Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla meydana gelen beyin çürümesi, teknoloji bağımlılarını etkisi altına alıyor. Peki, beyin çürümesi nedir, nasıl korunuz? İşte uzmanından tavsiyeler...
SEMA ÜSTÜNTAŞ / BURSADA BUGÜN
Beyin çürümesi hastalığı hakkında konuşan NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, Bursada Bugün'e hastalık hakkında bilgiler verdi.
BEYİN ÇÜRÜMESİ NEDİR?"Beyin çürümesi" kavramını anlatan NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Aslında tıbbi bir terim değildir ve genellikle modern yaşamın veya teknoloji bağımlılığının zihinsel ve bilişsel yetiler üzerindeki olumsuz etkilerini tanımlamak için kullanılan metaforik bir ifadedir. Bu ifade, beynin işlevlerinde bozulma, bilişsel zayıflama ve zihinsel kapasitede düşüş anlamında kullanılabilir. Bilimsel bağlamda, bu tür etkiler genellikle zihinsel tükenme, dikkat eksikliği, veya bilişsel gerileme olarak tanımlanır. Bu kavram, çevresel faktörlerin (örneğin, aşırı sosyal medya kullanımı, uyaran fazlalığı, stres, hareketsizlik veya uyku eksikliği gibi) uzun vadede beynin işlevlerini olumsuz etkilemesi durumunu ifade eder. Bu süreç, beynin öğrenme, hafıza, odaklanma ve problem çözme gibi bilişsel yeteneklerini zayıflatabilir. Özellikle, beyin hücrelerinin verimliliğinde düşüş, sinir bağlantılarında bozulma ve dikkat süresinin azalması gibi etkilerle kendini gösterebilir" dedi.
Sözlerine devam eden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Sosyal medya, sürekli uyaranlara maruz kalmamıza neden oluyor, çünkü beğeniler, bildirimler ve yeni içerikler beynimizin dopamin sistemini sürekli olarak tetikliyor. Bu durum, derin düşünme ve odaklanma gibi zihinsel faaliyetlerimizi baltalayarak hızlı ödüllere yönelme eğilimimizi artırıyor. Bununla birlikte, sosyal medyanın kısa ve hızlı tüketilebilir içeriklere odaklanması, dikkat süremizin kısalmasına yol açıyor ve uzun süreli konsantrasyon gerektiren görevlerde zorluk yaşamamıza neden oluyor. Ayrıca, her gün maruz kaldığımız yoğun bilgi akışı bilgi kirliliği ve aşırı yüklenme sorunlarını beraberinde getiriyor. Beyin bu akışı işlemekle baş edemez hale geliyor ve bu da zihinsel yorgunluk ile eleştirel düşünme becerilerinde zayıflamaya yol açabiliyor. Bu sorunlara ek olarak, sosyal medyada geçirilen uzun saatler, uyku düzenimizi bozarak beyin sağlığımızı olumsuz etkileyebiliyor. Mavi ışığın melatonin salgısını engellemesi, uykuya dalmayı zorlaştırırken, yetersiz uyku hafıza, öğrenme ve duygusal düzenleme üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor" ifadelerine yer verdi.
Deniz sözlerini şu şekilde noktaladı:
"Sosyal medyanın getirdiği başka bir olumsuzluk ise, sürekli olarak başkalarının hayatlarına tanıklık ettiğimiz için sosyal karşılaştırma ve psikolojik stres yaşamamız. Bu durum, yetersizlik hissi ve stresle birlikte beyindeki kortizol seviyelerini artırarak sinir hücrelerine zarar verebiliyor. Ayrıca, sosyal medyada geçirilen zaman, beynin hareketsizleşmesine neden olarak yeni şeyler öğrenme ya da problem çözme gibi zorlu görevlerden uzak kalmamıza yol açabiliyor.
Tüm bu etkilerle başa çıkmak için sosyal medya kullanımını bilinçli bir şekilde yönetmek gerekiyor. Belirli sürelerle dijital detoks yapmak, sosyal medyada geçirilen süreyi sınırlamak, derin odaklanma gerektiren faaliyetlere zaman ayırmak, uyku düzenine dikkat etmek ve gerçek sosyal ilişkiler geliştirmek bu süreçte oldukça etkili yöntemler olabilir. Sosyal medyayı tamamen kötülemek yerine onu dengeli bir şekilde kullanmayı öğrenmek, zihinsel sağlığımızı korurken teknolojinin avantajlarından faydalanmamıza olanak tanıyabilir."
Sağlık, 2025.01.10 14:24