Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Çevre dostu çimento üretmek mümkün mü?

2022.06.15 16:53 - Son Güncellenme: 2022.06.15 16:53
A

Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı onaylaması ve 2053 için net sıfır emisyon hedefi belirlemesiyle iklim politikası somutlaşmaya başladı.

Hatta birçok sektörü yakından ilgilendiren yeşil dönüşümün gerçekleştirilmesine yönelik hazırlıklar da ivme kazandı.

İklim değişikliğiyle mücadelenin ve küresel sıcaklık artışını önlemenin yanı sıra makro ekonomi politikalarını ve ticareti de yeniden şekillendiren yeşil dönüşüm, Türkiye'nin ekonomik kalkınma ve ihracata dönük planlarını da yakından etkiliyor.

Yeşil Mutabakat kapsamında karbon yoğun sektörler olan demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik sektörleri öncelikli alanlar arasında, ama bu sektörlerin genişlemesi de söz konusu.

Artık ulusal bir sıfır emisyon hedefinin olması, sektörlere ilişkin kapsamı kendi yöntemleriyle çizebileceği anlamına geliyor.

Sektörler şimdiden yeşil politikaları devreye alıp, sıfır karbon salınımı konusunda yatırımlarını açıklıyor.

İşte tüm bu dönüşüme cevap verecek nitelikte önemli bir yatırımdan ve sektörden bahsetmek istiyorum.

Çimento sektörü...

Öncesinde sektörde yaşanan gelişmelere göz attığımızda;

Sektör, 2021 yılında girdi maliyetlerinde yaşanan yüksek artışlar ve artan regülasyonlarla karşı karşıya kaldı.

Kömür ile ilgili dünyada zaten bir yıldır devam eden bir sıkıntı söz konusuydu. Kömür fiyatları çok yükselmişti.

Zaten enerji yoğun bir endüstri olan çimentonun maliyetlerinin yüzde 70'ini enerji oluşturuyor.

Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısı Türkiye ekonomisinin farklı sektörlerinde yankı bulmaya devam ederken, girdileri arasında Rusya'dan ithal edilen kömür de bulunan çimento sektöründe maliyet baskısı riskini artırdı.

Türkiye'nin Rusya'dan 1,5 milyar dolarlık kömür alımı var. Uzmanlar ise, bunun sekteye uğraması durumunda büyük bir olumsuzluğun ortaya çıkacağını söylüyor.

O halde sizce, kömür ve enerji maliyetlerinden kaynaklı Çin ile başlayan, ardından Rusya ve Ukrayna savaşı ve yüksek maliyet baskısı ile sektör için tehlike ne zamana kadar sürer?

Geçtiğimiz günlerde, Bursa Çimento Genel Müdürü Osman Nemli'yi Kestel'deki fabrikasında ziyaret ettim.

Sektöre dair tüm gelişmeler, yeşil dönüşüm ve yeni yatırımları ile ilgili sorular sordum.

Örneğin; Çin kendini çektiği zaman Rusya'da ciddi bir pazar var ve en kaliteli kömür Rusya pazarında deniliyor.

Peki, Rusya sekteye uğradığında ne olacak?

Bursa Çimento Genel Müdürü Osman Nemli, şu yanıtı verdi:

"Çimento üretim maliyetlerinin yüzde 70'ini elektrik ve kömür oluşturmaktadır.1,5 sene içerisinde enerji ve kömür fiyatları 10 katına kadar çıktı. Endekslerdeki yükselişler direkt alım fiyatlarımıza yansıdı. Kömür fiyat endeksi 326 dolara yükseldi. Mayıs 2020' de endeks, 40-50 dolar seviyelerinde işlem görüyordu. Ülkemizin kömür ithalatına yönelik kimyasal ve kalori değeri ile ilgili limitleri var. Venezuela'dan Kazakistan'a kadar değişik noktalarda kömür tedariki yapılabiliyor, fakat navlunlardaki maliyet artışları ciddi boyutlara ulaştı. Öte yandan, Rusya ve Ukrayna geniş kömür rezervlerine sahip ve en iyi kömür tedarik noktası olarak önemli bölgeler arasında yer alıyor. Şu anda Rusya'dan kömür tedariki konusunda bir sıkıntı yok, fakat bir sonraki alımın garantisi de yok. Tabi ki, sektörde oluşabilecek durumlara karşı yeni kaynaklar açılmaya çalışılıyor."

Ve ekledi:

"Sektörle ilgili en büyük tehlike kömür tedarikinde yaşanabilecek kesintiler olabilir. Öte yandan yüksek enflasyon, malzeme tedariki sıkıntısı, enerji, akaryakıt, emtia fiyat artışları ve çalışanların beklentilerinin yanında lojistik de yaşanan gelişmeler risk oluşturuyor. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını bütün sektörleri olduğu gibi çimento sektörünü de etkiledi. Özellikle başlangıçtaki kapanmalar ve kısıtlı mesailer nedeniyle inşaat sektöründe durgunluğa neden oldu. İnşaat sektörü 2018'den gerilemeyle çıkmıştı, bu süreç 2019'da da devam etti. Salgının etkisiyle 2020'nin ilk yarısı da çimento sektörü için sıkıntılı geçti. 2020 ikinci yarısı hareketlendi, fakat bu toparlanmanın yılın ikinci yarısındaki fiyatlara yansıdığını söylemek biraz zor. 2021 yılında yüksek emtia fiyat artışlarıyla karşılaştık. Çimento sektörü genel olarak zorlu bir sınav veriyor."

"Türkiye'nin en eski sanayi kollarından biri olan çimento sektörü ile ilgili yüzde 5 kadın istihdamına sahip olduğu ve cinsiyet eşitliğinden bahsediliyor " dedim.

Bu noktada şu mesajı verdi:

"Faaliyet gösterdiğimiz çimento sektörü, erkek egemen bir sektör. Sektördeki kadın çalışan oranı ağırlıklı olarak idari kadrolarda görev alıyor. Henüz teknik kadroda böyle bir oran söz konusu değil. Sektör olarak bunu sağlayamasak da, çok uzak olmayan bir gelecekte bunların da olacağına inanıyorum. Erkeklerin çalıştığı her alanda kadınların da çalışabileceğini çok iyi biliyoruz."

Bursa Çimento'nun yeni yatırımını sordum ve yatırımla ilgili uygulamayı anlattı:

" Öncelikle teknik, kalite, nitelik ve çevreye vereceği katkılar açısından yeni yatırımımızla gurur duyuyoruz. Türkiye ekonomisine önemli katkıları olacağına inandığımız ve sektörde öncü sayılacak bir yatırımı gerçekleştiriyoruz. Gündemde yer alan yeşil mutabakat ve emisyon ticaret sistemi gibi konulara hazır olarak giriyoruz. Karbon sıfırlamaya dönük, karbon yol haritamızı yakın zamanda açıklamayı planlıyoruz. Aynı zamanda, sürdürülebilirlik raporumuzu hazırlıyoruz. Bu projede kapasite artışı yok! Maalesef hala daha bunu anlamakta zorluk çeken ve "Bu kadar para yatırıyorsunuz bunun karşılığı olmalı" diyen bir kesim var. Tabi ki, finansal karşılığı olacaktır. Geliştirdiğimiz teknoloji, öngördüğümüz çalışma şekli, sürdürülebilirlik ve çevre bilinci bu karşılığı veriyor. Bursa Çimento için bu projenin hikâyesi çok eski. 8 sene önce kapasite artış talebi ile başlamıştı. Daha sonra çeşitli mertebelerden geçti, fakat onay alamadığımız için çalışmamızı kapasiteyi arttırmadan yaptık. "Kapasite artışı niye gerekliydi?" diye soracak olursanız eğer, kapasite artışı üretim olarak gerekli değildi. Bursa Çimento için pazarı korumak adına stratejik bir karardır."

Yaklaşık 110 milyon Euro'luk yatırımın altını çizdi:

"Yaptığımız çalışma, çevre ve teknoloji yatırımlarına odaklı. 2.850.000 ton/yıl çimento üretim kapasitesine sahibiz. Yatırımımız tamamlandığında, Türkiye'deki çimento fabrikaları arasında en üst düzey teknolojiyi kullanan fabrika olacağız."

Yeşil Mutabakat'a dikkat çekti:

"Yeşil Mutabakat çerçevesinde emisyon ticaret sistemi bir noktasını oluşturuyor. Yeşil mutabakat ile birlikte sürdürülebilirlik anlamında her alanda izlenen ve takip edilen kuruluşlar haline geleceğiz. Emisyonlarımıza sadece karbon emisyonları olarak bakılmayacak;su ayak izimiz, sosyal sorumluluk projelerimiz ve sürdürülebilirlik maddelerinin tamamı 'yeşil mutabakat'ın içerisinde yer alıyor. Zaman içerisinde her biri yaptırım olarak geri dönecek. Bugün sadece emisyon ticaret sistemini konuşuyoruz, ama tekstilde bunu çok daha net görebiliyorsunuz. Örneğin; tekstilde yurtdışından alım yapan müşteriler çok yoğun bir biçimde su kullanımına, kadın - erkek eşitliğine ve maliyetleri düşürmek için ne kadar çaba harcadığınıza bakıyorlar. İhracatımız için önemli olan konu, yurtiçi pazarda da söz konusu olmaya başlayacak. Bu yeni yatırımımızla birlikte proseste taze su kullanımını sıfırlamayı ve doğal hammadde kullanımını minimum yüzde 10 azaltmayı planlıyoruz. Topraktan çıkarılan malzemeyi önemli ölçüde azaltırken, yer altı kuyularından proses için aldığımız suyu sıfıra indireceğiz. Azaltırken, proseste kullanmayacağız. Tamamen gri su olarak tabir ettiğimiz ve kendi atık suyumuz şeklinde değil, başka sistem ve kuruluşların gri sularını simbiyotik bir mekanizma ile kullanacağız. Doğadan temiz suyu çekmeden ve taze suyu buharlaştırarak, doğaya tekrar kazandıracağız."


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları