ciddi maliyet artışları var. Hammaddeyi yerine koyabilecek miyiz? Piyasada dengeli bir fiyat oluşumu yok' cevabını vermişti. Şu dönemde piyasa öngörüsü yapmak zor... Piyasadaki belirsizlik yüzünden malını satmaya çalışan üretici firmalar fiyat veremiyor. Fiyat veren firmalar ise, hammaddeyi yerine koyabilmek için yeni fiyatlar belirlemeye çalışıyor."

Çiftçiden üreticiye ve çalışanlara kadar her kesime çağrı yaptı:

"Çiftçinin gündemi artan girdi maliyetleri. Gübre fiyatları giderek artıyor. Gübreyi 110 bin liraya alıyorduk. Şu anda 750 bin liraya kadar gübre var. Tohum desen öyle... Gübre fiyatları bir yılda yüzde 400'ün üzerinde artınca çiftçi eskisi kadar gübre atamadı. Çiftçi kazanamıyor ki... Nasıl kazanır? Yani mazot 6,5 liraydı, bu sene baktığınız zaman 27 lira. Tarımda hayvancılıkta bitiyor, şimdi sırada inşaat sektörü var. Hayvancılığı hemen geliştiremezsiniz. Örneğin buğday, arpa, mısır vs. ekim zamanı belli.  5- 10 yıl sonrasının sıkıntısı konut sektörü olacak gibi... Mutlaka adalet sistemi iyi çalışmalı, herkes alın terinin ve emeğinin karşılığını almalı. İşçi hak ettiğini, emeğinin karşılığını almak istiyor. Örgütlenmek şart! Çözüm için öncelikle işçisinden üreticisine ve çiftçisine kadar herkesin örgütlendiği bir kooperatif, dernek, sendika, temsilci ya da bir birliğin olması gerekiyor."

İş mahkemelerine değindi:

"İş davalarının sonuçlanması yıllar sürüyor. İşe iade davalarının neredeyse tamamı kazanılıyor. 5 sene bir dava sürer mi? Sürmemeli... İşe iade davasını kazanan işçinin eski işine başlatılması gerekir. İşveren eski işi yerine başka birimde veya başka yerdeki işte çalışma şartıyla işe başlatma koşulu dayatamaz. 6356 sayılı sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu davayı iki ay içinde sonuçlandır diyor."

Siyasi partilere de seslendi:

"Hangi parti olursa olsun, mücadele edecekse işçi adına etsin. Biz adalet peşindeyiz, işçinin sesine ses olsunlar."

"Örgütlenmenin önü açılmalı. Türkiye'de çalışanların çok büyük bir kısmı örgütsüz... Bu ülkenin de, çalışanların da aleyhine bir durum. İşçi hangi sendikayı isterse o sendikaya gitsin. Yeter ki örgütlü olsun. Kayıt dışılıktan söz ediliyor. Kayıt dışılığın panzehiri örgütlenme ve sendikalaşmadır. Devlet bu konuda gerekli adımları atmalıdır" diyen Ruhi Biçer, çalışanların mücadelesine desteklerin artması gerektiğinin altını çiziyor.

Son söz olarak,

En büyük sorunlardan biri olan iş sağlığı ve güvenliği konusunda önlemlerin artmasının önemini vurguluyor.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları