Gecenin zifiri karanlığından yararlanan hırsızlar, ışığı yanmayan evleri tercih ederken, insanların genellikle değerli eşyalarını sakladığı yatak odasından işe başlıyor.
İnsanların evde olmadığı zamanları fırsat bilen hırsızlar, bilhassa sokak aydınlatmalarının olmadığı cadde ve sokakları kontrol ederek, ışığı yanmayan evleri soyuyor. Ev sahiplerinin ikametlerinde olmadığını ışıklardan anlayan hırsızlar, evlerin pimapen pencerelerini rahatça açarak içeri giriyor ve evde bulunan değerli eşyaları çalıyor.
Polisin tutanaklarına giren hırsız ifadelerinde, soyguncuların bir eve girerken ilk önce ikametlerin yatak odasını kontrol ettikleri ortaya çıktı. İnsanların genellikle altın, gümüş, zümrüt, kolye gibi değerli eşyaları yatak odalarına saklamaları ise hırsızların yatak odalarından işe başlamalarına sebep oluyor. Diğer yandan hırsızın mağdur ettiği müştekilerin vermiş olduğu ifadelerde ise, hırsızlık olayının gerçekleştiği sırada evlerinde herhangi bir ışığın yanmadığı dikkat çekiyor.
Hırsızda, "Biz evde yokuz, rahatlıkla çalışabilirsiniz" hissini uyandıran bu durum, zanlıların daha da cesaretlenmesine sebep oluyor. Perdelerin sıkı sıkıya kapatılması ise hırsızların gündüz vakti evin etrafında rahatlıkla keşif yapmasını sağlıyor.
DİLENCİ KILIĞINDA HIRSIZ
Hırsızlık zanlılarının girecekleri evleri daha önceden keşfetmek için dilenci kılığına girerek zilleri çaldığı öğrenildi. Hırsızlar, ev sahibinin kapıyı açmasıyla birlikte, gireceği evin kapısının güvenliği hakkında da bilgi sahibi oluyor. Sadece dilenci kılığında dolaşmayan şüpheliler, seyyar satıcı, bohçacı, falcı kılığına da girebiliyor.
Kaynak: BURSADA BUGÜN
Bursa Bölge, 2011.01.21 11:57