Metehan Demir
metehandemir@bursadabugun.com
Herkesin konuştuğu tek konu
01 Haziran 2022 Çarşamba, 08:40
Beni yakından tanıyanlar bilir. Uzman olmadığım bir konuda asla konuşmam ve yorum yapmam.
Ancak son zamanlarda belki de medyada olmamdan dolayı herkes çevremde bana tek bir soru soruyor, 'Ekonomi ne olacak?, Bu fiyatlar daha ne kadar artacak döviz nereye gidiyor?'
Dolayısıyla durum böyle olunca ben de bir vatandaş olarak çevremde bu konuya yakın isimlere neyin ne olacağını sormak istedim.
Daha dün bir arkadaşım mermer fiyatlarına %25, beyaz eşya fiyatlarına %15, una %55 ek zam geliyor diyerek hatta daha bir sürü örnek de verdi. Ve neredeyse herşeyin her gün arttığını da söyledi.
Zaten malumunuz hepimiz hayatın her alanında giderek artan ve bir türlü durmayan fiyatları görüyoruz ve tedirginlik içinde izliyoruz.
Artık bir kafede iki tane kahve içtiğinizde neredeyse 50 - 60 TL para verir hale geldik.
Ve bu şartlar altında insanlar doğal olarak yaşam standartlarını devam ettirmesi ve insan gibi yaşayabilme adına bu fiyatların tabii ki kontrol altına alınmasını bekliyor.
Malumunuz, zaten akaryakıt, elektrik, doğalgaz gibi artışlardan bahsetmiyorum.
Her gün her masada ilk konu dolar ve euro'nun artışı ve tabii ki hayat pahalılığı.
Herhangi bir mal ve ürün satan kişi diğer aldığı herhangi bir şeyin fiyatın arttığını görünce otomatikman kendini koruma altına alıp o da fiyatları arttırıyor. Kime ne diyeceksiniz? Tabii ki istismarcılar yok mu? Dolu. Ama onlar da bu hassas belirsizlik durumunu istismar ediyor. Onların elinden bu enstrümanı almak da gerekiyor.
Yeni düzenlemeler yapıyor. Bu da boğucu sarmal bir zinciri beraberinde getirip Türkiye'de her kalem malın artışını beraberinde getiriyor.
Ticaretle uğraşan bir arkadaşımıza daha dün, 'Sen niye fiyat arttırıyorsun peki?' dedim. Yanıt olarak şunu söyledi: 'Benim bu ürünü oluşturmamda gereken enerji maliyetleri dahil tüm alt başlıkların hepsine zam geliyor, bugün sattığımın yerine yenisini koyamıyorum. Yeni hammadde alamıyorum o yüzden fiyatları arttırmak zorundayım. Bunu yapmazsam yok olur giderim, iflas ederim'
Ne diyebilirsiniz ki? Bütün bu şartlar altında tabii ki bunun bir muhalefet iktidar çekişmesinden, eleştiri veya kötü niyetle yaklaşım gibi tartışmalardan çıkartarak makro çözümlerle sonuca ulaştırılması gerekiyor.
Bir yanda tutulamayan döviz kurları, ki bu her şeyi tetikliyor, öte yandan dünyada Türkiye'ye yansıyan dünyayı etkileyen olumsuz koşullar. Bütün bunları alt alta topladığınızda karşınıza bize ekstra yansıyan korkunç bir fiyat artışı tablosu çıkıyor.
Önemli ekonomist bir arkadaşımla konuştum, ne yapılması gerekir diye sordum. O da bana, faizlerin ciddi şekilde artırılması ve tabii ki beraberinde istikrarlı para politikaları ile Merkez Bankası'na güvenin tekrar tesis edilmesi gibi başlıkları saydı.
Diğer tarafta hükümetin bu işe bakan yetkili isimlerine sordum. Onlar da fiyat istismarının çok tehlikeli bir hale geldiğini, faiz arttırmanın çözüm olmayacağını bunların uluslarası faiz lobilerine oyunlarına gelmek olduğunu söyledi.
Önemli olanın düşük faizle kredi çeken ticaret insanlarının üretime yöneleceğini, piyasaları hareketlendireceğini savundu.
Ama bankalar da kredi faizlerini olmasını gerekenin üzerinde tutarken, kredi vermekte bile sıkıntı çıkarıyor.
Bir yandan da, bazıları da Türkiye'nin döviz kurlarını daha da artmaması için rezervlerinden dolar Euro sattığını söylüyor.
Tabii ki uzman değilim ama böyle satarak nereye kadar gidebiliriz o da ayrı bir soru. Kur korumalı hesap sistemi de hazineye ek yük getiriyor.
Türkiye yaklaşık bir yıl sonra seçimlere gidecek. İktidarın en ama en önemli çözmesi gereken başlıca sorunu tabii ki bu ekonomik koşullar olacak.
Çünkü herkesin cebini yakan, geliri ile giderin arasında uçurumlar yaratan bu sürekli enflasyonist ortam hükümete fatura olarak yansıyabilir.
Tabii ki pandemiler savaşlar dahil tüm dünya koşullarının da ülkemize olumsuz yansımaları var. Elimize klavyeleri alıp satır gibi saldırıya geçmiyoruz Sıkıntıların yaşanmasında hak verdiğimiz noktalar var. Türkiye'nin aleyhine çalışan dış sistemler de olabilir. Ancak bizim bunlara karşı da işlerine gelecek şekilde kırılganlığımızı arttırmamamız şart.
Ancak 7,50 - 8 liralardan bugün 16:40 liralara gelen dolar yüzünden dünyada neyin fiyatı artar da ararsın, bize iki kat olarak döviz kuru kaynaklı yansıyor.
Daha yeni bir depo benzin aldım. 1500 TL'ye yakın para ödedim. Türkiye'de asgari ücret 4200 lira.
Bu meseleleri dediğim gibi muhalefet iktidar eleştirisi kavgasından kurtarıp bir an evvel makro yöntemlerle akılla sağduyuyla masaya yatırıp çözmek lazım.
Şu an konuşabileceğimiz çok fazla siyasi, diplomatik konu var. Her hafta burada sizlerle naçizane bunların detaylarını paylaşıyorum.
Ama bana herkes önce şu soruyu soruyor, 'Abi bu fiyatlar bu döviz kurları ne olacak, bunlar nasıl durdurulacak?'
Hükümetin marketleri zabıtalar marifetiyle basması, ev satış ve kira fiyatlarına bir kısıtlama getirmesi gibi yaklaşımların ne derece çözüm olacağını bilemiyorum.
Bizim tek derdimiz ülkemiz.
Ülkemiz demek insanlarımız demek, herkesin insan gibi standartlar içinde hayatını sürdürmesi demek, herkesin mutluluğu demek.
Siyaset, gri koyu siyaset beni çok yorar. Sizler de görüyorsunuzdur. Sizler de yorgunsunuz.
Temennimiz bunların bir an önce düzelmesi.
Farkında mısınız?
Herkes birbirine eskiden aldığı evin, arabanın, şunun bunun ne kadar arttığını bir başarı hikayesiymiş gibi anlatıyor.
Ama çoğu kişi bu elindekileri sattığında bir daha yerine yenisini koyamayacağını da unutuyor.
Geçen gün çok yakın bir dostum bana şunu söyledi; 'Abi, 2,50 TL olan maydanoz 11-12 TL'ye gelmiş. Yani parayı eve değil maydanoza yatırsan inan o da ondan daha fazla kazandıracaktı. Ama yenisini alamıyorsun ki. Mesele fiyatların artışının önüne geçebilmek. En azından bir yerlerde frene bastırabilmek.
Türkiye hep iyi olsun; başka ne derdimiz olabilir ki. Evlatlarımıza, torunlarımız adına borcumuz yok mu?
Mesele artık ulusal güvenlik tehdidi halini almaya başladı.
Bu konunun yetkili isimlerinden uzmanlarından vatandaşın en büyük beklentisi en kısa sürede sorunlara çözüm bulunmasıdır.
Türkiye hep iyi olsun. Başka derdimiz yok. Türkiyemiz...Canımızı feda edeceğimiz vatanımız...
Yazarın Diğer Yazıları
Suriye umut ve belirsizlikler denizi
10 Aralık 2024 Salı, 12:13
Suriye'yi askeri strateji ve milli açıdan okumak
06 Aralık 2024 Cuma, 11:31
Elon Musk'ın kumarının şifreleri
25 Kasım 2024 Pazartesi, 00:21
Türk Amerikan ilişkileri nereye gider?
07 Kasım 2024 Perşembe, 07:50
Gündem notları: Bahçeli'nin iki önemli mesajı
16 Ekim 2024 Çarşamba, 08:53
Ülkenin ayarları ile oynamak demokrasi değildir
18 Eylül 2024 Çarşamba, 08:08
Mehmet Şimşek ile ilgili gerçek durum ne?
25 Ağustos 2024 Pazar, 20:25
Alman ambargosunun korkunç detayları
31 Temmuz 2024 Çarşamba, 01:31
Suriye çıkmazı
14 Temmuz 2024 Pazar, 23:01
Vize konusu daha sıkıntılı hale gelecek
17 Mayıs 2024 Cuma, 00:33