Binay Kazan
Biz büyüdük, küçüldü ve kirlendi dünya!
09 Ocak 2025 Perşembe, 10:02
Yaşadığımız eski ve güzel günlere dair samimi sorularım var size, yeni yılın bu ilk günlerinde...Ama...Yaşları 50 ve daha çok olan insanlara bu sorularım...Çünkü onlar anlayabilir yakın geçmişin bu sıra dışı ayrıntılarını...Bilin ki; hayatlarımıza anlam katan/katacak olan sorulardır bunlar...
Söyleyin bakalım şimdi...Bir mahalle arasındaki sokak satıcısından pamuk helva yemeyeli kaç zaman oldu?
Ya da gökkuşağının 7 renginde üretilen bir macunun tadına bakmayalı...
Yağmurlu bir pazar gününde: pijamanızın üzerine pardüsenizi giyerek, umarsızca sokağa çıkmayalı ve gazete- ekmek almayalı ne kadar zaman oldu?
Kahkahalar atarak sokaklarda koşmayalı...
Evinizin merdivenlerine oturarak, annenizin hazırladığı sana yağlı ekmeği yemeyeli...
Söyleyin ne kadar zaman oldu?
Yağan çılgın bir Bursa yağmurunun altında, sokak kedileri gibi ıslanmayalı...
Sokakta yürürken önünüze çıkan bir gazoz kutusuna tekme atmayalı...
Sokakta top oynamayalı, ip atlamayalı...
Saklambaç oyununda bir çınar ağacının arkasına saklanmayalı...
ZAMANI DURDURMANIN İMKANI YOK ARTIK!
Hiç düşündünüz mü peki...Bir fıkraya gülmekten gözlerinizden yaşlar gelmeyeli ne kadar zaman oldu..?
Şimdi hesaplayın bakalım...Çocukluktan kurtularak kocaman bir insan olmak size ne kazandırdı ki...
Büyümek... Ve çocuk kalmak...
Bu noktada tabii ki kimsenin tercih şansı yok.
Bu dakikalar, bu saatler, bu günler, aylar ve yıllar bu hızla ileri gittikçe; tabii ki hiç şansımız yoktu çocuk kalmak için...
Bunca sorumluluğun altına girmemek için...
Biz büyüdük, dünya küçüldü ve kirlendi galiba...
Ama sorunlarımız çoğaldı. Zaman geçtikçe daha yorgun, biraz daha yıpranmış ve eskimiş hissetmeye başladık kendimizi...
Kaçınılmaz bir şekilde, yaşlanıyoruz hepimiz!
Küçükler genç, büyükler orta yaşlı, orta yaşlılar da ihtiyar sınıfına ulaşıyor zamanla birlikte...
Kimsenin elinde değil, akan zamanı durdurmak...
Zaman; akıp gidiyor apansız...Daha dün...Sevecen bakışlarla izlediğimiz kaç çocuk, kocaman birer adam oldu yakın çevremizden...Veya akıllı başlı bir genç kadın...
Bir baksanıza çevrenize...Neler değişiyor aniden...
Ya siz...Siz de ne gibi değişiklikler var ?
Seyyar satıcıdan aldığınız o kırmızı erikleri yıkamadan yediğiniz o günler nerede kaldı?
Cebinizdeki parayı son kuruşuna kadar verdiğiniz o oyuncakçı hangi semtteydi?
Hangi hatıra defterinin arasında kayboldu o küçücük yüreğinizdeki koskocaman umutlar?
Sözün özü: yaşlandık artık...Çocukluğumuzda ve gençliğimizde yaptığımız birçok şeye veda ediyoruz ister istemez...Dolayısıyla eskiye göre daha bir renksizleşiyor yaşadığımız dünya...
HDL'LER, LDL'LER, TRİGLİSERİD'LER VE PSA'LAR
Ama kendi sınırlarımızı çizdiğimiz oldukça tertipli ve düzenli bir yaşantımız da oldu biz büyüdükçe...Bize neyin uyup, neyin uymadığını daha kesin görüşlerle tespit edebiliyoruz artık...Daha dikkatli, daha ölçülü ve daha ağırbaşlı bir birey olma yolunda epey yol kat ediyoruz farkında bile olmadan...
Gittikçe artan sorumluluklarımızla baş edebilmek için birçok şeyden fedakarlık ediyoruz.
Galiba büyümenin kuralı bu...
Eskiden canımız ne çekerse alıp yerken, şimdi Total kolesterol, HDL, LDL, trigliserid, PSA,homosistein ve açlık-tokluk kan şekeri hesapları yapıyoruz. Doktorların uyarılarını dikkate alarak, yediklerimize ve içtiklerimize dikkat ediyoruz.
Melotoninler,B-12'ler,magnezyumlar gırla gidiyor hayatlarımızda...
Günde en az yavaş tempoda yarım saat "yürüyün" diyorlar, yürüyoruz!
Pek eski çılgınlıklarımızdan da eser kalmıyor yaşantılarımızda...
İnanın...Ağız dolusu bile gülemiyoruz artık...Belki de çevremizin tepkisinden çekindiğimiz için, kahkahalarımıza gem vuruyoruz biraz...Yaş hanemizdeki rakamlar arttıkça, yaşadığımız bir çok çılgınlığa veda etmek zorunda kalıyoruz.
Ve içimizi hüzünler sarıyor sonra...Çocukluk ve gençlikten kalan birkaç anı doldururken yüreğimizi, bunca zamanın ne kadar çabuk geçtiğine akıl-sır erdiremiyoruz.
Arkadaşlarımızın, dostlarımızın, akrabalarımızın ölüm ve hastalık haberleri daha çok etkiliyor bizi...Bir tanıdığın kalp krizi geçirmesi, endişelendiriyor ailemizdeki herkesi...Son yıllarda giderek artan kanser vakaları "acaba sıra kimde" sorularına bile muhatap ediyor hepimizi...
Hele-hele 2020'de başlayıp yaklaşık 3 yıl süreyle çevremizi bir kabus gibi saran COVİD-19 haberleri, ne kadar çok üzmüştü ve yormuştu bizi...
Koronavirüse yakalananlar...Şanslı olup kurtulanlar...Entübiler ve ölümler...Yaşadığımız o karanlık günlerin rutin ama üzücü haberleri oluyordu TV'lerde paylaşılan turkuaz tablolar...
Öte yandan...Ekonomik sorunlar ve hayat pahalılığı, herkesi derinden sarsıyor bugünlerde...
Asgari ücretler...Artık para yerine pul olmuş emekli maaşları...Artan kiralar...
Anlaşılıyor ki; biz büyüyoruz, dünya küçülüyor ve kirleniyor apansız....
Bir yerde doğum gibi, ölüm de doğallık kazanıyor.
Sonra...Her şey...Ama her şey...Yerli-yerine oturuyor.
Ve...HAYAT oluşuyor her yerde...
Başlasa da...Bitse de...
Yaşanan hayatlar; bir şekilde yeryüzüne imza bırakmaya devam ediyor.
Yazarın Diğer Yazıları
Bursalı bir sanatçının hüzünlü veda hikayesidir bu..!
07 Ocak 2025 Salı, 11:44
Anı yaşayamadıktan sonra fotoğrafını çeksen ne yazar!
02 Ocak 2025 Perşembe, 10:11
Yeni bir yıl öncesinde hayata dair sözler ve izler!
31 Aralık 2024 Salı, 11:19
Haftanın 4 günü çalışma senaryosu bir ütopya mı yoksa?
26 Aralık 2024 Perşembe, 13:38
Güzelyalı İlhan İrem Müzik Parkı hayal mi oldu?
23 Aralık 2024 Pazartesi, 16:56
Bursaspor'da sular durulmalıdır artık!
19 Aralık 2024 Perşembe, 12:25
"Yerli malı, yurdun malı" sadece bir slogan mıdır?
17 Aralık 2024 Salı, 11:27
Bu zorlu maça 3 puan yakışırdı ama...
14 Aralık 2024 Cumartesi, 17:55
Aile bütçenizi kemiren, vampir enerji mi yoksa?
12 Aralık 2024 Perşembe, 11:08
En güzel günlerimiz; henüz yaşamadıklarımız mıdır?
10 Aralık 2024 Salı, 10:52