Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sudan'a yaptığı resmi ziyarette Sevakin Adası'nın imarı için anlaşmayı sağladı. Erdoğan, "Bize burayı uzun yıllara sarih tahsis ederseniz bu adanın tamamını biz restore edelim. Ülkemden buraya ciddi manada bir turist akını olacağını göreceksiniz ve tarih yeniden ayağa kalkacaktır dedim. Sağolsun kabul ettiler. Bir de tabii orada First Lady' de araya girince o da kabul etti" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBİTAK Ödül Töreni'nde konuştu. Erdoğan özetle şunları söyledi: "4 bilim ödülü ve 11 teşvik ödülü verildi. Yapılan titiz değerlendirmeler sonucunda bu yıl bilim kategorsinde ödüle layık görülen temel bilimlerden İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Reşat Apak ile Bilkent Üniversitesi'nden Doç Dr. Fatih Ömer İldayı, mühendislik bilimlerinde Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ömer Civelek'i, sosyal bilimlerde ise Koç Üniversitesi'nden Sumru Altuğ'u gönülden tebrik ediyorum.
'FIRST LADY ARAYA GİRİNCE'
Ecdad at üstünde sınırlarını genişletirken bunu güçlü ilmi ve siyasi birikimi ile desteklemiştir. Bu hafta Çad, Tunus ve Sudan'da hem övündüm, iftihar ettim ama Batı'nın oraları yerle yeksan edişini görünce de üzüldüm. Cumhurbaşkanı'na da söyledim.. ' Bize burayı uzun yıllara sarih tahsis ederseniz bu adanın tamamını biz restore edelim. Ülkemden buraya ciddi manada bir turist akını olacağını göreceksiniz ve tarih yeniden ayağa kalkacaktır' dedim. Sağolsun kabul ettiler. Bir de tabii orada 'First Lady' de araya sokunca o da kabul etti."
"İMAN VARSA ALLAH'IN İZNİYLE İMKAN DA VARDIR"
Bu topraklar dünya bilim tarihine yön veren çok sayıda ilim adamı yetiştirdi. Peki bu ecdadın torunları olarak acaba neden bu kadar mevzi kaybettik. Nasıl olduda bilim ve teknolojide bu kadar geri düştük. Bir kısmımız sorunun kaynağı olarak devleti veya akademiyi gösteriyor. Elbette bu sayılanların belli oranda etkisi olduğu doğrudur. Ancak son iki asırda yaşanan geri kalmışlığı bütçe ve insan kaynağı ile açıklamak yanlış. Temel sıkıntı zihniyet. Mücadeleyi zihinlerimizde kaybettik. Bu süreçte en büyük hatayı özgüvenimizi törpüleyerek yaptık. Okullarımızda senelerce çocuklarımıza sakın başınıza dert açmayın dedik, eski köye yeni adet getirme gibi ifadeler dilimize bile yerleşti. Farabi dediğinizde Ali Kuşçu denildiğinde hafife alan bir zihin dünyası hakim oldu. Sürekli bizi hep umutsuzluk ve karamsarlık pompalandı. Başarının sırrı önce yapabileceğine inanmaktı. Alfabemizde ilk olarak Yat yat uyu uyu uyu yat'la yetiştik. Başarının anahtarı özgüven sahibi olmaktır. Her zaman ifade ettiğim gibi iman varsa Allah'ın izniyle imkan da vardır. İnanç ve sabır tekeden bile süt çıkartır. Bize lazım olan taklit değil geçmişte olduğu gibi bugünde bu toprakların bereketinin gereğini yapmaktır.
"PETROLÜ VE PARASI OLANLARI GÖRÜYORUZ"
Şu an petrolü ve parası olanları görüyoruz. Bakın Kudüs meselesinde dolarlar işi halledebildi mi? Dolarlar dünyayı satın alabildi mi? bu kadar tehdit salladılar, telefonla dünyayı aradılar ama 128 ülke dünya devine sen dedi benim irademi dolarla satın alamazsın dedi, tersledi ve hakikat yerini buldu. 15 yıldır karamsarlık anlayışını değiştirmek için çaba gösteriyoruz. Toplumun tüm kesimlerinin başarıya odaklanması lazım. Gençlerimizin önce kendilerine güvenmelerini hedefliyoruz. Bu çok ciddi bir uyuşturucu müptelasıdır. Teknolojinin uyuşturucu müptelası olmasına sevk etmesi en büyük tehlike. Eğer 2 yaşında hatta daha geri bakıyorsunuz çocuk elindeki telefonla nasıl onun esiri oluyor. Duygular eğer elimizdeki telefonun esiri haline gelmişse bu bizim için tehdittir. Buna karşı yeni nesilleri yetiştirmemiz lazım."
Kaynak: BURSADA BUGÜN
Güncel, 2017.12.28 15:23