Son yıllarda gittikçe artan 'selfie bağımlılığı' uzmanlar tarafından "Kişinin sürekli fotoğraflarını çekerek sosyal medyada paylaşması ile ortaya çıkan bir bağımlılık tipi" olarak adlandırılıyor. Peki SELFİTİS nedir? Bu bağımlılık ne gibi sorunlara yol açar? SELFİTİS'in tedavisi var mı?
SİBEL ÖZTOPÇU / BURSADA BUGÜN
Son zamanlarda sıkça karşılaştığımız haberlerden olan "Selfie çekerken düşüp öldü" gibi haberler selfie çekmenin insan hayatında psikolojik ve fiziksel olarak birçok soruna yol açmasına neden olduğunu göstermekte. Sıkça gündeme gelen bir bağımlılık tipi olan ve uzmanlar tarafından arka planında yetersizlik, yalnızlık ve değersizlik düşüncelerinin yatttığı söylenen 'Selfie bağımlılığı' birçok sorunla karşımıza çıkmaya devam ediyor. Tüm dünyada ve ülkemizde de oldukça tehlikeli hale gelen bu bağımlılık tipi çoğu intiharın sebebi olarak görüldükten sonra akla ölümcül olmasına rağmen vazgeçilmez olması nasıl bir tehlike doğuruyor sorularını getirmeye devam ediyor. Peki bu bağımlılık tipi travmaların, acıların veya olumsuz birtakım yaşantıların sonrasında bir fark edilme ihtiyacından mı yoksa aşırı özgüvenin dışa vurumundan mı ortaya çıkar? ..
İspanya'da 2021 yılında düzenlenen bir epidemiyolojik araştırma, 2008 yılından bu yana dünyada 379 kişinin özçekim (selfie) yaparken hayatını kaybettiğini ortaya koydu. Bu ölümler genellikle, insanlar su, yükseklik, trenler gibi hareketli araçların yakınında ya da silahla poz verirken gibi tehlikeli ortamlarda kendilerini çekmeye çalışırken ortaya çıkmıştır. Uluslararası Akıl Sağlığı ve Bağımlılık Dergisi'nde yayınlanan sonuçlara göre uzmanlar selfie çekmenin altında ruhsal bir sorun olabileceğine işaret etti. Buna da SELFİTİS adını verdi. Bir diğer çeşidi ise Borderline Selfitis olarak kişinin kendi resmini en az günde üç kez çekmesi ama sosyal medyada paylaşmamasıdır.
Florida Üniversitesi'nden psikolog Michael Weigold, 103 selfie ölümünün görüldüğü 2016 yılında "Beğenmelerden ve sosyal medyadaki olumlu yorumlardan gelen onay özellikle yalnız, izole veya güvensiz insanlar için ödüllendirici" diyerek selfie çekme çılgınlığının nedenlerinden bazılarını açıklamaya çalıştı. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Tıp Kütüphanesi'nin araştırması, selfie kaynaklı ölümlerin en fazla görüldüğü ülkelerin Hindistan, Rusya, ABD, ve Pakistan olduğunu ortaya koyuyor. Yaşamını yitirenlerin 72,5'i de erkek.
"CİDDİ BİR TARTIŞMA KONUSU HALİNE GELDİ"
Nev Esentepe Hastanesi Uzman Psikolog Helin Ezgi Deniz, Bursada Bugün'e yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:
"Bu kavram aslında bir hastalık değildir ve hiçbir zaman bir psikiyatrik tanı olarak sınıflandırılmamıştır. İlk olarak 2014 yılında bir web sitesi tarafından parodi bir haber olarak ortaya atılmış olmasına rağmen, sosyal medyanın yaygınlaşması ve bireylerin sosyal medyada kendilerini sunma gereksinimlerinin artmasıyla birlikte, bu kavram zamanla daha ciddi bir tartışma konusu haline geldi.
Bu kavram, kişinin aşırı ve kontrolsüz bir şekilde selfie çekme isteği ve sosyal medya platformlarında sıkça paylaşmasıyla ilişkili obsesif-kompulsif davranışlarla karakterizedir. Başka bir deyişle kişinin kusursuz bir kare yakalama isteği ve paylaşılan selfie'deki etkileşimleri sürekli olarak kontrol etme isteği içinde olma hali olarak da açıklanabilir."
"ANKSİYETE İLE İLİŞKİLİ OLABİLİR"
Bilimsel boyutta, selfie bağımlılığı genellikle bazı psikolojik ve sosyal faktörlerle ilişkilendirilebilir. Bunlar arasında narsisizm, düşük özsaygı, sosyal onay arayışı ve dikkat çekme isteği bulunur. Yapılan araştırmalar, günümüzde sosyal medya platformlarının, bireylerin sosyal çevrelerinden onay ve kabul görme ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir araç haline geldiğini göstermektedir. Selfie çekme ve paylaşma davranışı, bu sosyal onay ihtiyacının bir yansıması olarak ortaya çıkabilir. Ayrıca, bu davranışın depresyon, anksiyete ve beden imajı ile ilgili sorunlarla ilişkili olabileceği de düşünülmektedir. Bu psikolojik dinamiklerin yanı sıra, selfitisin sosyal medya bağımlılığı ve dijital kimlik oluşturma ile de ilişkili olabileceği belirtilmektedir. Özellikle genç bireyler arasında, sosyal medyada aktif olma ve sürekli kendini sunma gereksinimi artmaktadır. Bu durum, selfie çekme ve paylaşma davranışlarının yoğunlaşmasına da neden olmaktadır.
"ZAMANLA YAŞAMLARININ BÜYÜK BİR KISMINI KAPLAR"
Sürekli selfie çekme ihtiyacı, genellikle sosyal medya bağımlılığı ve beden algısı sorunlarıyla birlikte ortaya çıkar. Bu danışanlar, sık sık sosyal medyada kendilerini paylaşma ihtiyacı duyarlar ve bu durum zamanla yaşamlarının büyük bir kısmını kaplar. Örneğin, bir danışanım sosyal medyada aldığı beğenilerin ve yorumların kendini iyi hissetmesini sağladığını ifade etmişti. Ancak, bu bağımlılık, sosyal medyada yeterince ilgi görmediğinde kendisini değersiz hissetmesine yol açıyordu. Bu danışan, selfie çekmek ve paylaşmak için saatler harcıyor, bu yüzden günlük hayatındaki önemli sorumluluklarını ihmal ediyordu. Bir başka örneği de, beden algısı sorunları yaşayan bir danışanımdan verebilirim. Bu kişi, sosyal medyada paylaştığı selfielerde mükemmel görünme arzusu nedeniyle sürekli olarak fotoğraflarını düzenliyor ve filtreler kullanıyordu. Bu durum, kendi beden algısını olumsuz yönde etkileyerek özgüven eksikliğine ve kaygıya yol açıyordu.
"TEDAVİ SÜRECİ AYLAR SÜREBİLİR"
Bu tür vakalarda, öncelikle sosyal medya kullanımını düzenlemek, sağlıklı beden algısı geliştirmek ve özgüveni artırmak amacıyla bireysel terapiler ve destekleyici grup çalışmaları yapmaktayız. Danışanların bu alışkanlıklarının nasıl ve neden geliştiğini anlamak; düşünce kalıplarını ve davranışlarını değiştirmeye yönelik Bilişsel Davranışçı Terapi teknikleri uygulanmak; sosyal medya kullanımını sağlıklı bir seviyeye çekmek ve günlük yaşamlarına daha fazla odaklanmalarını sağlamak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alır. Terapi süresi, danışanın durumuna ve tedaviye verdiği yanıta bağlı olarak değişiklik gösterebilir, ancak genellikle birkaç ay sürebilir.
"PROFESYONEL YARDIM ALINABİLİR"
Öncelikle, sosyal medya kullanımını bilinçli ve sınırlı hale getirmek önemlidir. Özellikle gençler için sosyal medya kullanımı konusunda sınırlar koymak ve bu sınırları açıklamak faydalı olabilir. Beden algısı ve özgüven konularında farkındalık yaratmak da önemli bir önleyici adımdır. Gençlere, kendi değerlerinin sosyal medyadaki beğeni ve yorumlardan, medya ve toplumsal baskılarla dayatılan standartlardan bağımsız olduğu öğretilmelidir. Eğitim programları ve atölyeler, sağlıklı beden algısı ve özgüven geliştirme konusunda destekleyici olabilir. Sosyal etkinlikler ve hobiler, kişilerin sosyal medya dışındaki alanlarda da tatmin bulmalarını sağlar. Grup etkinliklerine katılım ve birliktelik hissi, kişinin kendine olan saygısını ve aidiyetlik duygusunu artıracaktır.
Sonuç olarak, selfitis kavramı resmi bir psikiyatrik tanı olmamakla birlikte, bireylerin aşırı selfie çekme ve paylaşma davranışlarını anlamak için önemli bir çerçeve sunmaktadır. Bu davranışın altında yatan psikolojik dinamiklerin anlaşılması, bireylerin sosyal medya kullanımının ve genel psikolojik sağlıklarının değerlendirilmesi açısından önemlidir. Bu nedenle, bu tür davranışların dikkatle izlenmesi ve gerektiğinde profesyonel yardım alınması gerektiğini belirtmekle fayda görüyorum.
İŞTE SONU KÖTÜ BİTEN SELFİE ÇEKİMLERİNDEN SADECE BAZILARI...
Sağlık, 2024.08.01 15:02