Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Açık 8 milyar doları aştı!

2023.05.31 22:09 - Son Güncellenme: 2023.05.31 23:06
A

İhracatta istenilen artışa ulaşılamadığından döviz olanakları her zaman riskli olacaktır.

Döviz yoksunu ülkeler için dış ticaret ekonomik zorluk alanı oluşturacaktır.

Bu alandan başarılı çıkmak için ihracatın ithalattan fazla olması gerekiyor.

Önceki gün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tabloyu açıkladı.

Nisan'da dış ticaret açığı yıllık yüzde 42 artarak tehlike sinyali verdi.

Verilere göre, dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 42,1 artarak 6 milyar 147 milyon dolardan 8 milyar 738 milyon dolara yükseldi.

Ocak-Nisan döneminde dış ticaret açığı yüzde 32,9 artışla 32 milyar 684 milyon dolardan, 43 milyar 444 milyon dolara yükseldi.

Yani ihracat Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,1 azalarak 19 milyar 331 milyon dolar, ithalat yüzde 4,8 azalarak 28 milyar 69 milyon dolar oldu.

İhracat Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,0 azalarak 80 milyar 869 milyon dolar, ithalat yüzde 7,1 artarak 124 milyar 313 milyon dolar olarak gerçekleşti.

İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Nisan döneminde yüzde 71,8 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 65,1'e geriledi.

İhracatın ithalatı karşılama oranı önemlidir.

Kısaca ihracatın ithalatı karşılama oranı bir ülkenin dış ticaret açığını belirtmeye yarayan göstergelerden birisidir.

Bu oran, ülkenin dışarıya sattığı malların ederinin, ithal malların değerinin ne kadarını ödeyebildiğini gösterir.

Tersine çevrilemediği takdirde, dış ticaretin gidişatındaki sürdürülemez tablo bu şekilde.

Sonuç ise ihracattan gurur duyuyor, ne yazık ki dış ticaretten de alarm veriyoruz.

YÜZDE 4 BÜYÜME...

Bugün büyüme rakamları açıklandı.

Türkiye ekonomisi birinci çeyrekte yüzde 4 büyüdü. Beklenti yüzde 3,2 seviyesindeydi.

2022'nin son çeyreğine göre ise yüzde 0,3 büyüdü.

Şubat ayında yaşanan deprem felaketinin Türkiye ekonomisine yarattığı maliyetin 104 milyar dolar olduğu belirtilmişti.

Sanayi üretim endeksi deprem sonrası bölgede gerçekleşen yıkımın ve diğer illere yaşanan göçün ardından Şubat ve Mart aylarında sırasıyla yıllık yüzde 8,2 ve yüzde 0,1 daralmıştı.

Mal ve hizmet ithalatı, 2023 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 14,4 artarken ihracatı yüzde 0,3 azaldı.

Sektörel performanslara bakıldığında tarımda yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,8'lik daralma görüldü.

Sanayide ise geçen yılın son çeyreğinden sonra bu yılın ilk çeyreğinde de daralma görüldü. TÜİK verilerine göre yılın ilk çeyreğinde sanayi üretimi yüzde 0,7 daraldı.

İnşaat tarafında ise deprem felaketinin yaşandığı çeyrekte yüzde 5,1 büyüme kaydetti. Hizmetler sektörü yüzde 12,4 büyüdü.

Büyümeyi değerlendiren iş insanlarının ortak beklentisi ise, seçimlerin ardından ihracata dayalı bir büyüme ve ekonominin önünü açacak uygulamalar...

 "KGF KREDİLERİNİN MİKTARI AZ, ERİŞİMİ ZOR"

TÜRKONFED ve İntegral Yatırım iş birliğinde, SEDEFED ev sahipliğinde düzenlenen 'Ekonomi & Finans Buluşmaları' etkinliği, içinde bulunduğumuz ekonomik sistemi irdelemek açısından oldukça çarpıcı geldi.

Etkinlik temasının adı 'Yatırım Alternatifleri ve Risk Yönetimi'...

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez'in konuşmasında, iş dünyasının finansmana erişim ve genel ekonomik beklentilerini ölçmek üzere yılın her çeyreğinde yaptıkları anketin 2023 yılı ilk çeyrek sonuçları yer alıyor.

Anket, bu dönemde her 4 işletmeden 3'ünün krediye erişmekte zorlandığını, her 10 işletmeden 8'inin ise uygulanan mali ve finansal tedbirlerden olumsuz etkilendiğini söylüyor.

Ardından iş insanlarının beklentileri sıralanıyor...

"İş dünyası olarak bir an önce faizler ve finansmana erişim konusunda iyileştirici adımlar atılmasını, krediler üzerindeki baskının hafifletilmesini, finansmana erişimde kolaylaştırıcı uygulamaların hayata geçirilmesini bekliyoruz. Artık seçimler geride kaldı. Vakit, hayallerimizdeki kalkınmış Türkiye'ye odaklanmanın, yarının Türkiye'sini ve umudu inşa etmenin vaktidir. Bunun için hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Öncelikle de asli gündemimiz olan ekonomiye hızla geri dönmeliyiz."

Uzun zamandır iş dünyasında tartışılan bir konu olarak Kredi Garanti Fonu (KGF) ...

İşletmeler KGF kredilerinin miktarını az, erişimini zor buluyor.

"Çıkan sonuç, başta KOBİ'ler olmak üzere işletmeler açısından 2022 yılından bu yana şartların daha da ağırlaştığını gösteriyor. Her 3 işletmeden 1'i işletme sermayesi ihtiyacını banka kredileri veya tedarikçi ve müşterilerinden aldığı finansman ile karşılıyor. Seçim öncesi açıklanan 350 milyar TL'lik KGF kredilerinin miktarını yeterli görmeyenlerin oranı yüzde 85 olurken, işletmelerin yüzde 74'ü de KGF kredilerine erişimin zorlaştığını belirtiyor."

Ekonominin öncelikli sorunları olanfaiz, enflasyon, döviz kurlarındaki belirsizlik ve cari açığın ivedilikle çözüm beklediğinin de altı çiziliyor.

Ve dış ticaret...

"Yüksek seyreden dış ticaret açığının ana nedeni ihracatın istenen düzeyde artmaması değil, başta enerji alanında olmak üzere ithalata olan aşırı bağımlılığımız ve yüksek katma değerli, yüksek teknolojili ürün ihracatında yüzde 3 barajına takılı kalmamızdır" olarak yorumlanıyor...

"Dijital ve yeşil dönüşüm kaldıracı işte bu barajları, doğru ve etkin politikalarla aşmamızı sağlarken, toplumsal dönüşüm kaldıracı da potansiyelimizi sınırlayan duvarların ötesine geçmemize kapı aralayacaktır. Artık rekabetçilikte sanayi odaklı, üretim odaklı yeni bir hikâye yazmalı, büyümeden ziyade kalkınma odaklı bir ekonomik modele geçmeliyiz" olarak da altı çiziliyor...

Tablo risk yönetimini, üretimi,  markalaşmayı ve katma değerli ihracat yapabilmeyi giderek daha önemli hale getiriyor.

Risk yönetimi anlayışımızı derinleştirerek, yeni büyüme yollarının kilidini açabilir ve Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir kalkınmasına daha fazla katkıda bulunabiliriz diyerek bugünkü yazımıza noktayı koymuş olalım.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları