Bir kadın gazeteci ve bir anne olarak bu kadarına da pes diyorum!

Olacak şey değil vesselam...

Yıllarını gazetecilik mesleğine adayan bir kadın, anne ve de iş insanı olarak birkaç gündür farklı mecralardan dayatılan ve tabir-i caiz ise sinekten yağ çıkarırcasına, kamuoyunun gözüne sokulan bir acayip duruma sessiz kalmaya açıkçası ne vicdanım, ne de sabrım hiç mi hiç el vermedi bir türlü...

Kendi mesleğim adına da üzülerek ifade ediyorum ki;  tek kelime ile  utandım...!

Mevzu nedir derseniz ?

Aynen şudur;

Mustafa Dündar denince Bursa'da taraflı-tarafsız, muhalif olsun olmasın fark etmez, herkesin ortak 'bir' düşüncede buluştuğu net kanı vardır;

Mustafa Dündar samimidir, adildir, dürüsttür, liyakat sahibidir ve partili partisiz fark etmeksizin herkesin başkanıdır, herkese aynı mesafededir ve de eşitlikçidir...!

Her siyasi düşünce, dini inanç, dış görünüş ve yaşam tarzına tıpkı kendi kişiliğinde olduğu üzere saygılıdır...!

Oy için, birilerine sevimli gözükebilmek ve yakın görünmek adına asla ve asla çizgisini bozmamış, taviz vermemiştir.

Bir kadın gazeteci olarak ben, siyasiler, belediyeler, kamu kurumları ve sivil toplum oluşumları ile iç içe çalışan, emek veren, çabalayan kendi halinde bir basın mensubuyum. Aynı zamanda bir anneyim, seçmenim, kendi çapında istihdam sağlayan, ayaklarının üzerinde durmaya çalışan bir iş insanıyım.

Mesleğim gereği özellikle de Bursa'nın gündemine ve kentte yaşanan gelişmelere tanıklık etmekteyim.

Ve fakat ilk kez ciddi bir zorlamayla, ısrarla ve inatla bir belediye başkanının hiç mi hiç alakasız bir konu üzerinden neredeyse darbecilikle suçlandığına ve bu tanım ile 'Yan yana getirilme skandalına' şahitlik ediyorum.

Bir de bu siyasetçi, kamuoyunun taraflı- tarafsız; karakteri, kişiliği, hizmet anlayışı, insanlara yaklaşımı ve çalışkanlığı ile tam üç dönemdir Türkiye'nin en büyük ilçelerinden birinde tarih yazan bir isim olunca şaşkınlığım ve de üzüntüm bir kat daha arttı.

Sonra şöyle bir düşümdüm de Sevgili Okurlar;

Başarı üstüne başarı ekleyip, devasa ve mega projelere imza atarsanız eğer, başınıza gelecek tam da budur işte ...

Tüm bu olanlar üzerine;

Bu yazıları kaleme alan sevgili meslektaşlarıma bu köşeden seslenmek açıkçası farz oldu ;

Ya sizin vicdanınız hiç mi sızlamıyor Allah Aşkına ...!

Koskoca Bursa'da Osmangazi Belediyesi ile alakalı bu konu ile ilgili görüş alabileceğiniz danışabileceğiniz bir tane bile de olsa hiç mi eşiniz dostunuz yokdu da insafsızca ve de vicdansızca böylesine bir karalama kampanyasına alet oldunuz ...!

Muhtarlar, STK'lar, gazeteciler ve de Bursalı vatandaşlar, Mustafa Dündar zamanında Osmangazi Belediyesi'nin kapısından mutlaka ve mutlaka içeri girmişler, belediyeye de gelmişlerdir.

Adım kadar eminim ki;

Ne ben, ne meslektaşlarım, ne de yukarıda tek tek sıraladığım toplumumuzun herhangi bir kesiminden kişiler, bu kurum içerisinde en ufak bir olumsuzlukla ya da sıkıntılı bir tavırla karşı karşıya kalmamıştır.

Ve de özellikle yüzlerce çalışanı olan bu kurumda tek bir kadın çalışanın dahi hiçbir şekilde kılık- kıyafeti ve görüşünden dolayı ayrımcılığa uğramadığına tüm bu saydığım kimlikler, birebir tanıklık etmiştir.

İşte bu kişilerden biri de bizzat benim.

Osmangazi Belediyesi'nde başı açık- kapalı olsun sarışın ya da esmer ne olursa olsun, doğulu ya da batılı olabilir ne ise aklınıza gelebilecek tüm kriterleri koyun ortaya ...

Bir kadın çalışana asla ve kat-a saygısızlık söz konusu olmamıştır. Kılık- kıyafet ve görünüşüne de asla müdahale edilmemiştir.

Hal böyleyken hizmet kalitesini yükseltmek amacıyla sık sık mesleki eğitimlere devam edildiğini gözlemlediğim Osmangazi Belediyesi'nde vatandaşın en iyi hizmeti alıp, en iyi yaklaşım ile karşılanabilmesi için yoğun çaba sarf edildiği de bilinen bir gerçek...

Çünkü Osmangazi çok büyük bir ilçe ve nüfus yoğunluğundan kaynaklı da çok büyük bir evren ...!

Budan dolayı da bir milyon kişinin yaşadığı bir ilçede her bir bireyin ve vatandaşın hak ettiği hizmeti eşit ve etkin şekilde alabilmesi için son derece hassas bir atmosferde hizmet verilmeye çalışılıyor.

Bir gün Başkan Dündar;

Bursa tarihinin en büyük yatırımlarından ve de beklentilerinden biri olan Osmangazi Meydanı şantiyesindeki incelemesinin ardından belediyedeki makam odasına geçerken erkek personellerin görünüm açısından dağınık bir tablo yansıttıklarına şahit olunca 'Şantiyede takım elbise ile olmaz belediyede de şantiye kıyafeti ile olmaz' diyerek belediye başkan yardımcısı ve ilgili müdürlere talimat veriyor ve ardından bir genelge yayınlanıyor.

Bu genelge bir prosedürden ibaret aslında ...

Yoksa siz de taktir edersiniz ki dondurucu soğukları yaşadığımız bu günlerde 'Beyaz giyer kış günü' misali ne kısa etek giyen bayan var belediyede ne de kolsuz giyip çalışan...

Bırakın kısa etek ile kolsuzu, tişörtle ya da tek bir gömlekle dolaşan bir erkek personel bile görmenizin mümkünatı yok ...

Yeri gelmişken belirteyim; Bu mevsimde bayan personelin pantolon giyme serbestisi de var...

Şimdi durum bunlardan ibaret iken gelin görün ki;

Nereden neyi tutturacağını şaşıran zatı muhteremler, yedi yaşındaki çocuktan yetmiş yedi yaşındaki yaşlıya kadar son derece saygılı olan, çöp hizmetlerinden masa başında çalışan memuruna kadar, tavırlarında üstün hoşgörülü davranan Mustafa Dündar'ı karalamak için adeta deli divane oluvermişler...

 Bir meslektaşınız olarak sizlerin içine düştüğü bu aciz durumdan dolayı gerçekten üzüldüm. Amma velakin siz bu yapmaya çalıştıklarınızdan ötürü bir nebze de olsa utanır mısınız ?

Hiç zannetmem  tabii ki !

Bu yazıyı noktalarken Başkan Dündar'a buradan Yunus Emre'nin sözleri ile sesleniyorum;

Ne güzel demiş Yunus Emre;

'Bilmeyen ne bilsin bizi  

Bilenlere selam olsun...

Bizim için hayır dua

Kılanlara selam olsun..."

Sayın Başkan, sen bu ülkenin ve bu şehrin güzel ve de kıymetli insanlarının gönüllerine dokunup, 'Sen- ben yok, biz varız' diyerek hizmetler üretmeye ve de tarih yazmaya devam et ...

Bırak meyve veren ağacı taşlasınlar, aldığın hayır dualar var ya; işte o dualar sayesinde hak yerini bulur ve de bu  halk da her daim yanında olur ....!

Yeni yazıya değin kalın sağlıcakla...