Ramazan Başan

Bursa'dan çıkan bir marka yaratıcısı

25 Haziran 2024 Salı, 08:39

İyi bir marka yaratmak, kaliteli bir üretim yapmaktan geçiyor.

Konu şarap olunca, ihtisaslaşmak, iklim, toprak, üzümün cinsi, kalitesi önemli olduğu kadar markanın başındaki kişinin vizyonu ve deneyimi ayrı bir önem kazanıyor.

Bursa tekstilde, otomotivde, gıdada çok marka çıkarmış girişimci bir şehir.

Bursa'dan bir wine-maker çıkıyor önce kendi markası Baküs'ü, ardından Datça'da Vineyard ve şimdilerde Denizli Çal'da Lermonos şarap markasını yaratıyor.

Geçtiğimiz günlerde bir Özgür Gül organizasyonuyla gerçekleşen P özel bir etkinlikte Melih Karaer ile birlikteydik. Başarılarla dolu bir hayatı ve sektör ile ilgili değerlendirmelerini dinlerken sorularımızı da cevapladı.

Melih Karaer, İTÜ Kimya Metalurji Fakültesi mezunu Bursalı bir mühendis. Babası Türkiye'nin en genç valisi olarak bir çok ilde görev yaptı. 

Melih Karaer, üniversite sonrasında Libya, İspanya ve Almanya'da uzun yıllar mühendislik yaptı, Sönmez Holding'de dış ticaret müdürlüğü görevini üstlendi, ardından kendi şirketini kurup 12 yıl ithalat, ihracatla uğraştı.

47 yaşına geldiğinde radikal bir karar aldı. "Her şey para değil. Biraz da hayatı yaşamak lazım" dedi. Onun için hayattan zevk almanın yolu, dünyayı gezmek, güzel şaraplar tatmaktı. Firmayı yöneticilerine teslim edip yollara düştü.

"Kendine 3 yıllık süre koydu. Dünyayı gezecek, farklı ülkelerdeki şarapları tadacaktı. California'daki Napa Vadisi'nden, İtalya, İspanya, Fransa, Güney Afrika, Avustralya'ya kadar gitti. Şarap fabrikalarını, bağları gezdi. Büyük, küçük demeden çok sayıda şarap üreticileriyle konuştu.

İLK DENEMELERE EVDE BAŞLADIM

İlk denemelerini evinde yaptı. Evde şarap üretimi için malzeme üreten bir Amerikan şirketiyle yazıştı, ekipman getirtti. Kendisi gibi meraklı bir arkadaşıyla 100 kilogram misket üzümü aldı.

"Şarap çok iyi oldu ama saklamayı beceremedik. 60 şişe sirkemiz oldu. Çok bozuldum, üzüldüm ama ümidim kırılmadı. Ertesi yıl Bozcaada'dan 200 kilogram üzüm satın aldım. İkinci denemem çok başarılı oldu. Kendime güven kazandım. Zaten üç yıllık gezi ve sohbetlerin sonucunda şarap üniversitesinden mezun olmuş gibi bilgi birikimi sağlamıştım.

BAKUS ŞARABI TRİLYE'DE CANLANDI

Melih Karaer, antik Yunan'dan bu yana köklü şarapçılık geleneğine sahip olan Trilye'de, 2003'te bir şaraphane kurdu.

Trilye'de 70 yıl önce 19 şaraphane vardı. Yılda 2-3 milyon litre şarap üretiliyordu. Zamanla şarap kültürü yok oldu."
Terk edilmiş bir Rum şaraphanesini restore ederek faaliyete geçirdi.

2004'te ilk üretimini yapan Bakus markasıyla yılda 50 bin şişe şarap üretti.

"Yılda 100 bin şişeyi kesinlikle geçmemeyi hedefledim. Trilye'de butik şarap ürettim. Şaraphaneme asla fabrika dedirtmedim."

Bursa'da Şarap Üretimi Çok Eskilere Dayanıyor

Melih Karaer'e göre şarap üretimi Bursa'da daha 50 yıl öncesine kadar önde gelen sanayi dalıydı. Üstelik yüzyıllardır böyle olduğunu belgelerden görmek de mümkün. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın kurulduğu 1889 tarihindeki ilk önemli karar şarap ile ilgili olmuş.18 Haziran 1889'da kurulan Ticaret Odası'nın ilk toplantı kararı adresinin tespiti. Sonraki kararı ise tefrişat ve görevlilerle ilgili...

23 Temmuz 1889 tarihli ilk çalışma toplantısında Başkan Osman Fevzi Efendi; 2. Başkan Kamil Beyefendi, üyeler ise; Serupçan Efendi, Filibeli Kirkor Efendi, Nikolaki Efendi, Bay Kostan Efendi... Toplantının ilk ve tek konusu ise; şarap ihracatının arttırılması amacıyla bağ bozumu zamanlarının tayini! Takip eden pek çok toplantıda konu yine şarap olmuş. Öyle ya Osmanlı yüzyıllarca, topraklarında üretilen yüz milyonlarca litre şarabı Orta Avrupa'ya ihraç etmiş, yüz binlerce altın kazanmıştı... Rakamlar çok çarpıcı. 1904 yılına dek, yılda 300 milyon litre civarında şarap ihraç ediliyormuş. Bugün ülkemizdeki toplam şarap üretimi o tarihte ihraç edilen miktarın beşte biri...

Bursa şarap ihracatında önemli bölgelerden birisiymiş. Keşiş Dağı'nın (Uludağ) her yerinde şaraplık üzüm yetiştiriliyormuş. Mudanya sırtları, Orhaneli, İnegöl, İznik, Gemlik, Orhangazi ve Karacabey de şaraplık üzüm bağlarıyla doluymuş... Uludağ'ın Kızık köyleri, Misi, Orhaneli ve Geçit almış yürümüş... Her yer üzümlerle doluymuş. Keşiş Dağı'nın üzerinde yüzyıllar öncesinden kalan Bakus mabetleri her yerdeymiş. Bakkhalarla şarap şenlikleri yapılıyormuş her bağ bozumunda. Yöredeki kazılarda bulunan eski Roma, Bizans ve Prusya sikkelerinin üstlerinde Bakus figürleri yer alıyormuş. Osmanlı'nın şarap ihracatındaki en önemli limanlarından birisi ise Tirilye olmuş.(Zeytinbağı) Bugün Tirilye'ye giderseniz, her evin önünde bir asma dikili olduğunu göreceksiniz.

Gelelim 60 yıl öncesine... 1959-60 yıllarında Bursa'da 19 şarap işletmesi varmış ve milyonlarca litre şarap üretiliyormuş. Örneğin, 1960 yılında 16 000 hektar bağ alanından kayıtlı 1.269.400 litre şarap üretilmiş. Kayıtlı olmayanlarla birlikte bunun 3.000.000 litre civarında olduğu tahmin ediliyor. Misi, Geçit, eski İzmir yolu hatta şimdiki Korupark'ın yanında şaraphaneler varmış ve her yer bağlarla örülüymüş. Büyüklerimizden dinlemişizdir; o tarihlerde Mudanya'ya trenle gidilirken, yolcular Mudanya tepelerinde yavaşlayan trenden inip bağlardan üzüm koparıp yerlermiş. Bursa'nın kendine has üzümleri varmış: Mudanya üzümü, müşkile, çavuş, rezaki, beylerce, irikara, bostancı, beyaz şıralık, pembe şıralık, misket, çağrışan karası gibi... Alkol oranı % 12,2 ile 14,2 arasında değişen şaraplar üretilirmiş. Üzümler toplanır, tahta preslerde sıkılır ve yöredeki meşe ağaçlarından yapılan fıçılara konulur saklanırmış. Yani üzüm, bölgenin yani bizim preslerimizden, bizim fıçılarımızdan, bizim ağaçlarımızdan ve bizim ustalarımız tarafından yapılmış. Üretimde çalışan şarap ustaları da bizim insanımızdanmış. Nasıl üzülmez ki insan... Bu kadar her şeyi bize ait bir değer nasıl "ıskalanır", kaybolur ve azalır? Sorarım size, ülkemiz bir sanayi ülkesi mi? Şayet cevap evet ise hangisi "bizim" sanayimiz... Yani, teknolojisi ithal, motoru, plastiği, lastiği, çelik sacı ve yönetimleri ithal otomotiv mi bizim sanayimiz ya da dokuma makinaları, baskı makinaları, dikiş makinaları ithal, sentetik ipliğinin hammaddesi, pamuğu, keteni ithal tekstil mi "bizim" sanayimiz? Yoksa, hammaddesi en güzel iklim ve toprak şartlarına sahip Anadolu'da yetişebilecek üzüm olup, yüzyıllarca hatta bin yıllarca tarih ve deneyim sahibi olduğumuz "şarap" mı "bizim" sanayimiz?

Anadolu'nun şarap tarihi 6000 yıllık... Oysa Anadolu'dan 3500 yıl sonra ve yine Anadolu'dan alınıp fideleri götürülerek üzümle tanışan Fransa yılda şaraptan 10 milyar dolar döviz kazanıyor. Daha 150 yıllık şarap tarihine sahip Avustralya ve Güney Afrika yılda 2,5 milyar dolar şarap ihracatı gerçekleştiriyorlar. Bizdeki rakamı bilmek ister misiniz? Toplam şarap üretimimiz şu anda 70 Milyon litre civarında.(100 senede 5-6 misli küçülmüş) Üretici sayısı 70 civarında (40 yıl önce sadece Bursa'da 19 üretici varken, bugün bir tek faal üretici var), ihracatımıza gelince; yılda 2,5 milyon litre ihracatımız var. 100 yıl öncesine göre 120 kat azalmış ve sadece 9 milyon dolar gelir elde ediliyor. Dünya şarap ihracatı 30 Milyar dolarlar civarında. Böylelikle neleri "ıskalamış" olduğumuz kolayca görülüyor. Daha dünya nüfusunun yarısının şarap tüketmeye başlamadığı ama 10 yıl içinde başlayacağı düşünüldüğünde kayıp daha belirgin görülüyor.

O Bir Brand Maker

Baküs markasını Trilye'de daha ileriye taşıyamayacağını anlayan Melih Karaer,

Datça'da dostlarıyla birlikte yeni bir bağ ve yeni bir marka yaratmaya karar veriler.

Trilye'deki makine ve teçhizatını Datça'ya taşır, bilgi ve deneyimiyle Datça'da Vineyard markası ile yeni bir kav oluşturur. Üretiminden şişelenmesine kadar her detayla ilgilenir.

Melih Karaer, markayı üst seviyede bir noktaya taşıyarak  2020 yılında emekli olur.

Bir yıl ara verip dinlenir ardından yolları Denizli'de hayali bir şarap markası yaratmak olan Hürriyet Yılmaz ile kesişir. Melih Karaer için baştan aşağıya marka yaratmak ilk değildi artık. Aslen Egeli olan İstanbul'da yaşayan tıp doktoru Hürriyet Yılmaz'ın çocukluktan gelen tutkusunu Melih Karaer, Lermonos adıyla bir markaya dönüştürür.

Lermonos Bağları, Denizli Çal ilçesinde, antik çağlarda ise İç Anadolu düzlüklerinin Egenin mavi sularına bağlayan Lykos Vadisi üzerindeki yolda Mainderos / Menderes ırmağının geçtiği havzada, 850 rakımda, eski çağlardan beri üzüm üretilen Türkiye'nin önemli şaraplık bölgelerinden birinde bulunuyor.

Çal Hançalar Bölgesinde yer alan 280 dekara ulaşan bağlarımızda Çal Karası, Kalecik Karası, Öküzgözü, Bogazkere, Chardonnay, Merlot, Syrah ve Cabernet Savugnion üzümleri yetişiyor. Yamaç şeklinde yerleşik bağlarda üzümler  güneş ve  rüzgârın cömertliğinden tüm beklentilerini karşılıyor. Yıllarca üzüm yetişen bu topraklar beklenenin ötesini sunuyor. Şarapların yetiştiği cografyadan gelen karekteristik özellikleri ile damaklarda kendine has özellikleri ile farklı tatlar bırakıyor.

Bursalı Melih Karaer'e bu yolculuğunda başarılar diliyoruz. Bursa'ya, Türkiye'ye ve dünya markalar liginde daha çok Türk markalarının olmasını temenni ediyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları

Bursa yeni bir meydan kazandı: İsmi sizce ne olmalı?
18 Aralık 2024 Çarşamba, 09:01

Bugün kendinize bir Türk kahvesi söyleyin
05 Aralık 2024 Perşembe, 09:27

Rekolte yüksek! Zeytinyağı fiyatları düşecek mi? 
01 Aralık 2024 Pazar, 14:42

Göçmen kültürü en büyük mirasımızdır 
25 Kasım 2024 Pazartesi, 11:19

Bursa'da Hazer Amani rüzgarı
21 Kasım 2024 Perşembe, 12:04

Hasanağa Sanayisi mi? Hasanağa Enginarı mı?
18 Kasım 2024 Pazartesi, 09:02

Ulaşılabilir ve güvenilebilir hizmet: BURFAŞ Tesisleri
11 Kasım 2024 Pazartesi, 12:47

Cumhuriyetle gelen bir lokanta ekolü: Karpiç
29 Ekim 2024 Salı, 09:44

Mudanya'ya Cruise gemileri gelecek mi?
22 Ekim 2024 Salı, 17:43

Papa İznik'e geliyor mu?
18 Ekim 2024 Cuma, 08:54

Tüm Yazılar