Son zamanlarda gelişen teknoloji ve artan fosil yakıt tüketimi insanlığı yeni bir bulmacanın içine çekti. Keyifli içten yanmalı otomobiller mi, yoksa sessiz ve zararsız elektrikli otomobiller mi? Gelin bir göz atalım!
ZEKİCAN GÜRKAN / BURSADA BUGÜN
Elektrikli otomobiller aslında sandığımız kadar yeni bir teknoloji değil. Bundan neredeyse yarım asır öncesine kadar elektrikli otomobiller seyrekte olsa yollardaydı. O zamanlar sadece 20 ile 30 kilometre arasında menzil sunan, en fazla da 20-30 kmh hıza çıkabilen otomobiller yapılabiliyordu. Fakat gelişen teknoloji, araçlarda kullanilabilen gelişmiş aküler gibi sebeplerden ötürü elektrikli arabalar tahmin edilenden çok daha hızlı gelişti.
İçten yanmalı motorlar ise bir rüyaydı. Nüfusun bu kadar kalabalık, araçların bu denli yoğun olmadığı zamanlarda, Amerikan kaslıları, Japon kızgın otomobilleri sürücülere hayallerini yaşatıyorlardı. 5 litrelik atmosferik motorlu Amerikanlar, fosil yakıtları tabiri caiz ise içiyor, atmosfere de bir o kadar zararlı gaz salınımı yapıyordu. Fakat az önce bahsettiğimiz gibi, ne insanlar ne de otomobiller şimdiki kadar yaygın değildi.
İnsan nüfusu ve araba yoğunluğu arttıkça, fosil yakıtlar azalmaya başladı. Bu azalma beraberinde Dünya için bir diğer eksiyi de beraberinde getirdi. O da atmosferimizi yarın yokmuşçasına kirletmek. Ağır sanayi, iş arabaları, kömür dumanları ve milyonlarca içten yanmalı binek araba. Aslında elektrikli otomobillerinde talepleri bunlar oldu. Mühendisler ise arz kısmını kendileri hallettiler.
İlk başta Mild Hybrit dediğimiz, ekstra bir soket taşımayan ve ekstra bir elektrik kaynağına ihtiyaç duymayan bu otomobiller, araçların tekerlerinden alınan dönme enerjisini elektriğe çeviriyordu. Yani yarı elektrikli arabanızı şarj etmeniz gerekmiyordu. Bu teknoloji hala çok yaygın olmakla beraber, fazla fazla da tercih ediliyor.
Fakat işleri asıl değiştiren şey, tamaman elektrik gücünü kullanarak yol yapabilen araçlar oldu. Tabii ki başta bu arabalar şuanki gibi inanılmaz menzillere ve hızlara çıkamıyordu. Ama gündelik bir menzil değeri sunup, sürücüsünü trafikte mahçup etmiyordu.
Belki de elekrikli araçların devrimini yaratan ise Tesla oldu. Hiçbir aktarma organı kaybı yaşatmadan 400-500 beygir güç üretebilen araçlar piyasaya sunan Tesla, aynı zamanda 300 kilometrenin üstünde bir menzilde sunuyordu.
Az öncede bahsettiğimiz gibi, içten yanmalı motorlar çok keyifli olmalarına rağmen en büyük problemleri yakıttı. Ve fosil yakıtlar azalmakla beraber pahalılaştılarda. Güncel olarak yorumlamamız gerekirse, 2 litre turbo beslemeli bir araç kilometre başına 10TL yakıt yakarken, aynı performans verilerine sahip bir elektrikli araç "evde şarj edildiğinde" 1 ile 2 TL arasında bir maliyetle ulaşım sağlayabiliyor. Bu da güncel ülkemiz ve Dünya koşullarında inanılmaz bir ekonomi sağlıyor.
Özellikle Kuzey Avrupa ülkeri olmak üzere bazı Dünya ülkeleri, artan emisyon değerleri ve azalan fosil yakıtlar sonucu araç almak isteyen vatandaşlarına, özel elektrikli otomobil kampanyaları sunuyor. Sürücüler ise, daha ucuza yeni bir elektrikli araç almayı çoğunlukla atmosferik motorlu araçlara tercih ediyorlar.
İşin sürücü keyfi kısmı ise oldukça öznel. Motor sesi, karakteristik hızlanmalar ve araç ruhu araynan sürücüler kendilerini hala "petrolhead" olarak adlandırarak, mevcut arabalarından vazgeçmiyorlar. Bunları sevmekle beraber, inanılmaz elektrikli araç ivmelenmelerini seven ve aynı zamanda teknolojik cihazlardan da hoşlanan sürücüler, bir de üzerine ekonomik yolculuğu tercih ettiklerinde, geriye kendileri için tek bir seçenek bırakmış oluyorlar. Belki de ileride tamamen otonom olacak, elektrikli araçlar!
Teknoloji, 2025.01.14 16:22