Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

351 milyar liralık kayıp!

2023.03.20 19:00 - Son Güncellenme: 2023.03.20 19:00
A

Depremin maddi bilançosu ağırlaşıyor...

Ne kadar ağır diye sorarsanız eğer,

Can ve mal kayıplarının yanı sıra Türkiye ekonomisi için de büyük alarm zillerinin çalmasına neden oldu diyebiliriz.

Hesaplamalara göre depremin belirlenebilen maddi bilançosu 2 trilyon lira dolayında...

Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca Kahramanmaraş ve Hatay depremlerine ilişkin hazırlanan raporda önemli tespitler yer alıyor.

Hemen kısa bir not düşelim.

Alandan gelen hasar ve kayıp verileri sürekli güncellendiğinden depremin hasar yansımalarının zaman içinde revizyona uğrayabileceği raporda yer alıyor.

Bugünkü verilere göre; depremler nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 50 bini geçti, yarım milyondan fazla bina hasar gördü, iletişim ve enerji altyapısı zarara uğradı ve önemli maddi kayıplar oluştu.

2021 yılı verilerine göre; 11 ili kapsayan afet bölgesinde 3,8 milyon kişi istihdam ediliyordu ve bölgenin ülke istihdamı içindeki payı yüzde 13,3 olarak hesaplanmıştı.

2021 yılında Türkiye genelinde kaydedilen yüzde 11,4'lük ekonomik büyümeye depremden etkilenen 11 ilin katkısının 0,98 puan olduğu, bu illerin 2022 yılı ihracatı içindeki payının da yüzde 8,6 olarak hesaplandığı ifade edildi.

Rapora göre, depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükü içinde en önemli bileşeni yüzde 54,9 oranıyla 1 trilyon 73,9 milyar lirayla (56,9 milyar dolar) konut hasarı oluşturmaktadır.

İkinci ağırlıklı hasar kalemi ise kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkımdan oluşmaktadır. (242,5 milyar TL / 12,9 milyar dolar).

Konut hariç özel kesim hasarı ise (222,4 milyar TL/ 11,8 milyar dolar) bir diğer önemli hasar kalemidir.

Bu kalem içinde imalat sanayi, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim sektörleri, küçük esnaf ile ibadethanelere ilişkin hasar yer almaktadır.

Ayrıca sigortacılık sektörü kayıpları ve esnafın gelir kayıpları ile makroekonomik etkiler dikkate alındığında, depremin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar) düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.

Aynı zamanda bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9'una ulaşabileceği öngörülmektedir.

Deprem bölgesine yapılan tüm destek ve harcamalarla milli gelir azalması nedeniyle toplam 351 milyar liralık kayıp oluştuğu belirtiliyor.

"300 MİLYAR TL'YE YAKIN İLAVE YÜK GELECEKTİR"

Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel'in BTSO Ekonomi de yer alan deprem afetinin ekonomik etkilerini değerlendirmesinden alıntılar yapmak istiyorum.

Şöyle ki;

Depremin enflasyon üzerinde de 5-6 puan arasında ilave bir artış yaratacağından bahsediyor Dr. Can Fuat Gürlesel...

"İhracat ve ithalat da olumsuz etkilenecektir. İhracatta 4-5 milyar dolar kayıp ve ikame için ithalatta 2-3 milyar dolar artış dış ticarette ilave 6-8 milyar dolar açık yaratacaktır. Depremin esas olumsuz etkisi bütçe üzerinde görülecektir. Bölgeye yönelik açıklanan destekler, yardımlar ve istisnalar ile planlanan yeniden imar faaliyetleri göz önüne alındığında, 2023 yılı bütçesine 300 milyar TL'ye yakın ilave yük gelecektir. Makro ekonomik dengelerdeki bozulmaların tamiri ise seçim sonrasına kalacaktır" diyor.

Ödemeler dengesi riski artarak seçim sonrasına sarktığına değiniyor.

"Seçimler öncesinde ekonomi için en önemli risk olan ödemeler dengesi veya döviz riski giderek artmaktadır. Dış ticaret dengesi ocak ayında tarihi rekor açık verdikten sonra şubat ayında bu kez depremin de etkisiyle yüksek açık vermiştir. Başta İstanbul olmak üzere deprem riski turizmi de olumsuz etkileyecektir. Dış denge bozulmaya devam etmektedir. Sermaye çıkışları ve yüksek dış borçlanma maliyetler nedeniyle borç çevirme oranlarındaki düşüş de sürmektedir. Türk lirasını seçime kadar sabit tutma çabası döviz dengesini daha da bozacaktır. Ödemeler dengesi riski artarak seçim sonrasına sarkacaktır."  

Türk lirasında değer kaybı potansiyelinin giderek artığını söylüyor.

"Seçimler sonrası mali politikaların normalleşeceği iyimser düşüncesi ile kurlardaki baskı kabul edilmekteydi. Ancak depremin yarattığı koşullar içinde normalleşmenin önü tıkanmıştır ve ötelenecektir. Bu ötelenme ile Türk lirasında seçimler sonrasında olası değer kaybı daha da kuvvetli olabilecektir. Seçim öncesi döviz riskleri azaltılmalıdır."    

Şirketlere mesaj veriyor.

Şirketlerin seçim sonrası risklere hazırlıklı olmasına vurgu yapıyor.

"Seçime kadar olan dönemde iktisadi faaliyetler yavaşlayacaktır. Ramazan ayının geleneksel etkileri de görülecektir. İhracatın ve işlerin yavaşladığı bir ortamda EYT düzenlemesi ile ortaya çıkan kıdem tazminatı ödemeleri şirketlerin yükünü artıracaktır. Bu dönemde şirketler için temel öncelik seçim sonrasına yönelik risklere hazırlık olmalıdır. Bu risklerin başında Türk lirasında değer kaybı riski gelmektedir. Seçim sonuçlarına da bağlı olarak Türk lirasında seçim sonrası bir düzeltme yapma (kademeli artış) ile sıçrama yaşanması olasılıkları giderek artmaktadır."

Özetle...

Depremin etkileri seçim süreci ile birleşiyor.

Aynı zamanda şirketler için risk yönetimi önemli hale geliyor.

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları