Prof. Dr. Murat Taş
GÜNDEMİMİZ SU... ŞEHİRLERDE VE BİNALARDA SU YÖNETİMİ
09 Kasım 2025 Pazar, 22:18
Su ayak izi nedir? Hocam suyun ayağı mı var ki izi olsun dediğinizi duyar gibiyim. Su yeryüzündeki yaşamın devamı için en önemli temel kaynaklardan biridir. İnsanlar yeryüzünde yaşamak için ihtiyaç duyduğu herşey için üretim faliyetlerinde bulunur. Su ayak izi, insanların gerek üretim yaparken gerekse ürettiği ürünleri kullanırken en temel doğal kaynak olan suyun tüketiminin/kullanımının miktarını değerlendiren bir kriterdir. Burada sadece suyun doğrudan tüketimi değil suyun kullanımına bağlı olarak kirlilik değeri de bu değerlendirmede dikkate alınır.
Su, sadece doğrudan insanlar için değil doğadaki diğer canlıların yaşamsal devamlılığı için de gereklidir. İnsanların kendi yaşamsal devamlılığı için kullandığı doğal yaşam alanları ile bu doğal yaşam alanlarına inşa ettiği yapılı çevreler de insanlar dışındaki diğer canlıların yaşamsal devamlılığını etkilemektedir. Dolayısı ile insanların yaşamsal devamlılığı için yaptığı tüm üretim faliyetleri hem doğrudan doğayı hem de dolaylı olarak tekrar insanı etkilemektedir. Yaptım, oldu demek yetmiyor yani, yaptığımızın sonuçlarını kısa ve uzun vadede hesaba katmak zorundayız. Tamam yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz en güzel eşyaları, en güzel yiyecekleri, en son teknolojik ürünleri her şeyin en iyisini üretelim, yapalım ancak bunların bize özellikle uzun vadede nasıl bir geri dönüşü olacak bunu da düşünelim. Çünkü bu tam bir döngüsel bir durumu ifade eder. Tükettiğimiz, kullandığımız her türlü ürünün, imkanın bizim için geri ödemek zorunda kaldığımız bir faturası vardır. Burada sadece para ile ödediğimiz su faturasından söz etmiyorum. Doğada tükettiğimiz, kullandığımız suyun büyük paralar harcasak bile ödeyemeyeceğimiz bir faturası olabilir.
İşte insanların temel barınma ihtiyacı için ürettiği, yaptığı, inşa ettiği binalar ve şehirler de hem bunları üretirken hem de bu binaları, şehirleri kullanırken suya ihtiyaç duyuyor, suyu kullanıyor ve tüketiyor. Tabi binaları, şehri inşa ederken bir yandan suya ihtiyaç duyduğumuz gibi asıl bunları kullanırken, yaşarken de suyu kullanıyoruz. Burada binalarda suyu kullanmak derken sadece evde elimizi yüzümüzü, temizliğimizi yaparken, yemeğimizi pişirirken kullandığımız ya da doğrudan içtiğimiz sudan söz etmiyorum. Özellikle yaşamsal devamlılığımız için üretim yaptığımız, tarımsal faliyetlerde harcadığımız ve sanayide üretim yaparken kullandığımız sudan da söz ediyorum. Üretilen her binanın olduğu gibi gıda ürünlerinin de diğer tüm teknolojik ürünlerin hepsinin bir su ayak izi olduğunu bilmekte yarar var. İnsanın doğrudan kendisinin tükettiği suyun da bir ayak izi var. Tüketimin doğa dostu olması gerekiyor. Yani doğanın kendisini tüketmememiz, üretilen ürünlerin ve su kullanımımızın doğa dostu olması için doğada bıraktığı izin az olması gerekiyor. Bu iz az olduğunda doğal yaşam döngüsü bu izi silip yeniden kullanıma sunabiliyor. İşte A dan Z'ye tüm yaşam için gerekli üretim ve kullanım faliyetlerinde su için doğada bıraktığınız izi azaltmak adına yapılan irili ufaklı, mikro ölçekten makro ölçeğe her türlü çaba ve yönetsel düzenlemeye kısaca 'su yönetimi' diyebiliriz.
Doğa dostu olabilmenin birinci kuralı yaşamak için çok şeye sahip olmak ve tüketmek yerine yaşamak için daha az şeye ihtiyaç duyabilmektir. Bu nedenle çok üretmek ve çok tüketmek yerine az tüketmek önemlidir. İkinci kural ise az tüketmek istesek dahi zorunlu olarak tüketmek ve kullanmak zorunda kaldığımızda kaynağı, suyu israf etmemektir.
Tabi günümüzde bina ölçeğinden şehir ölçeğine su yönetimi adına daha yenilikçi ilkeler benimsenmeye ve çözümler uygulanmaya başlamıştır. Havadan su elde etmek gibi, yağmur suyu hasadı gibi, arıtılmış suyun yeniden kullanımı gibi alternatif su kaynakları üretiminin yanı sıra hem tarımsal üretimde hem de tüm sanayi üretiminde suyun daha verimli ve etkin kullanımı için çözümler geliştirilmektedir. İnsanların ihtiyaç duyduğu su miktarı toplamı her ne kadar büyük bir miktar olmasına karşın özellikle tarımsal üretimde ve endüstriyel üretimde ürün üretimi için kullanılan suyun toplam miktarının yanında hesaplamalarda çok da anlamlı kalmamaktadır. Elbette günlük su tüketimi konusunda herkes daha dikkatli olmalı ve suyu israf etmemelidir. Ancak ne varki gerçekte su kaynaklarının tüketilmemesi adına makro ölçekte tarımsal üretimde ve endüstriyel üretimde ciddi tedbirler alınması kaçınılmazdır. Buradan bir üretim karşıtlığı sonucu çıkarılamaz. Ürün üretmek, ihracat yapmak, ülke ekonomisine katkıda bulunmak oldukça önemlidir tabiki, ancak bu ürünleri üretirken tüketilen ve kirletilen su kaynaklarının artık bizim için yaşamsal bir sorun oluşturmaya başladığı konusunda üzerinde düşünmez gerekir. Zira günün birinde o ürünleri ihraç ederek kazandığımız kazancımızı tekrar geri ödeyerek kaybettiğimiz su kaynaklarımızı geri almak zorunda kalabiliriz. Hatta belki bunun için kazancımızdan daha yüksek bedeller ödemek zorunda kalabiliriz. Artık ülkeler üretim yaparken tekrar yerine koyamayacağı doğal değerlerini/kaynaklarını tüketmemek adına bu tür ürünlerini kendi ülkelerde üretmek yerine ihtiyaç sahibi başka ülkelerden temin etmek şeklinde politikalar geliştirmektedir. Yaşamak için gerekli her türlü ürünün üretiminin daha doğa dostu şekilde yapılabilmesi için bir yenilenme olması gerektiği açıktır. Çünkü su her türlü yaşamın devamlılığı için en önemli kaynaktır. Su biterse yaşam biter.
Önümüzdeki yıllarda bu konunun tüm dünya genelinde daha çok tartışılır olacağını, üzerine birçok bilim insanının daha çok çalışma yapacağını, ülkelerin güvenlik stratejilerini bile bunu üzerine şekillendireceğini düşünüyorum. Üzerimize düşen görev, herkesin kendi yaşam ve üretim alanlarında su tüketimi konusunda daha bilinçli davranması, gerekli yönetsel kararları alması ve bunu tavizsiz uygulamasıdır. Artık doğal su kaynaklarımızın kirliliği, dere ve akarsularımızın temiz akmaması, şehir yaşamında insanlarımızın susuz kalması, tarımsal üretimde suyun bilinçsiz tüketilmesi, endüstriyel üretimde suyun verimli kullanılamaması sebebiyle göllerin kuruması ve atık suların akarsularımızı kirletmesi gibi yaşamımızı doğrudan tehdit eden konuların gündemimizden çıkmasını sağlayacak üst politikalar üretmekte geç kalmayalım.
Devletimizin kurucusu, büyük devlet adamı, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 87. Yıl dönümünde özlemle, saygıyla, sevgiyle, minnetle ve rahmetle anıyorum.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle Atatürk'le ile kalın, sağlıcakla kalın, sevgiyle kalın, güvenle kalın, Allah'a emanet olun.
Yazarın Diğer Yazıları
İznik'ten Bursa'ya...
01 Aralık 2025 Pazartesi, 09:48
Bursa nereye koşuyor? Bursamızda kentsel ve mimari mekan kalitesi
24 Kasım 2025 Pazartesi, 08:48
500 BİN SOSYAL KONUT İLE EV SAHİBİ TÜRKİYE/YÜZYILIN KONUT PROJESİ
16 Kasım 2025 Pazar, 22:36
DEPREM GÜVENLİ BİNA VE ŞEHİR ZOR DEĞİL...
02 Kasım 2025 Pazar, 21:23
Cumhuriyet, kent, mimari ve Bursa
27 Ekim 2025 Pazartesi, 07:54
Sağlıklı mı kentler? Ya da ne kadar sağlıklı kentimiz...
20 Ekim 2025 Pazartesi, 09:30
Bursamızın olası deprem zararlarını nasıl azaltabiliriz?
13 Ekim 2025 Pazartesi, 08:34
Dünya Konut ve Mimarlık günü kutlu olsun
06 Ekim 2025 Pazartesi, 09:26
Cami mimarimiz üzerine...
29 Eylül 2025 Pazartesi, 20:51
Ah Uludağ... Başka Uludağ yok!
23 Eylül 2025 Salı, 07:13