Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Maliyet sorunu alarm veriyor!

2022.12.23 18:24 - Son Güncellenme: 2022.12.23 18:24
A

Dün  'Anadolu Buluşmaları' nın dördüncü toplantısındaydık.

Türkiye'nin önde gelen iş dünyası örgütleri, TÜRKONFED ve TÜSİAD işbirliğiyle düzenlenen toplantıda buluştu.

Toplantı Marmara ve İç Anadolu Sanayici ve İş Dünyası Federasyonu (MARSİFED) ev sahipliğinde Bursa'da gerçekleşti.

Ekonomide yine oldukça hareketli bir yılı geride bırakıyoruz.

2022'de enflasyon etkisinde bir yıl geçirmiş ve bunun hem üretici hem de tüketici tarafındaki yansımalarını konuştukça konuştuk.

İsterseniz  'Anadolu Buluşmaları' toplantısında neler konuşuldu kısaca başlıklar halinde paylaşayım.

Öncelikle Bursa iş dünyası tarafında müthiş bir yoğunluk vardı.

Ekonomi gündemi dışında herkesin keyfi yerindeydi.

Bursa sanayicileriyle sohbet etme fırsatı yakaladığım buluşmada, daha sonraki yazılarım için önemli notlarımı da almış oldum.

SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve 2013-2014 TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz 'Onur Konuşmacısı' olarak toplantıya katıldı.

Muharrem Yılmaz'ın gündeminde iklim krizi vardı.

Dünyanın çok hızlı bir dönüşümden geçtiğine değindi.

'Paris İklim Anlaşması'nın da etkisiyle iklim krizi ile mücadele başta olmak üzere ülkelerin bu dönüşüme ayak uydurabilmek için birçok adım attığı bir dönemden bahsetti.

Avrupa Yeşil Mutabakatı ile birlikte iş dünyasının iş yapış biçimlerini dönüştürmesi gerektiğine dikkat çekti.

Ardından MARSİFED Başkanı Ramazan Kaya'nın gündeminde hammadde ve enerji fiyatları vardı.

Bursa sanayicilerinin yüksek fiyatlardan etkilendiğine işaret etti.

Devamında ise, "ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin payını artırırken, ithalatta enerji bağımlılığımızı azaltmamız gerekir" dedi.

Ayrıca, kara yolu taşımacılığına kıyasla daha ekonomik olan deniz yolu taşımacılığının yeterince kullanılmadığını ve deniz ürünlerinden yeterince faydalanılmadığına da vurgu yaptı.

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez'in gündeminde ise, küresel ekonomi vardı.

"Küresel ekonomi beklenenden daha keskin ve tabana yayılmış bir yavaşlama içerisinde. Enflasyon birkaç on yılda görülenden daha yüksek. Kalıcılaşan yoksulluk, sıkılaşan mali koşullar, Rusya-Ukrayna savaşı ve salgının devam eden etkileri genel ekonomik görünüm üzerinde ağır bir baskı oluşturuyor. Yapısal sorunların başında ise hâlihazırda "enflasyon-faiz-kur" sarmalı içerisinde cari açıktan bütçe açığına çok bilinmeyenli bir denklem ile örülü ekonomimiz geliyor" diyerek konuşmasına devam etti.

Ardından kredi ve faizlere dikkat çekti.

Malum piyasada kredi ve finansman krizi devam ediyor.

"Yüzde 9'a çekilen politika faizine rağmen kredi ve mevduat faizleri halen beklediğimiz seviyelerin çok üzerinde. Enflasyon, kasım ayında devreye giren baz etkisiyle son 24 yılın zirve seviyesinden sınırlı olarak gerilemiş olsa da, halen yüzde 84,39 gibi çok yüksek bir seviyede. Kredi Garanti Fonu'nun yüzde 75'lik garanti desteğiyle kullandırılacak 250 milyar TL'lik kredi paketi; bankacılık sektörünün yeterli kredi kaynağı yaratamadığı bir süreçte KOBİ'lerimize can suyu olacaktır. Ancak bu kredilerin amacına uygun kullanılması ve varlık fiyatlarında yukarı yönlü yüksek baskı oluşturmaması büyük bir önem arz etmektedir. Güçlü ve yapıcı bir büyümenin; krediler kadar yapısal atılımlarla da desteklendiği bir 2023 yılını arzu ediyoruz" dedi.

Not düşecek olursak eğer, TÜRKONFED ülkemiz için yüzde 3 ile 4 arasında büyüme öngörüyor.

Bunun için de "enflasyon-faiz-kur" sarmalı ile birlikte "enflasyon-ücret" sarmalından da çıkılması gerektiğine işaret ediyor.

Enflasyon 2022 yılında olduğu gibi önümüzdeki yıl da sadece toplumun değil, iş dünyasının da öncelikli gündemi olmaya devam edecek.

İş insanlarının en önemli sorunları yüksek enflasyon, yüksek faiz ve finansmana erişim olarak sıralanıyor.

Ticaret savaşlarından enerji krizine birçok dış sorunun yaşandığı bu dönemde Türkiye, özellikle KOBİ'ler açısından önemli bir yatırım üssüne dönüşebilir.

Ayrıca paylaşımlar açısından artan cari açık ile girdi ve finansman maliyetlerinin ciddi riskler doğurabileceğine değinilirken; para ve maliye politikalarını dengeleri gözeterek daha öngörülebilir bir çerçeveye oturtulması gerektiği de vurgulanıyor.

"Üretim yatırım ister, yatırım ise ekonomide istikrar ve öngörülebilirlik" diyor Başkan Süleyman Sönmez...

Son olarak TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan'ın gündeminde Bursa sanayisi vardı.

"Bursa, ülkemiz sanayinin önemli merkezlerinden ve en yüksek ihracatını gerçekleştiren şehirlerimizden biridir. İhracatın çok büyük bir bölümünü de sanayi ürünleri oluşturuyor. Bursa Organize Sanayi Bölgesi Türkiye'nin ilk organize sanayi bölgesi olma özelliğini taşıyor. Ana sanayiye can veren tedarik sanayimiz için de Bursa'da çok önemli bir ekosistem ve birikim var."

2023 öngörülerini sıraladı:

"Önümüzdeki yıl öngörülerimizi ise; enflasyonun tek haneye inmesini hedefleyen politikaların uygulandığı, TL'nin istikrara kavuştuğu, iş hayatına dönük sık mevzuat değişikliklerinin yerini, kuralların öngörülebilir olduğu bir iş ortamının aldığı, yüksek enflasyonun erittiği satın alma gücünün yeniden toparlanıp iç talebin canlandığı, büyümenin hızlandığı bir konjonktür süslüyor. Ancak 2023 seçim yılı ve bütün seçim yıllarında olduğu gibi öngörü yapabilmek zor. Enflasyondan ve işsizlikten zarar gören özellikle sabit ve dar gelirliler açısından ekonomik koşullar zorlayıcı. 2023'te büyümenin hızlandırılması gerekiyor. Fakat makro dengeleri bozmadan büyümenin hızlandırılabilmesinin önünde çeşitli kısıtlar yer alıyor olması, ekonomi politikasının hareket alanını epey daraltıyor. Büyümedeki hızlanma cari açığın bozulmasına, bu da kur üzerinde baskı ve kur üzerinden enflasyonun hızlanmasına yol açma riski taşıyor. Bu nedenle ekonomi politikalarının büyük bir dikkat ve beceriyle uygulanması gereken bir yıla giriyoruz. 2023 makroekonomik istikrarın tesis edildiği bir yıl olmak durumunda."

Toplantıdan çıkan sonuç mu?

Düşük ücret ödenen niteliksiz işgücünün, düşük teknoloji kullanarak ürettiği ürünleri, düşük kurla dünya pazarlarına satarak ekonomik gelişme sağlanması anlayışı artık tarih oldu.

Bugünün ekonomisi, ileri teknoloji ile üretilen yüksek katma değerli ürünler üzerine kurulu.

Bu da nitelikli, üretken, yenilikçi insan kaynağı ile mümkün.

Nitelikli insan kaynağını yetiştirmek için de, eğitim felsefemizi yeni bir anlayışa ele almamız gerekiyor.

Tabi ki Avrupa Yeşil Mutabakatı...

İklim değişikliği ile mücadeleyi ve iklim krizi sürdürülebilir üretim ve tüketim yöntemlerini içselleştirmeyi ve bu yönde Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına ağırlık verilmesini mecburi kılıyor.

Yeşil dönüşüm yolculuğunda karbon ayak izini azaltma faaliyetleri şirketlere enerji verimliliği, maliyet kontrolü ve risk azaltma gibi birçok fayda sağlıyor.

 

 

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları