Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, sel ve taşkınlar konusunda alınması gereken önlemler hakkında Bursada Bugün'e açıklamalarda bulundu.
MERVE DENİZ EKİCİ / BURSADA BUGÜN
Küresel ısınmanın etkisiyle değişen iklim koşulları sebebiyle önlemler alınması gerektiğini Bursada Bugün'e anlatan JMO Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, "Mevsimsel döngü sebebiyle en kurak dönemdeyiz fakat yağışlı havaların da gelmesi beklenmektedir" şeklinde açıklamalarda bulundu.
"AFETLERİ ENGELLEMEK YA DA AZ ZARARLA ATLATMAK MÜMKÜNDÜR"JMO Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, doğal afet kavramlarının olmadığını ve doğa olaylarının afete dönüştüğünü dile getirdi, Yıldız, "Üzerinde yaşadığımız dünyamız 5 milyar yıl yaşındadır. Günümüze kadar geçen bu süreçte dünya yüzeyi dış dinamik (heyelan, sel, fırtına vb.) ve iç dinamik (volkanik faaliyetler, depremler vb.) olaylar ile şekillenmektedir. Bu olaylar bizleri etkilemediği sürece doğal olay olarak kalırlar. Ancak bu olaylar can ve mal kaybına, ekonomik ve sosyal kayıplara yol açarsa bunun adı afet olur. Dünyada bu jeolojik ve meteorolojik olaylar 5 milyar yıldan beri tekrarlandığına göre; riskler belirlenir, toplumun bireyleri ve karar vericileri bilinçlendirilir, gerekli bilimsel önlemler alınırsa afeti engellemek ya da az zararla atlatmak tabi ki mümkündür" açıklamalarında bulundu.
Sel ve taşkın arasındaki farkı ve nerelerde meydana geldiğini anlatan Yıldız, "Sel; ilk bakışta bir su baskını görünümünde olmakla birlikte, aslında su baskınının yanı sıra, yamaçlardan derelere ulaşan ve yüksek sularla taşınıp gelen toprak, kum, çakıl, taş ve kaya parçalarından oluşan bir çamur ve moloz baskını, yani bir taşıntı baskını da söz konusudur. Taşkın ise; toprağın geçici olarak bir akarsu yada çok miktarda yağmur veya diğer nedenlerle oluşan büyük su kütlelerinin baskınına uğraması olayıdır. Taşkınlar daha çok vadi tabanlarında ve aşağı havzalarda meydana gelirler. İçerdikleri katı materyal miktarı sellere oranla daha az olan yüksek su akışlarını ifade ederler. Küresel iklim değişimine bağlı olarak Türkiye genelinde artan ısı ve buharlaşmanın beraberinde, havada anormal bir şekilde su buharı birikmekte, bunun sonucunda da önceki dönemlere kıyasla anormal yağışların (süper hücre) oluşması beklenmektedir" dedi. Ayrıca Yıldız, gerçekleşen yağışların neticesinde sel, taşkın ve bunlarla birlikte heyecanların artmasının olağan olduğunu dile getirdi.
"DEĞİŞEN İKLİM KOŞULLARI SEBEBİYLE DİKKATLİ OLMAMIZ GEREKEN DÖNEMLERE GİRİYORUZ"Yıldız, "Son günlerde 'kuraklık zirve yaptı' söylemlerini tüm mecralarda sıkça duymaktayız. Mevsimsel döngü sebebi ile en kurak dönemdeyiz, aynı zamanda da bu durum şu anlama gelmektedir; Yağışlı dönemlerin de başlaması beklenmektedir. Küresel ısınmanın da etkisi ile değişen iklim koşulları sebebi ile maalesef çok dikkatli olmamız gereken bir döneme giriyoruz. Sel, taşkın ve heyelan olaylarının bu dönemlerde sıkça yaşanması muhtemeldir" açıklamalarında bulundu.
YILDIZ; SEL, TAŞKIN VE HEYELANA KARŞI UYARILARDA VE ÖNERİLERDE BULUNDUJeoloji Mühendisleri olarak uyardıkları ve önerdikleri maddelere dikkat çeken Yıldız, "1- Yağışların anında ve sonrasında bir tehlike de heyelan - devrilme (kaya) riskidir. Bu durumlar da göz ardı edilmeden takip edilmeli, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği sağlanmalıdır. 2- Olağan dışı yağışların görüldüğü bu dönemlerde, tüm olasılıklar göz önünde bulundurularak en hızlı şekilde aksiyon alınmalıdır. 3- Bölgesel potansiyel heyelan ve sel haritaları sağlıklı olarak tamamlanarak yerleşim ve altyapı kararlarının alınmasında göz önünde bulundurulmalıdır. 4- Dere yatağındaki her türlü yapılaşma yasaklanmalıdır. Vadiler boyunca sel, taşkın, küçük heyelan ve akmalar nedeniyle tehlike altında olan konutlar/alanlar saptanıp gerekli önlemler alınmalıdır. 5- Dere yataklarından bilinçsiz ve kontrolsüz olarak malzeme alınması engellenmelidir. Dere yataklarına yapılan müdahaleler başka alanlarda taşkına neden olmaktadır. Bu nedenle dere yataklarının daraltılmasından vazgeçilmeli, dere ıslah çalışmaları bölgede mevcut tüm dere yataklarında (kuru dere yatkları da dahil) en kısa zamanda başlatılmalıdır. Bölgedeki her türlü yapılaşmalar için jeolojik ve hidrolojik çalışmalar zorunlu hale getirilmelidir. 6- Son dönemlerde gerçekleşen; Sel ve Taşkın olaylarını oluşturan yağışların karakteri ve miktarı hakkında net bilgi elde edilememiştir. Hİdrometeorolojik çalışmaların sağlıklı yapılabilmesi ve sağlıklı kararlar alınabilmesi için riskli bölgelerde standartlara uygun meteoroloji İstasyonları acilen kurulmalıdır. 7- Büyükşehir ve İlçe Belediyelerinde oluşturulacak/oluşturulan Afet İşleri Daire Başkanlığı ve Afet İşleri Müdürlükleri liyakatlı kadroları ile tüm önleme-risk azaltma çalışmalarında bulunmalıdır. 8- Kentin anayasası olacak 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı çalışmalarında bu hususlara özellikle önem gösterilmelidir. Jeolojik-Jeoteknik özellikler altlık olarak kullanılmalıdır. 9- Valilik, Yerel Yönetimler, AFAD , DSİ, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı gibi kurumların işbirliği ile, ilgili Akademik Odalardan da destek alınarak acilen Bursa da heyelan, taşkın ve su baskını gibi kuvvetli yer hareketlerine yönelik duyarlılık, tehlike ve risk dağılımını gösteren bölge haritalarını hazırlaması gerekmektedir" şeklinde sıraladı. Yıldız, son olarak çalışmaların kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini ve her bir bireyin farklı afet senaryoları için bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Bursa Bölge, 2024.11.14 16:59