Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Bursa'dan 'hayır' cevabı!

2023.04.14 22:06 - Son Güncellenme: 2023.04.14 22:06
A

Biliyorsunuz, tekstilciler 'Premiere Vision'a ayrımcılık resti çekti.

Öncesini şöyle izah edeyim...

Bu yıl 4-6 Temmuz'da düzenlenecek olan dünyadaki en önemli tekstil fuarı olarak gösterilen ve Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen Premiere Vision fuarına her yıl 200'ün üzerinde Türk tekstil firmaları katılıyordu.

Özellikle Türkiye tekstil sektörünün kalbi olan Bursalı firmaların ürünleri de fuarın gücüne güç katıyordu.

Örneğin, geçen yıl Türkiye'den 212 firma ve Bursa'dan da fuarda 57 firma yer aldı.

Fakat fuar hazırlıkları devam ederken gerginlik yaşandı.

Fuar yönetimi fuarı bu yıl coğrafyaya göre planlama kararı aldıklarını, son dönemde Avrupa'dan Türkiye'ye kayan siparişlerdeki artış ile İtalya'nın pandemi sonrası eski gücünü toplayamamasının etkili olduğu ve kararın İtalyanların fuar yönetimine yaptığı baskısı neticesinde alındığı öne sürülmüş.

Hal böyle olunca...

Fuar katılımcı firmalar kendi sosyal medya hesaplarından "Türk tekstil firmaları olarak Paris Premiere Vision fuarının yapmış olduğu coğrafi ayrımcılık nedeniyle toplu olarak fuara katılmayı reddediyoruz" paylaşımları yapmaya başladı.

Ardından Bursalı tekstilciler, Türk tekstil firmalarının fuarda Avrupa Birliği ülkelerinin olduğu salona alınmadıkları yönünde yorumluyorlar.

Avrupa Birliği ülkeleri ve diğerleri şeklindeki bir ayrımcılığı kabul etmediklerini ifade eden tekstilciler, Türkiye'nin Çin, Kore, Hindistan, Pakistan, Fas, Mısır gibi ülkelerle ayrı bir salonda yer alması kararını doğru bulmadıklarını, bunun bir ayrımcılık olduğunu ve bunu kabul edemeyeceklerini belirtiyorlar.

Bu arada tekstilciler de alternatif fuar arayışları konuşuluyor.

Öte taraftan da konuştuğum bazı tekstilcilerde katılım durumda belirsizliğin devam ettiğini söylüyorlar.

Kısaca durum henüz belli değil.

Fakat şimdilik Bursalı tekstilciler ayrımcılığa hayır cevabı veriyor.

Fuar yönetiminin bu yaklaşımının etik olmadığı da kesin...

SANAYİDE REKABET ARTIYOR!

Hatırlarsanız...

 'Sanayiciyi rahatlatacak çıkış!' yazımda Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlüğe girmesinden bahsetmiştim.

Yeni OSB kanunu ile birlikte sanayicinin bir süredir talep ettiği pek çok konunun hayata geçmesine değinmiştim.

Konuya biraz daha detaylı bakmak için Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Üyesi Erol Gülmez ile görüştüm.

OSB kanununda yapılan değişikliklerin OSBÜK tarafından önerilen ve OSB'lerin ihtiyaçlarıyla örtüşen yönleriyle sanayicileri memnun ettiğinden bahsetti.  

"Organize sanayi bölgelerinin yatırım ve üretim odaklı hale gelmesi, nitelikli ve katma değerli üretimin sağlanması demektir. Bu sebeple, kanuna istinaden olumlu gelişmeler yaşanacağı düşüncesindeyim. Kanundaki değişiklik, ülkemizde OSB'lerin yaygınlaşması ve etkin hale gelmesi için oldukça önemli."

Ardından hukuki sürece değindi:

"Acele kamulaştırma ile ilgili madde, hızlı sanayileşme önündeki hukuki sürecin yavaş işleyişi önüne geçmiş oldu. Bu madde ile kamulaştırma kararı verilen alanlarda tescile yönelik işlemler devam ederken mahkemece belirlenen bedelin banka hesabına yatırılmasını takiben OSB'ler tarafından alt yapı tesisleri, katılımcılar tarafından ise üretim tesislerinin inşa edilmesine imkân tanınıyor. Böylece bu alanlar yatırıma hazır hale getirilerek, üretimin hızlıca başlaması sağlanacak."

"Bu değişiklikle, yürürlükteki imar planlarında sanayi alanı olarak belirlenmiş yerlerde, planı onaylayan idarenin (belediyenin) görüşünün alınması ve imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt yapılması kaydıyla OSB alanı kesinleşmiş olacak. Yani, mükerrer bürokratik prosedür ortadan kalkmış oluyor" diyor Başkan Erol Gülmez...

Finansman krizine dikkat çekti:

"Öte yandan, OSB'ler kuruluş aşamasında finansman krizi yaşıyordu. Yeni düzenleme bunu da hafifletmek için, OSB'lerde "ön tahsis" uygulamasını mümkün kıldı. Bu, kuruluşta altyapı, üstyapı çalışmalarının daha kolay finanse edilebilmesi anlamına geliyor. Altyapısını tamamlamış olan OSB'ler için de olumlu değişiklikler var. Örneğin, OSB'lerin üstyapılı sanayi parseli satışına ve kiralanmasına imkân tanınıyor. Yine bu değişiklikle, OSB katılımcıları, mülkiyetindeki sanayi tesisini yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde üretim amaçlı olmak üzere birden fazla kiralamaya konu edebilecek. Bu değişiklikler hem kaynak yaratmak konusunda hem de var olanın sanayi alanlarının efektif kullanımında fayda sağlayacak."

Yeşil OSB'nin altını çizdi:

"Son olarak, kanunda yer alan Yeşil OSB tanımı da bizlerin rekabet edebilirliği için son derece önemli bir adımdı. Yeni düzenlemeyle birlikte, Yeşil OSB'lerin belirlenen kriterler çerçevesinde TSE tarafından sertifikalandırılması ve kriterlerini sağlamak için hazırladıkları projelerde krediye erişebilmesi kanuni güvence altına alınmış oldu. Bu düzenlemenin olumlu etkisi uluslararası düzeyde tezahür edecek."

"BİLİŞİM YOKSA O İŞİN DEVAM ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL!"

Gelelim Bilişim sektörüne...

Bilişim Sektörü İş Adamları ve Profesyonelleri Derneği'nin (BİSİAD) toplantısı vardı.

Toplantının konuğu İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cengiz Çakmak oldu.

BİSİAD Yönetim Kurulu Başkanı İdris Doğrul, dijital dönüşüme dikkat çekti.

Dünyada yaşanan dijital dönüşümün sancılarının yeni hissedilmeye başlanacağının altını çizdi.

Şu tanımı yaptı:

"Bir işin içinde bilişim yoksa o işin devam etmesi mümkün değil."

Peki, ne kadar hazırız?

Ardından şu değerlendirmeyi yaptı:

" Yapay zekâ ve veri mühendisliği alanlarında hazırlık yapılmalı. Aksi halde korkunç bir yıkımla karşı karşıya kalabiliriz. Nitelikli iş gücü, enflasyonist baskı, TL'nin değersizliği, döviz kurunun üzerindeki baskı bilişim sektörünü yoruyor. İşçiliklerimiz ve maliyetlerimiz yüksek. Sürdürülebilir yapı için finansal kaynaklara ulaşım da sektörü zorluyor."

"Birbirimizin rakibi değiliz" dedi.

Son olarak nitelikli insan gücü kaynağı talebinin arttığına vurgu yaptı:

"Sektörde kolektif çalışmalıyız. Nitelikli insan gücü kaynağımızın bir kısmını İstanbul'a, bir kısmını da Avrupa'ya kaptırdık. Biz de kaynağımızı yeniden kazanmak için çalışmalar yapacağız. Bununla ilgili proje hazırlığı içerisindeyiz."

Tanıdığım ilk günden beri Başkan İdris Doğrul, büyük bir kararlılıkla adım adım sektörün gelişimine yoğun mesai harcıyor.

Teknolojiye yön verebilen nitelikli insan gücüne her geçen gün daha fazla ihtiyaç var.

Türkiye'yi teknoloji üretim merkezi haline getirmeliyiz.

Aslında dijital dönüşümü hızlandırmak için mevcut durumda özel sektör ve kamu önemli adımlar atıyor.

Bu alanda başarılı olabilmek için koordineli bir yaklaşımla hareket etmeye ihtiyaç var.

Kamu, özel sektör ve akademi iş birliğinde gerekli çalışmaların yapılması çok önemli...

Sürdürülebilir büyümenin anahtarı ise, teknoloji atılımını gerçekleştirebilen ülkelerin ellerinde bulunuyor.

Özetle...

Dolayısıyla dijitalleşme birçok paydaşla birlikte yürüyeceğimiz stratejik bir yolculuk olmak zorunda.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları