Para ile satın alınamayacak bir şeyler var mı hayatınızda?

Çok açık ve net yazıyorum bunu buraya...İçinde ruhu ve duygusu olmayanların bu yazımı okumayacağını umut ediyorum. Çünkü onlara dair hiçbir mesajı yoktur bu yazının...

Yıllarla birlikte; neleri kaybettiğimizi anlamak için şimdi yaşadığımız günlere bir bakalım isterseniz...Her şey ne kadar da çabuk değişiyor değil mi..?

Anlaşılıyor ki ; yaşam: çok hızlı bir değişim ve gelişim içinde...Hayatımızdaki farklılaşan şeylere baktığımızda; şaşırıp kalıyoruz bazen...Hızına yetişemiyoruz değişen/farklılaşan birçok şeyin...

Yaşantımızdaki yenilikler bizlere yeni-yeni heyecanlar katarken, birdenbire o yeni şeylerinde çabucak eskidiğini ve yerine daha yeni bir şeylerin gelmesi gerektiğini görmek hayretler içinde bırakıyor hepimizi...

Öyle değil mi peki..?

Bundan 30 yıl önceki Türkiye ile günümüz Türkiye'sini karşılaştırdığımızda; karşımıza "net bir değişim fotoğrafı" çıkmıyor mu zaten..?

NELER KAZANDIK,NELER KAYBETTİK SON 30 YILDA..?

Yaşadığımız kent: Bursa'daki değişime bakın..!

Bir de dünyadakilere...

Bu şok değişimler ve gelişimlere karşı duran çelişkiler de yok değil ama...Dünyadaki teknoloji ve sanayi alanındaki inanılmaz olumlu gelişmelere, insan yaşamındaki olumsuz değişimleri eklediğimizde; geçen 30 yılın bize neler verdiğini ve bizden neler çaldığını rahatlıkla görebiliyoruz.

Bakın iletişim araçlarına...Önce bilgisayarlar girdi yaşantılarımıza...Sonra internetler, cep telefonları, e-mailler, chatler, telefon mesajları, bluetoothlar ve digital kameralar...

Ardından; facebooklar, twitterlar, instagramlar, tik-toklar...

Araçlardaki navigasyon cihazları, bize gideceğimiz yeri bile tarif eder oldu.Ana Britannica gibi 100 bin sayfalık dev bir ansiklopedi, parmak kadar bir flash belleğe sığmaya başladı. Laptoplar ile dünyanın tüm bilgisini yanımızda bile taşımaya başladık. Bu cihazlarla yazıyoruz, çiziyoruz, haberleşiyoruz, para gönderiyoruz ve daha neler- neler yapıyoruz.

Oturduğu yerden çalışan insanlar çıktı ortaya artık home-office farklılığında... Metaverse sistemi ile bambaşka bir dünyanın içine giriyor artık insanlar...Oturdukları yerden arsa, arazi ve apartman dairesi bile satın alabiliyorlar.

Bu teknolojik gelişmeler; tabii ki çılgınlık boyutunda hem de..!

Ve sonunda: yapay zeka...Belki de çok insanı mesleğinden edecek olan yapay zeka, artık birçok hayatın ortasına adeta paraşütle iniş yaptı. Yapay zekaya sormadan sokağa çıkmayacak insanlar olacak yakında galiba...

"ÖNCE PARA- ÖNCE BEN" FELSEFESİNDE SON NOKTA..!

Yıllarla birlikte gerçekleşen bu değişimler insan yaşamlarına modernizasyon anlamında birçok avantaj katarken, manevi anlamda ne yazık ki çok olumsuz gelişmeler de yaşanıyor. Teknolojik anlamdaki gelişmeler,duygusal anlamdaki gerileme ve küntlüğü de getirdi beraberinde...

Duygulardan uzaklaşan insanlar, paraya daha çok eyvallah etmeye başladı. Bu arada "paranın satın alamayacağı şey yoktur" diyen insan sayısı da hayli fazlalaştı. Genç nüfus çoğunluğunda "önce para-önce ben" felsefesinin bir yaşam şekli olmaya başladığına da tanıklık ediyoruz toplumsal anlamda...

Fakat son günlerde bazı insanlar; eskiye günlere duydukları özlemleri daha sık dile getirmeye başladılar. Yakın geçmişin popüler sinema filmi "Babam ve Oğlum" ile benzerleri, işte bu özlemi çağrıştıran sanatsal yapıtlar olarak insanları duygulandırmaya ve hatta bazılarımızı geçmiş güzel günlerin anısında ağlatmaya devam ediyor.

Ama...Biliniyor ki; eskiler yaşandı ve bitti. Geride her zaman hatırlanacak bazı sözler ve izler kaldı yalnızca...

Bir İstiklal Savaşı madalyası, eski bir bayramlık elbise, çocukluktan kalma bir oyuncak, gençlikten hatıra bir Orhan Veli şiiri, siyah-beyaz bir film, hatıra defteri arasında kalmış kuru bir çiçek, içinde bin-bir duygu yüklü bir asker mektubu, köşeleri yakılmış renksiz bir fotoğraf, taş bir plak, unutulmaz bir nihavent şarkı, bir şiir yarışmasında kazanılan plaket ve parmakla çevirmeli bir telefon ahizesi ...

Bunların hepsi de geçmişten gelerek yaşamımıza giren ve aniden çıkıp giden esrarengiz izler gibidir artık...Hatırladıkça; yüreğimizde küçük gülümsemeler yaratıyorlar Ve her şeye rağmen; bize insan olduğumuzu ve de hep öyle kalmamız gerektiğini anımsatıyorlar.

PARA İLE SATIN ALINAMAYACAK ŞEYLER KALDI MI..?

Hala ruhu ve duygusu olmayan kişilerin okumamasını umut ettiğim bu yazıda; para ile asla satın alınmayacak bazı şeylere de yer vermek istiyorum.

Yakın geçmişte bu başlıkla internette bir arama yaptığımda; çok fazla bir ayrıntı bulamadım. Ama Uludağ Sözlük ve Ekşi Sözlük'te bazı ayrıntılara ulaştım.

İşte para ile asla satın alınamayacak 9 şey: mutluluk, sağlık, dostluk, zaman, itibar, güven, huzur, sevgi ve başarı...Bunlar Uludağ Sözlük'ten geldi.

Ekşi Sözlük'te ise; "para ile satın alınamayacak tek şey: HAYAT'tır" şeklinde bir görüş vardı. Bir de acıların para ile satın alınamayacağı şeklinde keskin bir yorum okudum. İnternet araştırmasından bulduklarımın hepsi bu kadardı.

Şimdi sizde bir düşünün bakalım. Para ile satın alınamayacak şeyleri yazın bir tarafa...Çok daha farklı bir yanıt var mı acaba sizin hayat dağarcığınız da..?

Varsa; yazın bana...Yayınlayalım bu köşede...Paylaşalım nadide kalmış bu güzellikleri...Çoğaltalım paranın gücünün yetmeyeceği şeyleri hayatlarımızda...

Ve sonra da; sevgilerini, dostluğunu, ruhunu ve duygularını hala üç-beş paraya satmamış insanların karşısında hep birlikte selam duralım.