Ege Denizi'nde yaşanan deprem fırtınası sebebiyle son olarak MÖ 1600'de patlayan Santorini Yanardağı şu sıralar konuşuluyor.
Ekşi Şeyler'in haberine göre,Santorini yanardağı milattan önce 1600'lerde öyle bir patladı ki, atlantis'in yeri kayboldu, minoan medeniyetini toz etti, yetmedi bir de anadolu'nun üstüne kül püskürttü. (minos patlaması)
Santorini denilen bu yanardağ, aslında uysal uysal takılırken, bir gün "benim içimdeki lav, bastırılmış öfke gibi kaynıyor" diyerek bam diye kendini gökyüzüne savurdu. patlamanın şiddeti o kadar büyükmüş ki, püsküren kül ve gazlar 36 kilometre yukarı çıkmış. yani şu an bir uçakla gitmeye çalışsanız oksijen maskenizi takmadan bayılırsınız.
Peki, bu kül nereye gitti? tabii ki atmosferin dört bir yanına yayıldı, girit'i haritadan sildi, nil deltası'na kül yağdırdı ve bizim buralara kadar geldi. anadolu'daki göllerde bile izlerine rastlanan bu külleri gören bilim insanları, "oğlum bu bizim volkan değil" diyerek santorini'yi işaret etti. sonrasında yapılan analizler, volkanın türkiye'ye de iz bıraktığını kanıtladı. "hediyelik kül" misali, gölhisar'dan köyceğiz'e kadar heryere bulaşmış.
1883'te Endonezya'daki krakatoa yanardağı patlayıp dünyayı salladı. krakatoa'nın patlaması, santorini'nin yanında mangalda kül kadar bile değil. santorini, krakatoa'dan 4-5 kat daha güçlü bir patlamayla, o dönem yaşayan herkesin aklını başından aldı. bir de o dönem insanları şimdikiler gibi "bu neyin patlaması, uzmanından dinleyelim" diyemediği için, "tanrılar kızdı, kaçın ulan!" diyerek tarihten silinip gittiler.
Tabii bu kadar patlama olunca deprem de cabası. santorini, çevresini öyle bir salladı ki, girit'teki minoslular "abi, her yer sallanıyor, biz bu işleri bırakıp kaçalım" moduna girdi. bir de yetmezmiş gibi tsunami patladı. santorini'den gelen dalgalar, kıyıları şap diye yuttu. mısır'a kadar ulaşan dalgaların etkisiyle, 18. sülale'nin papirüslerine bile "karanlık bastı, felaket geldi" diye not düşülmüş.
Öncelikle, ege'nin ortasında bir havai fişek gösterisi izleriz, tabii sağ kalırsak! yine kül yağmuru, gökyüzünü kaplayan dumanlar, günlerce süren alacakaranlık... muhtemelen türkiye'de havalar bir anda buz gibi olur, çünkü böyle büyük patlamalar atmosferde küresel bir soğumaya sebep oluyor. yazın ortasında kazak giymek zorunda kalırız.
Deniz seviyesinde ani değişimler, deprem ve tsunami ihtimali cabası. ege kıyılarında yaşayanlar, paçaları sıvamaya başlar. istanbul'da güneş tutulmuş gibi bir atmosfer olur, çünkü kül bulutları gökyüzünü kaplar. bir de ekonomi tarafı var: uçuşlar iptal, tarım felaket, turizm ölü! çünkü kimse kül yağan bodrum'a, çeşme'ye, marmaris'e gitmek istemez. yani bir patlarsa, türkiye'nin keyfi epey kaçar!
Santorini, yıllardır uyuyor gibi görünüyor ama kim bilir, belki yine içindeki gazı dışarı salmaya karar verir. eğer öyle bir şey olursa, ege kıyılarında güneşlenmek yerine volkanik kül altında ne yapacağımızı düşünmek zorunda kalırız.
Kaynak: BURSADA BUGÜN
Dünya, 2025.02.05 17:36