Papa'nın ziyareti Bursa'yı uçurur mu?

Bir medeniyetin doğduğu, bir imparatorluğun filizlendiği şehir: Bursa.

Osmanlı'nın ilk başkenti, inancın ve kültürün Anadolu'ya yayıldığı bu şehir, bugün hâlâ o ruhun izlerini taşıyor. Ama artık şu soruyu sormanın zamanı geldi:

Bursa turizmde hak ettiği yerde mi?

Bursa, tarihi, kültürel, doğal ve dini mirasıyla İstanbul'dan sonra Türkiye'nin en güçlü turizm merkezi olma potansiyeline sahip. Ama rakamlara baktığımızda tablo hiç iç açıcı değil.

Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürü Kamil Özer, "Bursa'nın yıllık konaklama sayısı 2 ila 2,5 milyon geceleme civarındayken, günübirlik ziyaretçi sayısının 4-5 milyona ulaştığı tahmin ediliyor. Bu durum, şehir ekonomisine canlılık kazandırsa da uzun süreli konaklamaya dayalı turizm gelirleri açısından önemli bir eksiklik anlamına geliyor. Artık Bursa'nın hedefi, bu günübirlik hareketliliği kalıcı bir turizm potansiyeline dönüştürmek olmalı." açıklamasıyla acı tabloyu gözlerimizin önüne serdi.

Aslında bu yıl, Bursa açısından tarihi bir dönemeçteyiz. Bursa'nın fethinin 700. yılı ve İznik Konsili'nin 1700. yılı aynı döneme denk geldi. Bu iki önemli tarih, bize hem kentin kültürel hem de inanç turizmi kimliğini dünyaya duyurmak için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Peki, biz bu fırsatı kullanabilecek miyiz?

Ya da biz bu fırsatı daha önce İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in ziyaretinde neden kaçırdık?

Kasım ayında Papa'nın İznik'e gelmesi bekleniyor. Bu ziyaret, sadece İznik için değil, tüm Bursa için de uluslararası alanda büyük bir tanıtım fırsatı anlamına geliyor. Şu anda bile her hafta yaklaşık 300-500 yabancı turist İznik'e gelip tarihi ve dini yerleri geziyor. Papa ziyareti sonrasında bu sayının en az iki katına çıkacağı tahmin ediliyor.

Asıl soru şu: Bu rüzgârı arkamıza alıp ilerleyebilecek miyiz, yoksa bu rüzgârda savrulup gidecek miyiz?

Papa'nın ziyaretiyle İstanbul merkezli turların bir kısmının, Bursa ve İznik güzergâhını da kapsayacak şekilde genişlemesi bekleniyor. İstanbul'a inen ziyaretçiler, 2-3 saatlik kısa turlarla Bursa'yı keşfetme imkânı bulacak.

Peki, bize düşen Bursa'yı bu rotanın ayrılmaz bir parçası hâline getirmek değil mi?

Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız, bu amaçla Roma Büyükelçiliğimiz ve Vatikan'daki diplomatik temsilciliğimiz ile koordineli bir tanıtım programı yürütüldüğünün müjdesini verdi.

Yıldız, "Önümüzdeki günlerde, Bursa'daki turizm paydaşları, belediye temsilcileri ve Turizm Tanıtma Birliği yetkilileriyle birlikte Roma ve Vatikan'a bir ziyaret gerçekleştirilecek. Bu program kapsamında uluslararası acenteler ve basın mensuplarıyla bir araya gelinerek, Bursa'nın inanç turizmi potansiyeli anlatılacak. Amaç, Bursa'yı yalnızca Osmanlı'nın ilk başkenti olarak değil, aynı zamanda dünyanın inanç turizmi rotalarından biri haline getirmek." açıklamasında bulundu.

Doğru bir planlama ve güçlü tanıtımla Bursa, hem yurt içinde hem de uluslararası alanda yoğun bir turizm hareketliliği yaratabilir.

Yıldız'ın da dediği gibi, Bursa'ya, bu topraklarda yaşayan ve ekmeğini kazanan insanlar olarak bir borcumuz var. Bu borç, şehrimizi dünyaya tanıtarak, değerlerini koruyarak ve turizmi sürdürülebilir biçimde geliştirerek ödenebilir.

Unutmayalım:

Yüzyıllar önce bir imparatorluk doğuran şehir, bir turizm imparatorluğunun da merkezi olabilir.

Yeter ki bu fırsatları kaçırmayalım.