"ABD gücünü yeni bir savaşta arıyor"

"ABD gücünü yeni bir savaşta arıyor"

ABD-İran krizini küresel bir kriz olarak değerlendiren ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Erol'a göre batıdaki liderliği dahi tartışmalı hale gelen ABD, gücünü yeni bir savaşta arıyor. Erol'a göre İran krizi, beka endişeli bir kırılmaya işaret ederken, elinde ciddi bir gerekçesi olmayan ABD, İran'ı daha saldırgan bir tutum içine itmeye çalışıyor.

2019.05.20 18:15 - Son Güncellenme: 2019.05.20 18:15 - Dünya - HABER MERKEZİ
A
"ABD gücünü yeni bir savaşta arıyor"

Son günlerde savaş endişelerine neden olan ABD-İran gerilimi Ortadoğu'daki tansiyonu da tırmandırıyor. ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesi ve İran'a yönelik ekonomik yaptırımlarını yeniden yürürlüğe koymasının ardından gerilim artarken, İran'dan da anlaşmadan kaynaklanan bazı taahhütlerin yerine getirilmesinin askıya alındığı ve 'uranyum zenginleştirme ve ağır su faaliyetleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırıldığı' haberi gelmişti.

Yine bu süreçte ABD'nin Irak'ta hükümet çalışanlarını ülkeden çekme kararı dikkat çekmiş, Irak Meclisi Güvenlik Komisyonu üyelerinden Kerim Uleyvi de ABD'yi Irak'a daha çok asker göndermek için bahane uydurmakla suçlamıştı.

Körfezdeki askeri yığınağını yoğunlaştıran  ABD'nin Irak'ı merkez üssü olarak kullanılmak istediği iddiaları da gündemde.

'İRAN VEKALETEN SAVAŞIN SAHASI KONUMUNDA'

Bu gelişmeleri ABD'nin izlediği politikalar bağlamında Sputnik'e değerlendiren Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol'a göre ABD, 11 Eylül 2001'den itibaren ortaya koyduğu "kaos" stratejisine uygun davranmaya devam ediyor.

ABD'nin 11 Eylül'le birlikte hegemon bir güç olma hedefinin karşısında ciddi bir rakip görmediğini, Afganistan ve arkasından Irak'a müdahalesinde de bu planını hayata geçirme arzusunda olduğunu belirten Erol, "Ancak ABD bu attığı adımların bir sonucu olarak karşısında adı konulmamış bir defakto 'ötekiler' ittifakını buldu" dedi.

Bu ötekiler ittifakının başında Rusya ile Çin'in geldiğini ve son döneme bakıldığında ABD ve AB arasındaki iplerin de koptuğunu ifade eden Erol'a göre, İran tam bu noktada ABD ile "ötekiler ittifakı" arasındaki yeni bir vekaleten savaşın sahası konumunda.

İran'ın sahip olduğu potansiyel bakımından bir oyuncu ve Rusya ve Çin'in vazgeçemeyeceği bir aktör konumunda olduğunu da belirten Erol, Rusya açısından da İran'ın en temelde bir beka konusu olduğu görüşünü iletti. Erol'a göre, İran ve aynı zamanda Türkiye'nin farklı bir mecraya çekilmesi Rusya açısından Balkanlar'dan başlamak üzere, Orta Asya'ya uzanan geniş bir hatta ciddi bir zafiyet anlamına geliyor. Bu bakımından ABD-İran krizinin ikili ve ya bölgesel bir kriz olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizen Erol, şunları kaydetti:

'ABD SOĞUK SAVAŞ ARAÇLARIYLA YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ KURAMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR'

"ABD- İran krizi küresel bir krizdir ve küresel belirleyiciliği itibariyle de uluslararası sistemdeki kırılmayı daha da hızlandırıcı bir potansiyele sahip bir kriz. Bugün ABD bunu göze almış görünüyor. Zira ABD'nin 11 Eylül'den itibaren uygulamaya koyduğu politika, aslında soğuk savaş dönemine ait bütün sistemi ve onun örgütlerini, anlayışlarını ortadan kaldırmak suretiyle yepyeni bir yapı ortaya çıkarmak. Soğuş savaş dönemi anlayışıyla, soğuk savaş dönemi örgütleriyle, araçlarıyla yeni bir dünya düzeni kuramayacağını ABD anlamış vaziyette ve bundan dolayı da AB dahil, NATO dahil bütün bu yapıları bitirmeye çalışıyor, BM de buna dahil. ABD açısından büyük bir tasfiye süreci söz konusu dünya çapında. Çünkü bu yapılar örneğin AB, ABD'nin önünde bir engel teşkil ediyor. AB düne kadar Amerika'nın soğuk savaş döneminde Sovyetler'i çevrelemeye dair politikasındaki vazgeçilmez yapılardandı ama bugün AB, ABD'nin bu politikalarına hizmet etmediği gibi ve ABD ile rekabet halinde. Avrupa ordusunun kurulması da bu anlayışı tamamlıyor aslında."

'BATIDAKİ LİDERLİĞİNİ DAHİ KAYBETTİ'

Prof. Dr. Erol, Gürcistan ve Ukrayna örneğini verirken artık NATO'nun da ABD'nin bir takım uygulamarına veto koyduğunu, yine Kudüs dahil bir çok konuda karar almak istediğinde BM Genel Kurulu'ndan da istediği kararları çıkaramadığını ifade ederek, "Bu nedenle ABD bütün soğuk savaş yapılarını lağvediyor. Bugün ABD'nin yeni dünyayı inşa etmesinin yolu da yine büyük bir savaştan geçiyor. ABD bugünkü gücünü iki büyük dünya savaşına borçlu. Amerika, İkinci Dünya Savaşı sonucunda hedeflerine ulaştı. Bugün o ulaştığı hedef dünyadaki bu yeni süreçte bir meydan okumayla karşı karşıya. Amerika bırakın küresel güç liderlik hedefini, batıdaki liderliği dahi tartışmalı hale gelen bir güç durumunda. ABD, Batı üzerindeki liderliğini kaybetmiş vaziyette ve yakın çevresi de ABD'nin kontrol edemediği bir bölgeye dönüşmüş vaziyette, Venezüella krizi gibi" diye konuştu.

'BÜYÜK BİR SAVAŞA İHTİYAÇ DUYUYOR'

Bugün, ABD'nin kuruluş aşamasında uyguladığı politikalar çerçevesinde, "Amerikan birliğini" yeniden sağlama noktasında "büyük bir savaşa ihtiyaç duyduğunu" ifade eden Erol, "Bunun adına üçüncü dünya savaşı da diyebilirsiniz, başka şey de diyebilirsiniz. ABD konuyu kendi açısından artık bir beka sorunu olarak görüyor" diye konuştu.

Bu nedenle "İran krizinin uluslararası sistemde beka endişeli bir kırılmaya işaret ettiğini" vurgulayan Erol,  "ABD her ne pahasına olursa olsun bu krizi, bu savaşı kazanmak zorunda, kendisini böyle hissediyor ve gerekirse askeri yöntemlere de başvurmak istiyor" dedi.

'ABD'NİN ELİNDE CİDDİ BİR GEREKÇE YOK; İRAN'I HATAYA İTMEYE ÇALIŞIYOR'

Erol, ancak şu anda ABD'nin elinde ciddi bir meşruiyet zeminini oluşturacak bir gerekçe olmadığını da belirtiken, bu olmadığı takdirde bırakın uluslararası kamuoyunu kendi kamuoyunu da ikna edemeyeceğini ifade etti. Erol, "Onun için İran'ı bir hataya, daha saldırgan bir tutumun içine itmeye çalışıyor. Körfez'de bir takım provokasyonlar başladı ve bundan da İran meshul tutulmaya çalışıyor. Bütün bunlar İran'a yönelik dolaylı ya da doğrudan bir saldırının meşruiyet zeminini oluşturmaya yönelik adımlar" diye konuştu.

Irak örneğini veren Erol, "Dünya o zaman sesini çıkarmamıştı ama İran, Irak değil ve o zaman ki uluslararası sistem de şu anki uluslararası sistem değil. Bundan dolayı da Amerika eskisi gibi rahat hareket edebilme imkan ve kabiliyetine sahip değil, en başka kendi batılı müttefiklerinden tam anlamıyla bir destek alamıyor" dedi.

Diğer Dünyadan Haberler için tıklayın


2019.05.20 18:15 - Son Güncellenme: 2019.05.20 18:15 - HABER MERKEZİ
A