Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

'Ahududu Eylem Planı'

2022.05.01 16:29 - Son Güncellenme: 2022.05.01 16:56
A

Tarihi eski Yunan mitolojisine kadar giden, 13. yüzyılda İngiltere'de Kral Edward 2'nin kültür olarak yetiştirilmesini sağladığı ve daha sonra Kuzey Amerika'ya götürülerek 1700'lü yıllarda ticari bir ürün olarak yetiştirilen ahududu, bugün dünyada yaklaşık 800.000 ton üretilen katma değeri yüksek önemli bir tarım ürünüdür.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Dış Ticaret Konsey Başkanı, Kaledonya Dış Ticaret CEO'su ve Gıda Yüksek Mühendisi Murat Bayizit, son 15 yıldır özellikle 'Berry' diye tabir edilen Ahududu, Böğürtlen, Blueberry (Maviyemiş, Yaban Mersini), Çilek meyvelerinin üretimi ve uluslararası ticareti ile yoğun olarak çalışıyor.

Aynı zamanda Ziraat Fakültesi'nde Gıda Mühendisliği eğitimi almış olan Murat Bayizit, yüksek lisansını Dondurulmuş Gıda üzerine yapan, uzun yıllardır gıda ve tarım sektörünün içerisinde ve doktora eğitimini 'Tarım Ekonomisi' üzerine tamamlamak üzere olan Bursalı bir iş insanıdır.

Murat Bayizit; Ahududu, Böğürtlen, Blueberry (Maviyemiş, Yaban Mersini) ve Çilek meyveleri üzerine önemli analizler yaparak rapor haline getirdi.

'Ahududu Eylem Planı' ile önemli bir çalışma başlattı.

 Geçenlerde Murat Bayizit'e  'Ahududu Eylem Planı'nı ve Bursa'ya yansımalarını sordum.

"NEDEN BU ÜRÜNLERİ TÜRKİYE'DE DAHA FAZLA ÜRETMİYORUZ?"

Murat Bayizit, 'Ahududu Eylem Planı'nın çıkış noktasına değindin:

"Özellikle son 15 yıldır Sırbistan, Bosna Hersek ve Kosova ülkeleri topraklarının tamamı Balkan coğrafyası içinden Türkiye'ye ahududu ithalatı yapan bir iş adamı olarak, 'neden bu ürünleri Türkiye'de daha fazla üretmiyoruz?' sorusunu hep kendime sormuşumdur. Bu konunun derinlemesine analizini yaparak rapor haline getirdim. Bu konularla alakalı görüşlerimi 'Ahududu Eylem Planı' raporu hazırlayarak geçtiğimiz yıl ekim ayında bir önceki Tarım Bakanı ve Yardımcısından başlayarak bu konu ile alakalı Türkiye'de ve Bursa'da yetkisi ve bütçesi olan tüm yetkililere ilettim. Türkiye ve Bursa ekonomisi için son derece faydalı ve katma değerli tarım ürünü olan bu ürünlerin üretiminin arttırılması için farkındalık oluşturmaya çalıştım. Ancak maalesef bu konu birkaç sosyal ve görsel medya reklamlarında konu edilmesinin ötesine geçmedi."

"DÜNYA DA EN ÇOK AHUDUDU ÜRETEN ÜLKE RUSYA'DIR"

Ardından ekledi: "Yıllardır ticari bir ürün olarak yetiştirilen ahududu, bugün dünyada yaklaşık 800.000 ton üretilen katma değeri yüksek önemli bir tarım ürünüdür. Dünyada en çok ahududu üreten ülke, 165.000 ton Rusya'dır. Rusya'yı sırasıyla ABD, Polonya, Meksika, Sırbistan, Ukrayna, Bosna Hersek ve Şili takip etmektedir. Türkiye olarak ithalat da yaptığımız ülkeler olan Bosna Hersek'te ahududu 25.000 ton - 30.000 ton ve Sırbistan ve Polonya'da 120.000 ton - 150.000 ton civarında üretilmektedir. Türkiye'de ise yüzde 99'u Bursa'da olmak üzere toplam 4.000 ton civarında bir üretimi mevcuttur ve daha ziyade Uludağ'ın doğu yamaçlarındaki köylerde yetiştirilmektedir."

"İLK DEFA BURSA'DA YETİŞMEYE BAŞLADI"

"Bursa'da yetişiyor olmasının sebepleri var mı?"diye sordum ve anlattı:

"Evet, Bursa'da yetişiyor olmasının sebepleri var. 1989 yılında bu ürün ilk defa Bursa'da yetişmeye başlandı. Özellikle Bulgaristan'dan göçe zorlanan vatandaşlarımızın yanlarında getirdiği bir takım fidanlarla bu ürün, Uludağ'ın doğuya bakan yamaçlarındaki köylerde gelişmeye başladı. Başlarda ticari önemi çok fazla bilinmiyordu, fakat ürün geliştikçe başta dondurulmuş gıda olmak üzere birçok alanda kullanılan katma değeri yüksek ve faydalı bir meyve olduğu öğrenildi. Yıllar itibariyle çiftçilerimizin ve üreticilerimizin kendi imkânlarıyla geliştirdiği bir ürün haline geldi. Uzun yıllardır dünyada ticareti yapılan, bilimsel yöntemlerle geliştirilen, toprak ve iklim koşullara uygun çeşitlerin üzerinden büyütülen bir ürün. 2016 yılında MÜSİAD Bursa Şubesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Sektör Kurulu Başkanı iken, Bosna ve Kosova'dan getirdiğimiz üreticilerle birlikte yaptığımız toplantıda bu işin farkındalığını ortaya koyduk. Maalesef Türkiye'de bu farkındalık oluşana kadar yapılan bilimsel bir çalışma yoktu." 

"YILLARCA BÜROKRASİYE BU İŞİ ANLATMAK İÇİN ÇABA SARFETTİM"

Tüm ülkeye yayılması gerektiğinin altını çizdi:

"10 yıl önce başta Bursa olmak üzere Türkiye'de bu meyvelerin üretiminin artması için yetkim ve bütçem nispetinde çok çeşitli girişimlerde bulundum. Bu işin yaygınlaşmasının ancak devlet eliyle olabileceğini bildiğim için yıllarca bürokrasiye bu işi anlatmak için çaba sarfettim. Bu çabalarıma tek karşılık veren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş oldu. Belediye'nin imkanları dâhilinde Bursa'da çalışmalar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Belediyenin imkânlarıyla sağlanan (Polka- geçci ve endüstriye uygun) fidanlar üreticilere dağıtarak bu çeşidin yaygınlaşmasını sağladı. Üreticimiz kendi bildikleri yöntemlerin dışında, bu işin bilimsel bir şekilde yönetilmesi gerektiğini de fark ettiler. Kısa zamanda birkaç tane köyde ciddi üretim artışları da meydana geldi. Ahududu işine giren üreticilerimiz çok ciddi paralar kazanarak bu işte daha fazla motivasyon sahibi de oldular. Sadece temmuz da hasat edilen ürünün ekim ayına kadar sezonu uzatıldı. Ancak bu iş, söylemek zorundayım ki, sadece bir Belediye'nin çabalarıyla ülkemizi çilek, kiraz, incir, şeftali gibi ürünlerde olduğu gibi bizi uluslararası arenaya taşıyacak, önemli bir ihracatçı yapacak çalışmalar değildir. (Türkiye'nin altıda biri tarım alanına sahip Sırbistan 120.000 ton ahududu üretirken Türkiye şu anda 4.000 ton üretim yapmaktadır) üretim tüm ülkeye yayılmalıdır. Türkiye'nin üretim kapasitesi çok daha fazladır. Tarım ürünlerine ileride daha da fazla ihtiyaç duyacağız. Ekonomik açıdan da getirisi yüksek olan ürünlerdir. O yüzden bu ürünlere dikkat çekmemiz gerekiyor. Bunlar bizim geleceğimizdir, geleceğimizi teminat altına almak için geç kaldığımız bu çalışmaları biran önce başlatmamız gerekmektedir. Dolayısıyla teşvik mekanizmaları oluşturmalı ve dünyanın yaptığı gibi bilimsel tekniklerle yürütmeliyiz."

"TÜRKİYE'YE HER YERDEN FİDANLAR GELİYOR"

Şöyle devam etti:

"Tabii ki bunun zaman alacak bir çalışma olduğunu gayet iyi biliyorum. Tarım işinde planlama uzun vadede yapılması gerekiyor.  Ama söylemek istediklerim de tam da bu noktada başlıyor. Başlangıç olarak bu proje doğru bir şekilde yönetildi. Fakat şu anda bu süreç tamamen kontrolsüz ve plansız bir şekilde yönetildiğinden ileride geri dönülmesi çok zor bir noktaya gelecektir. Hiçbir ıslah çalışması, yerli çeşitler üzerine bir çalışma olmadan tamamen yurtdışından bilinçsizce getirilen anonim olmuş çeşitlerle ilerleyen, doku kültürü bir yana çelik metoduyla çoğaltılan fidanlarla kurulan bahçeler bize fayda değil zarar getirecektir. Bu iş tamamen bilimsel olarak yapılması gereken, ciddi bilgi birikimi gerektiren, uzun yıllara dayalı ısrarla sürdürülecek program dâhilinde yapılması gereken bir iştir. Türkiye'ye her yerden fidanlar geliyor. Hollanda ve Polonya'lı firmalar ellerini oğuşturarak bizi izliyorlar. Bu fidanları getirip ekenler ise teknik bilgi yetersizliği sebebiyle verimsiz üretimlere devam etmektedir. Özel sektörün konuyla alakalı çok güzel projeleri var, ancak şunu söylemem gerekir ki bu projelerin tamamı yurtdışından getirilen ülkemiz şartlarına tam uyum sağlamamış çeşitler üzerinden yapılmaktadır. Bizim kendi çeşitlerimizi ve fidanlarımızı üreten enstitülerimizi harekete geçirmemiz lazım. Türkiye'nin tüm bölgelerini bu ürünlerin üretimini için teşvik edilmesi taraftarıyım. Ancak bu şekilde yerli ve milli üretimi kalkındırabiliriz. Yoksa fidan ithal ederek bu üretimi bir yere kadar getirebiliriz. Bende bunun karşısında olduğum için böyle bir plan hazırladım."

"TARIM BİR MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR"

Murat Bayizit, tarımın önemine dikkat çekti:

"Tarım bir milli güvenlik meselesidir. Stratejik ve katma değerli tarım ürünlerinin üretimini arttırmak zorundayız. Her ürünü üretmek zorunda değiliz. Şehir konforunu ve refahını kırsala taşımak zorundayız. Kırsaldan kente göçü engellemenin yegâne yolu hane başına geliri arttırmaktan geçer. Kırsal kalkınmanın temeli küçük aile çiftçilerini ve çiftliklerini korumaktır. Ahududu üretimi; bir ailenin 4-5 dekarlık bir alanda kendi ailesi ile çalışarak geçimini sağlayabileceği ve senede 100-150 bin TL gibi net gelir elde edebileceği çok nitelikli bir üründür.Yatırım maliyetleri de oldukça düşüktür. Buradaki en önemli konu fidan desteğidir. Uludağ'ın merkez noktası referans alınarak çizilecek 30 km yarıçapındaki dairenin olduğu alan ahududu üretimi için yegâne bir alandır. Sadece Bursa bölgesi değil, bu ürün tüm Türkiye'ye yayılmalıdır."

"TÜRKİYE'Yİ KİRAZ ÜRETİMİNDE İLK SIRAYA YERLEŞTİREN BİR ÇALIŞMADIR"

Ve ekledi:

"Bu iş ithalatla bir yere kadar gider, kendi verimli çeşitlerimizin üretimini arttırmalıyız. Özellikle başta Bursa bölgesi olmak üzere Doğu Marmara, Sakarya, Yalova ve Bolu olmak üzere bu bölgeler çok uygun topraklara sahip. Ahududu, böğürtlen ve yaban mersini bu üç meyve aslında bir bütünün parçalarıdır. Bunun içerisinde ahududu en fazla üretilen ve dünyada ticareti yapılan ürünlerin başında geliyor. Türkiye'de ise yüzde 99'u Bursa'da olmak üzere toplam 4.000 ton civarında bir üretimi mevcuttur. Yalova'da Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü önemli bir kurumdur. Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü'nde '0-900 Ziraat' adlı kiraz türünün mutantı yapıldı. Dünya sıralamasında Türkiye'yi kiraz üretiminde ilk sıraya yerleştiren bir çalışmadır. Benim görüşüm ise, bu enstitüde başta ahududu olmak üzere tüm çalışmalar kısa zamanda sonuç verecektir. Türkiye verimli çeşitleriyle ahududu üreten önemli bir üretim merkezi haline gelecektir."


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları