Bursa Barosu Başkanı Altun: Kapatamayacaklar, kapattırmayacağız!

Bursa Barosu Başkanı Altun: Kapatamayacaklar, kapattırmayacağız!

Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, barolar ve Barolar Birliği'nin adından "Türkiye" kelimesinin kaldırılması yönündeki çaba ve söylemleri sert dille eleştirdi.

2018.02.09 09:19 - Son Güncellenme: 2018.02.09 09:19 - Bursa Bölge - HABER MERKEZİ
A
Bursa Barosu Başkanı Altun: Kapatamayacaklar, kapattırmayacağız!

Baroların, aynen Kuleli Askeri Lisesi gibi, İstanbul Üniversitesi gibi, polis, jandarma teşkilatı gibi Osmanlı'dan gelen, Cumhuriyetle devam eden yapılanmalar olduğunu hatırlatarak "İstanbul Barosu 1878, bizim baromuz 1909 da kurulmuştur. Neyin hesaplaşmasını yapıyorsunuz, kiminle hesaplaşıyorsunuz? Hiç kurumlarla hesaplaşılır mı? Kişilerle bir derdiniz varsa ve suç işlediğini düşünüyorsanız, bağımsız olduğunu iddia ettiğiniz yargı mercileri ortada... Yargılasınlar... Zaten bir işaretinizle iddianame hazırlamaya amade olan savcılar da vardır. Verirsiniz talimatı soruştururlar, yargılarlar bizi. Verin talimatı suç işlediysek bizi de kodese tıksınlar. Ama T.C. Bursa Barosu'nu da, Türkiye Barolar Birliği'ni de kapatamayacaklar, kapattırmayacağız" dedi.

Bursa Barosu Başkanı Altun, 6 yeni avukatın ruhsat töreninde konuştu. Yeni avukatların mesleğe yanlış zamanda başladıklarını belirten Altun, törene gelmeden önce televizyonda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın muhtarlara hitaben yaptığı konuşmayı dinlediğini söyledi. Altun şöyle konuştu:

"Önceki günkü açıklamalarda sürç-i lisan edildiği düşüncesindeydik. Türkiye Barolar Birliği ve Barolar hakkında söylenen sözlerin yanlış yönlendirmeler sonucu ve dil sürçmesi olduğu kanısındaydık. Ancak gördük ki, barolar ve Türkiye Barolar Birliği, Türkiye ve Türk kelimesini hak etmiyor gibi bir cümle sarf edildi. Bir an önce kaldırılacağı, avukatların illerde istedikleri şekilde örgütleneceği, dernek veya sendika örgütlenmeleri gibi bir birlik oluşturabileceği yönünde söylemler oldu. Elbette ki bu kabul edilemez. Bir başka gelişmiş ülkede, bir başka hukuk devletinde olmayan, olamayacak bir uygulama. Bursa'da iki tane Kabzımallar Odası bulamazsınız. İki tane Bakkallar Odası bulamazsınız. İki tane Hırdavatçılar Odası bulamazsınız. Ama Bursa'da 5, İstanbul'da 15 tane baro kurulmak isteniyor. Baroların güçleri bölünmek, ama bölmekten ziyade ötekileştirilmek isteniyor. Toplumun her kesimi ayrı ayrı kamplara bölünmüşken, avukatları da bölmeye çalışıyorlar. Bir tarafta sarı barolar, bir tarafta kırmızı barolar. Batıda göçmen tandanslı barolar, Trakyalı barolar, doğuda Kürt baroları, bir tarafta Nakşibendi baroları, bir tarafta Sünni barolar... Elbette Şiiler ve Aleviler de boş durmayacak, Onlar da kendi barolarını kuracaklar. Bizler, dilimize, dinimize, mezhebimize, hayata bakışımıza göre örgütlenmek zorunda bırakılacağız. Meslektaşlarımız içinde hakim savcı olmak isteyenler, sarı baronun üyesi değilse hakim savcı olamayacaklar.  Hazine avukatı olamayacaklar. Eğer yine kırmızı baronun üyesiyse bütün kapılar kapanacak. Belki bir süre sonra kadın erkek baroları da olacak. Böyle bir şey olmaz! Bunun hayali 2010 yılında kuruldu bazıları tarafından. Anayasa referandumu yapıldığında HSYK'nın yapısı değiştirilmek istendiğinde Bursa Barosu ve diğer barolar buna şiddetle karşı çıktı. Bunun sistemi devirme hareketi ve kumpas olduğuna yönelik açıklamalarımız oldu. Ama Bursa Barosu o dönemde çeşitli kesimler tarafından Ergenekoncu Baro olarak lanse edildi. Gün geldi, Ergenekon ve Balyoz'un bir kumpas olduğu ortaya çıktı. Ancak 2010 yılında bozulan HSYK yapısı, bizi 15 Temmuz günü ve sonrasında yargının üçte birinin tutuklanması ve görevden alınmasına yönelik operasyon zorunluluğunda bıraktı. Yargı büyük bir erozyon yaşadı. Bugün yapılmak istenen o günün devamıdır. O gün hazırlanan kanun değişikliğidir bu. 2013 yılında Adalet Bakanlığı rafında bekleyen değişikliktir bu.

O tarihten bugüne bir sürü hukuk sendikası kuruldu. Hukuk derneği kuruldu. Cici cici kızlar, yakışıklı erkekler bunların başkanları yapıldı. Onların eliyle paralel barolar yaratılmaya çalışıldı ama tutmadı. Şimdi, tabandan gelmeyen bu yaklaşımı, tavandan delmeye çalışıyorlar. Peki, bunun daha bir organize hali yok muydu? Vardı elbette... Bursa'da kurulan ve diğer bütün illerde FETÖ'cü avukat yapılanmaları oluşturuldu. Bir de bunların üstünde fiilen kurulan gayriresmi dillendirilen bir örgütleri vardı. Anadolu Barolar Birliği benzeri bir şekilde isimlendirilen! Şimdi tutuklu olan dönemin Konya Barosu Başkanı'nın şöyle bir açıklaması vardı hiç unutmuyorum. Sayın Başbakan Konya'yı ziyaret ettiğinde ulusal basının ve dikkatlerin oraya çevrildiği bir anda O başkan basına İstanbul Barosu hakkında bir açıklama yapmıştı. Çünkü o tarihlerde İstanbul Barosu Başkanı Sayın Ümit Kocasakal ve Yönetim Kurulu Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına dikkat çekmek için Silivri'deki duruşma salonuna girmiş ve savunmayı savunmak için kürsüdeki yerlerini alıp söz almak istediklerinde Baro'nun böyle bir görevi yoktur diyen mahkeme başkanına, Baro burada avukatları ve savunmayı savunmak için bulunuyor diyerek savunmanın kısıtlanmasına, avukatın yok sayılmasına yönelik uygulamaları eleştiren bir konuşma yapmış, bunun üzerine baro başkanı ve yönetim kurulu hakkında görevi kötüye kullanmaktan, mahkemenin huzurunu bozmaktan, yargılamayı etkilemeye teşebbüsten soruşturma açılmış ve iddianame tanzim edilmişti. O dönemin Konya Barosu Başkanı olan şahıs da bu dava üzerine İstanbul Barosu başkanı ve Yönetim Kurulu için 'Seçilme yeterliliğini kaybetmiş, İstanbul Barosu düşmüştür' dedi, bütün gazeteler de yayınlandı. İstanbul Barosu hemen olağanüstü genel kurulu topladı, bir önceki seçime katılanların iki katı kadar çoğunluğun oyuyla meşruiyetini ortaya koydu. Gelinen süreç, İstanbul Barosu'nun haklı, Konya Barosu'nun o dönemki başkanın haksız olduğunu gösterdi. Yargının, adaletin ve avukatların nasıl manipüle edilmeye çalışıldığını gösterdi. Ama Türkiye Barolar Birliği de, Türkiye'nin bütün baroları da o dönem nasıl bu ülkeyi sahiplendiyse bugün de aynı şekilde sahiplenmeye mecbur hissetmektedir. Türkiye Barolar Birliği Türkiye'nin Barolar Birliği'dir. Siz yarın Alman, Amerikan Barolar Birliği'nin karşısına sizin seçtiğiniz ve üyesi daha çok dediğiniz veya renklerine göre ayırdığınız barolarla mı çıkacaksınız? Yani hırdavatçılar odasının başına Türk koyup barolara mı koymayacaksınız? Hatırlayın daha dün açılım sürecinde Valiliğin önünden Türkiye Cumhuriyeti tabelaları indiriliyordu. O zaman Türkiye kelimesini, TC'yi kullanmak ayıp addediliyordu. Şimdi de biz kullanmaya layık görülmüyoruz! Sen Türk değilsin, Türk lafını kullanamazsın deniyor. Benim neyi kullanıp kullanmayacağıma Avukatlık Kanunu karar veriyor, Anayasa karar veriyor. Anayasanın 135. maddesi çok açık. Barolar ve Türkiye Barolar Birliği'nin kuruluş kanunları da çok açık.

Ne yaparsa yapsınlar, inanıyorum ki Bursa bütün renkleriyle sarısıyla, kırmızısıyla, yeşiliyle tek baro olarak kalacak, yine tek çatı altında, kendi meslektaşlarıyla bildiği yolda, bildiği şekilde devam edecektir. Bizi ne kadar ayrıştırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, dilimiz tektir; Hukuk... Bursa Barosu'nu ve üyelerini çok iyi tanıdığım için rahatlıkla söylüyorum ki, ettikleri yemine, hukukun üstün değerlerine sonuna kadar bağlıdır. İktidar kim olursa olsun, hukuk hiçbir zaman siyasetin görevlendirmesiyle, siyasetin rüzgarıyla savrulmayacak, 610 yıllık İnkaya çınarı gibi dimdik ayakta kalacak."

Diğer Bursa Haberleri - Bölge Haberleri için tıklayın


2018.02.09 09:19 - Son Güncellenme: 2018.02.09 09:19 - HABER MERKEZİ
A