Prof. Dr. Murat Taş
Cumhuriyet, kent, mimari ve Bursa
27 Ekim 2025 Pazartesi, 07:54
Cumhuriyetimizin 102. Yılı kutlu olsun.
Altı yüzyılı aşkın süren bir yönetim geleneğinin ardından 29 Ekim 1923'te ilan edilen cumhuriyet ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş oldu. Tabi yeni bir yönetim anlayışı ile kurulan yeni devletin getirdiği bir takım düzenleme ve değişiklikler olmuştur. Ulus devlet inşa etme anlayışı ile gerçekleştirilen bu düzenleme ve değişikliklerin en önemlilerinden birisi de mimari ve kentlerdeki yeni düzenleme ve değişikliklerdir. Ülkenin yeni yönetim anlayışının cumhuriyet olmasının yaşamın hemen her alanına yansıyan yönleri olmuştur. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte hemen her alanda görülen kalkınma hareketi nedeniyle şehirlerde de yeni bir imar hareketi başlatılmıştır. Genç cumhuriyetin başkenti Ankara'nın dünya standartlarında, çağdaş yaşam koşullarına sahip herkesin yaşamak için can atacağı bir şehir olarak başarı ile imar edilmesi adeta genç cumhuriyetin başarısı ile özdeş kabul edilmiştir. Bu yüksek hedefle başta başkent Ankara olmak üzere Anadolu'nun birçok kentinde büyük bir imar hareketi başlatılmıştır. Hatta Ankara'nın imarı için yapılan çalışmaların çoğunun diğer şehirlerde de yapılması benimsenmiştir. Bu aslında yeni yönetim anlayışı olan cumhuriyetin yeni bir mekansal anlayışın yaşama yansıması şeklinde olmuştur. Hemen her şehirde cumhuriyetin adeta simgesi sayılabilecek düzenlemeler yapılmıştır. Bunların çoğu yeni yönetimin gerçekleşeceği kamusal idari binalar, meydanlar, açık alanlar şeklinde gerçekleşmiştir. Tabi altı yüzyılı aşkın süregelen yaşam geleneğinin önemli mimari mekansal izlerini barındıran şehirlerdeki geçmişin izlerini ileri taşıyacak yeni imar çalışmaları titizlikle yürütülmeye özen gösterilmiştir. Özellikle önceki dönemin adeta kent merkezi niteliğindeki ticaret merkezleri ve külliyeler gibi anıtsal eserlerin yeni imar çalışmalarıyla entegrasyonu sağlanmaya gayret edilmiştir.
İşte altı yüzyılı aşkın süren yönetim geleneğinin ilk başkentliğini yapmış kadim şehir Bursamız da önceki dönemin yaşamının yansımalarının en nitelikli mimari örneklerini barındırmaktadır. Bu anıt eserlerin birçoğu bugün hala ayakta ve çoğu ilk günkü orijinal işlevi ile yaşamaya devam etmektedir. Bunların bir kısmına cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren dahil olan yönetim yapıları, kültür sanat yapıları, bugün işlev değiştiren sanayi yapıları da eşlik etmektedir. Tabi yeni mekansal düzenler sırasında önceki yaşamın izlerini barındıran birçok mimari eser de malesef yitirilmiştir.
Bugünkü kentsel gelişimimizin ve mimari anlayışımızın gerek cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki imar faaliyetleri olsun gerekse Osmanlı döneminin şehir yerleşimi ve mimari eserlerinin ortaya çıktığı kültürel ikliminin gerisinde kaldığını gözlemleyebiliriz. Birçok alanda imkanların daha da gelişmesi ile daha nitelikli mimari mekan üretimi ve kentsel yerleşim kararları almamız beklenirken önceki dönemlerin gerisinde kalmamız üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli bir konudur. Daha önceki yazılarımdan birinde sözünü ettiğim gibi 'geleneksel ve yerel mimari değerlerimizi modern ve evrenselin beklentilerine dönüştürme' konusunda daha hassasiyetle gayret göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Yine önceki yazılarımda sık sık dile getirdiğim 'mimarlık kültürel yaşamın bir ifadesidir' sözünden yola çıkarak yapı yapma alışkanlıklarımızı toplum olarak gözden geçirmeliyiz. Osmanlının miras bıraktığı ve cumhuriyetin ortaya koyduğu nitelikli yaşam kültürüne layık mimari mekan üretimi ve kentsel gelişme çabalarını toplum olarak göstermeliyiz.
Geleneksel, yerel ve tarihi değerlerimize gönülden bağlı, evrensel, modern ve çağdaş yaşam hedefinin yılmaz çalışanlarıyız. İnsanlığımızla-inançlarımızla, geçmişimizle-şanlı tarihimizle, merhametimizle-şefkatimizle-öfkemizle, tüm etnik köken ve yapıtaşlarımızla küçüğümüzle-büyüğümüzle, gencimizle-yaşlımızla, kadınımızla-erkeğimizle, işçimizle-işverenimizle, öğrencimizle-öğretmenimizle, esnafımızla-çiftçimizle-memurumuzla-emeklimizle bu vatana ve bayrağımıza bağlı büyük Türk Milliyetiyiz. Zaman, kendi dertlerimizle dertlendiğimiz kadar birlik olup kenetlenme zamanıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi kuran, büyümesi, gelişmesi, yaşaması ve bugünlere ulaşmasını sağlayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tarihimizden bugüne Türk milletinin, vatanının ve bayrağının bekası için mücadele eden tüm devlet büyüklerimizi, kahraman askerlerimizi, gazilerimizi, hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi rahmet, minnet, saygı ve şükranla yâd ediyorum, Cumhuriyetimizin 102. Yılı kutlu olsun...
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle cumhuriyet ile kalın, sağlıcakla kalın, sevgiyle kalın, güvenle kalın, Allah'a emanet olun.
Yazarın Diğer Yazıları
İznik'ten Bursa'ya...
01 Aralık 2025 Pazartesi, 09:48
Bursa nereye koşuyor? Bursamızda kentsel ve mimari mekan kalitesi
24 Kasım 2025 Pazartesi, 08:48
500 BİN SOSYAL KONUT İLE EV SAHİBİ TÜRKİYE/YÜZYILIN KONUT PROJESİ
16 Kasım 2025 Pazar, 22:36
GÜNDEMİMİZ SU... ŞEHİRLERDE VE BİNALARDA SU YÖNETİMİ
09 Kasım 2025 Pazar, 22:18
DEPREM GÜVENLİ BİNA VE ŞEHİR ZOR DEĞİL...
02 Kasım 2025 Pazar, 21:23
Sağlıklı mı kentler? Ya da ne kadar sağlıklı kentimiz...
20 Ekim 2025 Pazartesi, 09:30
Bursamızın olası deprem zararlarını nasıl azaltabiliriz?
13 Ekim 2025 Pazartesi, 08:34
Dünya Konut ve Mimarlık günü kutlu olsun
06 Ekim 2025 Pazartesi, 09:26
Cami mimarimiz üzerine...
29 Eylül 2025 Pazartesi, 20:51
Ah Uludağ... Başka Uludağ yok!
23 Eylül 2025 Salı, 07:13