Yüzlerce kişinin konakladığı Bolu'da Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki gece saatlerinde çıkan yangın nedeniyle en az 78 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Yangından sağ kurtulanlar ise psikolojik olarak büyük bir şokla baş başa kaldı. Nev Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, yangın sonrası yaşanan yıkımla ilgili önemli bilgilendirmelerde bulundu.
BUSE ATEŞ / BURSADA BUGÜN
Kış turizminin gözde merkezlerinden Bolu Kartalkaya'da bir otelde çıkan yangın, büyük bir faciaya neden oldu.
Yarıyıl tatili nedeniyle doluluk oranının yüzde 80-90 civarında olduğu belirtilen ve 238 kişinin konakladığı otelde yangın nedeniyle 78 kişi yaşamını yitirdi.
Yangından yaralı ve sağ kurtulanlar ise psikolojik olarak ciddi bir şoka girdi. Kimileri camdan atladı, kimileri çarşafları birbirine bağlayarak camdan sarkıtıp kurtuldu.
Peki bu facia sonrası günlük yaşama dönüş nasıl olacak? Nev Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, konuyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Deniz, "Özellikle belirtmek istiyorum ki, Bolu'daki yangın faciası, sadece bireysel değil, toplumsal boyutta da derin bir yıkıma sebep oldu. Bessel A. van der Kolk'un da dediği gibi, 'Bizler yalnızca travmayı tedavi edip, sebeplerini görmezden geldiğimiz sürece başarısız olmaya mahkumuz'. Bu söz, travmanın bireysel boyutunun yanı sıra toplumsal ve sistemsel boyutlarına da dikkat çekiyor. Bireysel iyileşme süreçlerinin yanı sıra, bu tür felaketlerin tekrar yaşanmaması için sistemsel nedenlerle de yüzleşmek gerekiyor. Yangın gibi trajedilerden sonra sadece sonuçlarla ilgilenmek yeterli değildir; bu olayların altında yatan sebepleri anlamak, güvenlik açıklarını gidermek ve gerekli önlemleri almak, toplumsal iyileşmenin en önemli adımıdır. Bu, hem kayıp yaşayanların acısını hafifletmek hem de benzer travmaların önüne geçmek için bir sorumluluk olarak karşımıza çıkar" dedi.
"BÖYLE BİR ACIYLA BAŞ ETMEK..."Bu tarz acılarla baş etmeyi zamana yaymak gerektiğini vurgulayan Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Hayatını kaybedenlerin aileleri için bu durum, hem ani bir kaybın şokunu hem de yas sürecinin ağır yükünü taşımayı gerektiriyor. Böyle bir acıyla baş etmek, zaman, sabır ve destek gerektiren bir süreçtir. Öncelikle, yas sürecinin herkes için farklı işlediğini anlamak önemli. Kimileri duygularını hemen ifade etmek isterken, kimileri kendini içe kapatabilir. Bu noktada, bireyin duygularını yaşamasına izin vermek, onu zorlamadan anlamaya çalışmak önemlidir. "Neden böyle oldu?" ya da "Bu acıyla nasıl yaşayacağım?" gibi sorular sıkça zihni meşgul edebilir. Bu sorulara hemen cevap bulmak yerine, duygulara alan açmak ve acıyı paylaşmak iyileşme sürecini destekler" şeklinde konuştu.
Yıkım yaşayan bireylerin çevrelerindeki desteğin çok önemli olduğunu belirten Deniz, "Aile bireylerinin ya da yakın çevrenin rolü burada çok değerlidir. Kaybı yaşayan kişi, yalnız olmadığını, çevresindeki insanların onu anladığını ve destek verdiğini hissetmelidir. Ancak bu destek, "Üzülme, güçlü ol" gibi klişe cümlelerle değil, onun duygularını ifade etmesine alan tanıyarak verilmelidir. Bazen sadece yanında sessizce oturmak bile güçlü bir destek olabilir. Bununla birlikte, kaybın ardından yaşanan travmatik hisler, profesyonel bir destek gerektirebilir. Psikolojik destek almak, kişinin yas sürecini daha sağlıklı bir şekilde yönetmesine yardımcı olur. Özellikle ani kayıplarda, kişi duygusal bir şok içinde olabilir ve bu durum, kayıpları anlamlandırmayı zorlaştırabilir. Terapi, bu sürecin daha dengeli bir şekilde atlatılmasını sağlayabilir. Son olarak, bu tür kayıplardan sonra ritüellerin önemi büyüktür. Hayatını kaybeden kişilere veda etmek için yapılan anma törenleri, kayıpları anlamlandırma ve duygusal bir kapanış sağlama açısından faydalıdır. Böyle bir acıyı kabullenmek kolay değildir, ama çevresel destek, duyguları kabul etmek ve gerektiğinde profesyonel yardım almak, bu süreçte kişinin yükünü hafifletebilir. Zaman, iyileşmenin önemli bir parçasıdır ve bu süreçte yalnız olmadığını hissetmek, bireyin en büyük gücü olacaktır" dedi.
Yangından sağ kurtulan vatandaşların yoğun suçluluk, korku ve sürekli tetikte olma gibi duygular yaşayabileceğini söyleyen Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Yangın gibi büyük bir felaketten sağ kurtulan bireyler, genellikle karmaşık ve yoğun duygularla baş etmek zorunda kalır. Hayatta kalmanın getirdiği bir rahatlama hissi olsa da, bunun yanında suçluluk, korku ve sürekli tetikte olma gibi duygular da yaşanabilir. Özellikle "Neden ben hayatta kaldım?" ya da "Başka bir şey yapabilir miydim?" gibi düşünceler, sağ kurtulan bireylerde suçluluk duygusunu tetikleyebilir. Bu tür duygular, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtileriyle birleşerek, bireyin günlük yaşamına dönmesini zorlaştırabilir. Böyle bir felaketten sonra eski yaşantıya dönmek zaman alır ve bu süreç, kişinin travma ile nasıl başa çıktığına bağlı olarak değişir. İlk adım, yaşanan travmanın etkilerini anlamak ve kabul etmektir. Kurtulan bireylerin, bu travmanın normal bir tepki olduğunu ve yalnız olmadıklarını bilmeleri önemlidir. Duygularını bastırmak yerine, bunları ifade edebilecekleri bir alan yaratmaları gerekir. Bu, güvenilen bir yakınla konuşmak, yazı yazmak ya da bir terapistten destek almak olabilir" ifadelerini kullandı.
Gerekli hallerde bir uzmandan destek alınması gerektiğini söyleyen Deniz, "Güvenlik hissini yeniden inşa etmek de kritik bir adımdır. Yangından sağ kurtulan bireyler, bu tür bir olayın tekrarlanmayacağına dair bir güven duygusu geliştirmelidir. Bu, pratikte güvenlik önlemlerini gözden geçirmek, yangınla ilgili bilgilenmek ve gelecekte böyle bir duruma daha hazırlıklı hissetmekle sağlanabilir. Örneğin, yangın tatbikatları yapmak ya da güvenli çıkış yollarını öğrenmek, bireye bir kontrol duygusu kazandırabilir. Rutine dönüş ise küçük ve yönetilebilir adımlarla başlamalıdır. İşe geri dönmek, sosyal aktivitelere katılmak ya da günlük yaşamın basit alışkanlıklarını yeniden kazanmak, bireyin kendini yeniden "normal" hissetmesine yardımcı olur. Ancak bu dönüş, kişinin kendi hızında ilerlemelidir; aceleci davranmak, travmanın derinleşmesine neden olabilir. Eğer birey, sürekli kabuslar, anksiyete atakları ya da olayı zihninde tekrar tekrar yaşama gibi belirtilerle mücadele ediyorsa, bir uzmandan destek almak kaçınılmaz hale gelir. Psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi ve travma odaklı terapiler, bu tür durumlarda oldukça etkili olabilir. Terapide birey, yaşadığı olayın yarattığı duygusal yükü anlamlandırır, travmanın etkilerini hafifletir ve yeni baş etme mekanizmaları geliştirir" şeklinde konuştu.
"İYİLEŞME ZAMANLA, DESTEKLE VE DOĞRU ADIMLARLA MÜMKÜNDÜR"Bu süreci atlatmanın da doğru desteklerle mümkün olduğunu ve umutların yitirilmemesi gerektiğini söyleyen Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Yangın gibi bir felaketten sağ kurtulan bireylerin, hem duygusal hem de fiziksel olarak iyileşmeye ihtiyaçları vardır. Bu süreçte kendilerine karşı sabırlı olmaları, güvenli bir çevrede destek almaları ve travmanın bir süreç olduğunu bilmeleri çok önemlidir. İyileşme, zamanla, destekle ve doğru adımlarla mümkündür. Bu bireyler, yalnız olmadıklarını ve bu süreci atlatmanın mümkün olduğunu hatırlamalıdır. Sonuç olarak, bu tür bir felaketin ardından bireylerin duygusal ve fiziksel destekle yeniden hayata tutunmaları sağlanabilir. Ancak aynı zamanda, bu acının tekrar yaşanmaması için toplum olarak eksikliklerimizle yüzleşmeli ve sistemsel düzeyde çözümler üretmeliyiz. Travmayı anlamak, tedavi etmek ve nedenlerini ortadan kaldırmak, bireysel ve toplumsal iyileşmenin birbirini tamamlayan unsurlarıdır" dedi.
Sağlık, 2025.01.23 14:57