Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Mevcut politika sürdürülebilir mi?

2022.09.16 18:21 - Son Güncellenme: 2022.09.16 18:21
A

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği'nin (BUSİAD) geleneksel Çekirge Toplantısı'ndaydık.

'İş dünyasının buluşma noktası' olarak BUSİAD Evi Bahçesi'nde güncel ekonomi konularının işlendiği programda bir araya geldik.

Konu global para ve döviz piyasalarındaki son gelişmeler ve beklentiler üzerine konuşuldu.

Sunumu başlatan konularda ise; küreselleşen dünyada düşük enflasyondan küresel sıcak savaş ortamında yüksek enflasyona, global çatışma ortamında merkez bankası politikaları ve olası sonuçlarından Türkiye ekonomisinde beklentiler ve risklere kadar önemli notlar vardı.

"Ufukta yeni şoklar var mı?"

"Enflasyon döngüsel mi yoksa yapısal mı?"

"Mevcut politika sürdürülebilir mi?"

"Bölgesel farklar sorun olacak mı?" sorularına cevap aradık.

Öncesinde...

"ÜLKEMİZ EKONOMİSİNİN VERECEĞİ TEPKİLER ÇOK ÖNEMLİ"

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, sıkça karşılaştığımız ekonomide istikrar ortamının altını çizdi:

"Hem ülkemizde hem de dünyada istikrar, güven ve öngörülebilirlik ortamı en büyük arzumuz ve işinsanları olarak önümüzü görmek istiyoruz. Geldiğimiz noktada durum kısa süre için çok da mümkün görünmüyor."

İş dünyasının ekonomideki tedirginliğini şu mesajıyla ifade etti:

"Bir yanda Rusya ve Ukrayna savaşı ve savaşın getirdiği karşılıklı ambargolar diğer yanda Tayvan üzerinden ABD ve Çin gerilimi, artan emtia fiyatları, enerjide yokluk hali, çok yükselen, kontrolden çıkan ve kısa sürede fren izini göremeyeceğimiz bir enflasyon, diğer yanda bu enflasyona karşı, dünyanın en güçlü iki ekonomisi ABD ve AB'nin faiz silahını kullanması ve bunun ardından durgunluk ve belki de stagflasyon beklentisi. Bunlara ülkemiz ekonomisinin vereceği tepkiler çok önemli. BUSİAD İktisadi Yönelim Anketi'nin sonuçlarına göre; Bursa iş dünyasının tüm zorlu koşullara rağmen üretimden geri durmadığını, büyümeye katkı vermeye devam ettiğini, iş insanlarımızın fiyatlardaki artışların ve çalışan ücretlerindeki yükselişin devam edeceğini düşündükleri, ona rağmen yatırımdan kaçınmadıkları ve gelecekten umutlu oldukları gördük."

Ardından...

"SİYASİ VE JEOPOLİTİK BAKIŞ AÇISI ÖNEMLİ!"

Doğan Yatırım Bankası Hazineden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Selamoğlu, 2000-2020 küreselleşen ekonomiler ve düşük enflasyon dönemini anlattı:

"Rusya enerji ve emtia sağlayıcısı olurken, Çin ucuz imalat ürünleri sağlayıcısı ve Batı ülkeleri de tüketimin merkezi oldu. Deflasyonist bir ortam vardı. Enflasyon yüzde 2'leri geçmiyordu. Düşük faiz ve parasal genişleme vardı. Bu ortamda varlık fiyatları yükseliyordu."

Paradigma değişimine dikkat çekti:

"Düşük enflasyonun dayandığı sacayakları; düzenli göçler ve artan işgücü, ucuza ithal edilen Çin imalat ürünleri ve artan Rus gazı arzından oluşuyor. Ne değişti? Yerelleşme, korumacılık ve jeopolitik düzen değişti. Arz yönlü etkilerin talep yönlü etkilerden kuvvetli olduğu bir dünya ekonomisi oluştu."

Küresel çatışma ekonomisi ve yüksek enflasyon dönemine işaret etti:

"ABD, Çin ve Rusya arasında ekonomik savaş dengeleri değiştirdi. Pandemiden çıkışın etkileri, yetersiz üretim ve fazla talep enflasyonist etkiler yarattı.  Enflasyon talepten ziyade arz ve Merkez Bankası (MB) politikalarından çok jeopolitik risk ile ilgili."

Enflasyon döngüsüne baktığımızda; yüksek enflasyon, enflasyon beklentilerinin bozulması, fiyatlama davranışlarının bozulması, ücret artışı talepleri ve enflasyon çıpasının kaybı karşımıza çıkıyor.

Enflasyonun döngüsel mi yoksa yapısal mı olduğunu şöyle yanıtladı:

"Enerji ve emtia daha fazla silah olarak kullanılabilir, daha fazla ve daha kapsamlı yaptırımlar gerçekleşebilir ve tedarik zincirinde yeni aksamalar olabilir. Enflasyon döngüsel olmaktan ziyade yapısal hale gelebilir. Arz şokları doğru yönetilmediği takdirde enflasyon kalıcı hale gelebilir. MB politikalarını anlamak gerekli ama yeterli değil. Siyasi ve jeopolitik bakış açısı önemli!"

"Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) mevcut politikası sürdürülebilir mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Büyümeyi önceleyen, enflasyonu göz ardı eden politika. Makro ihtiyati tedbirlere ve kontrol mekanizmalarına devam edeceğini öngörüyorum. Cari açık ve finansman belirleyici olacaktır."

Son olarak Türkiye ekonomisine ilişkin tahminlerini şöyle sıraladı:

"Yılsonu için makro beklentiler; enflasyon beklentisi yüzde 70'lerin üstünde, 12 aylık cari açık 50 milyar doların üstünde, büyümenin yavaşlamaya rağmen yüzde 5'in üzerinde yılı bitireceğini ve dolar/TL beklentisinin ise 20'ye çıkacağını öngörüyorum. Olumsuz koşulların devam etmesi halinde, enflasyon yükselişe geçebilecektir. Türkiye açısından en büyük sorun cari açığın yüksek olması, TCMB rezerv pozisyonunda ilave bozulma, TL'nin hızlı değer kaybı, enflasyonun yükselişe geçmesi, kredi piyasasında ani duruş ve likidite sorunları ve cari açığın finansmanı önemli bir risk olarak görünüyor. Önümüzdeki dönemde ödemeler dengesi kritik olmaya devam edecektir. Bir yandan emtia ve enerji fiyatlarının yükselmesi zaten yüksek olan cari açık finansman ihtiyacını büyütecektir."

Bakalım Türkiye ekonomisi bu dönemde nasıl bir sınav verecek?


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları