Bursa'da yeni adli yılın açılış töreni yapıldı

Bursa'da yeni adli yılın açılış töreni yapıldı

Bursa Barosu Başkanı, 2018-2019 Adli Yılı'nın açılışı nedeniyle Bursa Adalet Sarayı bahçesinde düzenlenen törende, yargı ve sorunları nedeniyle Türkiye'nin yaşadığı problemleri sıraladı, çözüm önerilerini anlattı. Altun, "Hukukun üstünlüğünden, laiklikten, sosyal hukuk devletinden, bağımsız, tarafsız, güven veren mahkemelerden, bağımsız ve cesur cumhuriyet savcılarından, özgür savunmadan asla taviz verilmemelidir" dedi.

2018.09.03 13:08 - Son Güncellenme: 2018.09.03 13:08 - Bursa Bölge - HABER MERKEZİ
A
Bursa'da yeni adli yılın açılış töreni yapıldı

Bursa Adalet Sarayı bahçesindeki Atatürk Anıtı önünde tören düzenlendi. Törende önce Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere şehitler için saygı duruşunda bulunuldu, ardından Bursa Büyükşehir Belediye Bandosu eşliğinde İstiklal Marşı okundu. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile Cumhuriyet Başsavcısı Uğurhan Kuş, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanvekili Ömer Gülmüş, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Abdulkadir Şahin ile hakim, savcı ve avukatlar katıldı. Adliye içindeki kokteyle ise Bursa Valisi İzzettin Küçük, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, İl Emniyet Müdürü Osman Ak, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Hakan Saraç, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay ve Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Sabahattin Yürekli'nin de katıldığı törende kürsüye ilk önce Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun çıktı. Altun, konuşma başlığının geçen yıllardan farklı olmadığını, yine bağımsız ve tarafsız yargı istediklerini söyledi.

En güncel sorunun ekonomik kriz olduğunu hatırlatan Altun "Ekonomiyi ekonomistler konuşsun" denemeyeceğini belirterek "Çünkü ekonomi dediğimiz olgu paradır. Para da güvenli ortam arar ki önceliği hukuk güvenliğidir. Eğer hukuk güvenliğiniz yoksa hangi ekonomik programı uygularsanız uygulayın başarılı olamazsınız" dedi. Altun şöyle devam etti:

"Yargının yükü ağır, sorunları çoktur. Bu bugünün meselesi olmadığı gibi yarın da çözülebilecek değildir. 15 Temmuz benzeri alçak darbe girişiminin bir daha yaşanmaması için kamu görevlerine girişte ve kamu hizmetlerinden faydalanmada liyakat ve eşitlik esas alınmalıdır. En başta da yargı camiasında elbette...

Son olarak 26 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan HSK kararnamesi ile bir çok hakim ve savcının görev yeri değiştirilmiştir. HSK Birinci Dairesi'nin 2018 ana kararnameleri ile adli yargıda 3019, idari yargıda ise 301 hakim ve savcının yeri değiştirilmiştir. Anayasamızın 138. ve 139. maddeleri uyarınca 'Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Hakimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.'

Yine Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Venedik Komisyonu'nun 2010 tarihli 82. Genel Kurul Yargı Siteminin Bağımsızlığı raporunda, hakimlerin görev yerlerinin değiştirilmemesi ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı raporda hakimlerin görev yerlerinin değiştirilmemesi ilkesinin 'bir hakimi özgür iradesi dışında, fikri sorulmadan, terfi yoluyla dahi başka bir göreve veya yere' atamamayı da kapsadığı belirtilmiştir."

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL döneminde birçok KHK çıkarıldığını, darbecilerle hesaplaşmak ve terör örgütünün kökünü kurutmak için kullanılması gereken OHAL KHK'lerinin hayatın her alanında, en çok da hukuk ve savunmaya kısıtlamalar getirmek için kullanıldığını ifade eden Bursa Barosu Başkanı Altun, OHAL KHK'ları ile savunma hakkının kullanımı, etkinliği, mahiyeti daraltılmış, kısıtlanmış mesleğimiz yapılamaz hale getirilmiştir. Yasal düzenlemelerin yerini OHAL kararnameleri almıştır. Yeni kararname ve düzenlemeler ile OHAL'in sadece adı kalkmış, adeta olağan hale gelmiştir" diye konuştu.

Altun, "OHAL sonrası yapılan çıkarılan 703 sayılı KHK ile Cumhurbaşkanı'nın temsilcisi olan valiler, kamu düzenini ya da kamu güvenliğini bozabileceği kuşkusu bulunan kişilerin belirli yerlere girişlerini, dolaşmalarını ve toplanmalarını kısıtlayabilecek; Gözaltı süreleri 48 saat ve toplu olarak işlenen suçlarda 4 gün olacak ve bu süreler 2 kez uzatılabilecek; Tutukluluğa itiraz ve tahliye talepleri dosya üzerinden karara bağlanabilecek; Tahliye talepleri 30'ar günlük sürelerle karara bağlanabilecek; Tutukluluk incelemesinin, kişi ya da müdafinin dinlenmesi kaydıyla yapılabilmesi 90'ar gün arayla olabilecek; Kurumların kendi içinde oluşturacakları komisyonlar, 3 yıl süreyle, ilgili hakkında soruşturma açmadan ve ilgililere savunma hakkı tanımadan, ihraç işlemlerini yapabileceklerdir" dedi.

Seçim süreci ve sonrasında belli aralıklarla gündeme getirilen idam cezası ve af istemlerinin yarattığı çelişkiye de dikkat çeken Altun şöyle devam etti:

"Biz hukukçular çok iyi biliyoruz ki, ikisinin de toplum vicdanında yaratacağı hasar, sonrasında ne yapılırsa yapılsın tamir ve telafi edilemez. İdamın da, affın da gündemden bir an önce düşürülmesi, doğabilecek zararların siyasi iradeye ve halka bıkmadan usanmadan anlatılmalıdır. Gerçekler, popülist politikalar nedeniyle siyasilerin işine gelmeyebilir ama bu iki uygulamadan doğacak sakıncaları anlatmak biz hukukçuların görevidir.

Yine son zamanlarda siyasal karar gibi görünen tutuklama ve tahliye kararları da yargının bağımsızlığına gölge düşüren önemli olaylardır. Örnek vermek gerekirse mafya lideri olduğu bilinen ve topluma şiddet içerikli mesajlar verdiği halde dokunulmayan Sedat Peker gibi;
Alman DieWelt Gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel gibi,
Amerikalı Rahip Andrew Brunson gibi...

Savunma ve adil yargılanma hakkının, hak arama özgürlüğünün ve nihayetinde hukuk devletinin teminatı olan savunma mesleğine yönelik olarak yeni Avukatlık Yasası Tasarısı ve HMK tasarısı ile yeni kısıtlama ve engellemeler getirilmeye çalışılmakta adeta 'Avukatsız Yargılama'nın önü açılmak istenmektedir. Zorunlu arabuluculuk, noterlere devredilen yargısal işler ve uzlaştırma derken, zaten daraltılan avukatlık mesleğinin faaliyet alanı vekalet ücretlerinin tırpanlanmasıyla iyice zor yapılır hale getirilmiştir. Bunun yanda avukatlara yönelik fiili ve sözlü saldırılar her geçen gün artmakta, geçen yıl birçok meslektaşımız sadece avukatlık görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle silahlı saldırıya maruz kalmıştır. Mesleğimize yönelen tüm bu saldırıların bir an evvel son bulmasını diliyoruz.

Tüm bunların yanı sıra, başta avukatlık olmak üzere yargının mekanizmasının tümünü tehdit eden başka bir unsur da, hukuk fakültesi enflasyonu dolayısıyla gittikçe kalitesi düşen hukuk eğitimi... Hukuk fakültesi sayısı 130'a ulaştı, daha önce 150 bine çekilen barajın bu yılki sınavda 190 bine çekilmesi sonucu 16 bine yakın öğrenci hukuk fakültesi kazanmış oldu. Böylesine düşük puanlar karşısında aileler çocuklarını 'Git bir hukuk diploman olsun' diye teşvik edebiliyorlar. Dünyanın başka bir ülkesinde göremezsiniz bunu. Adalet, hukuk, yargı bu kadar ucuz olmamalı... Başka ülkelerde ancak en yüksek puanlı öğrenciler hukuk seçebiliyor. Bu da şapkamızı önümüze koyup düşünmemizi gerektiren bir durum..."

Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Uğurhan Kuş da, yaptığı konuşmada yeni adli yılın hayırlı olmasını diledi. Atatürk Anıtı önündeki törenin ardından Adalet Sarayı giriş holündeki kokteyle geçildi. Burada hakim, savcı, avukatlar ve adliye personeli birbirlerine yeni yılın hayırlı olmasını dilediler.

Diğer Bursa Haberleri - Bölge Haberleri için tıklayın


2018.09.03 13:08 - Son Güncellenme: 2018.09.03 13:08 - HABER MERKEZİ
A