Bursa'nın içme suyu ihtiyacını karşılayan 60 milyon metreküp su kapasiteli Nilüfer Barajının kuruması ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in "40 günlük su kaldı" uyarısının ardından Emek Partisi (EMEP) Bursa İl Örgütü yazılı bir açıklama yaptı.
EMEP tarafından yapılan yazılı açıklamada, 'Bursa hükümet ve şirketler eliyle adım adım susuz bırakılıyor' denildi.
"Şehrimizde uzun zamandır devam eden 'su sorunu' çözülmek bir yana daha da derinleşiyor" ifadeleri kullanılan açıklamada, "Su kaynakları açısından oldukça zengin kaynaklara sahip olan Bursa'da emekçiler bu sorunla yüz yüze bırakılıyor. Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan Belediye Başkanı Mustafa Bozbey şehrin ancak 40-45 günlük içme suyunun kaldığını, 60 milyon metreküp kapasiteli Nilüfer Barajı'nın tamamen kuruduğunu ve 2 milyon 520 bin metreküp kapasiteli Doğancı Barajı'ndaki su seviyesinin de yüzde 35'lere kadar düştüğünü açıkladı. Bozbey'i sadece açıklama yapmaya sorunları paylaşmaya değil Bursalı emekçileri bilgilendirmeyi şehrin emek, demokrasi güçleri, konunun uzmanlarıyla birlikte kalıcı bir çözüm için tasarruf planlarını oluşturmaya da çağırıyoruz" denildi.
"Kuraklık riski yok edilen ormanlar yüzünden hayatımıza giriyor"
Yüzeysel su kaynakları, yer altı su kaynakları, dereler ve nehirler gibi pek çok imkana sahip olan şehrimizin bu sorunlarla karşı karşıya kalmasının başlıca nedeni sorunu çözmesi gerekenlerin doğayı talan etmekle meşgul olması, rant uğruna ormanların yok edilmesidir denilen açıklamada, "Buna en yakın örneği geçtiğimiz aylarda Yenişehir'de yaşadık. Yenişehir ilçesine bağlı Hayriye Köyü yakınlarındaki yaklaşık 4 milyon metrekarelik (405 hektar) orman alanı, son dört yılda adım adım yok edildi. Yine bu ay Çanakkale'de Kazdağları'nda Cengiz Holding'in 1 milyon ağacı kesmeye başlaması da kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştı ve pek çok çevre örgütü bu katliama karşı mücadelesini sürdürüyor. 'İklim değişikliği', 'Türkiye'de kuraklık artıyor' denilerek sorunların kendiliğinden olduğuna ilişkin hükümet propagandasının gizlemek istediği gerçek aslında kapitalistlerin rantı ve karı uğruna ülkenin doğal zenginliklerinin nasıl yok edildiğidir. Pek çok örnekte karşımıza çıktığı gibi yangınların ardından yok olan ormanlar, tekrar kazandırılmazken hızlıca çıkarılan kanun ve yönetmeliklerle orman statüsünden çıkarılıyor ve imara açılıyor. Bu örneklerde görüldüğü gibi Bursa hükümet ve şirketler eliyle adım adım susuz bırakılıyor, 'kuraklık' riski yok edilen ormanlar yüzünden hayatımıza giriyor" ifadeleri kullanıldı.
"Su sanayi patronlarının hizmetine sunuluyor"
DSİ verileri, Bursa'da yeraltı sularını en fazla ve ücretsiz olarak sanayinin kullandığını gösteriyor denilen açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı; "Aynı şekilde diğer kaynaklardan da önemli oranda su sanayi patronlarının hizmetine sunuluyor, diğer yandan sularımız 30'a yakın su işletmesine peşkeş çekiliyor. Atık suları ise nehirlerimize, derelerimize dökülüyor. Kömürle çalışan termik santraller, madenler, taş ocakları gibi işletmeler her gün suyumuzu, havamızı kirletmeye devam ediyor. Karbon ve diğer gazlar salınımı tarihin görülmemiş seviyelerine kapitalistlerin kar hırsı yüzünden çıkıyor. BUSKİ'nin açıkladığı yüzde 20'lik kayıp kaçak oranı bir ilerlemenin olduğunu gösterse de yeterli değil. Belediyeler ve hükümet kuruluşları gerekli önlemleri derhal almalı. 'Ne kadar harcarsan onun parasını ver' demek yerine tasarrufun ve daha az kullanımın teşvik edildiği planlar uygulamaya konulmalı. Su paketleme şirketlerine el koyulmalı, atık su arıtma tesisleri her yerde kurulmalı ve çalışması denetlenmeli. Su kaynaklarını kirleten tüm sanayi kuruluşları ağır yaptırımlarla cezalandırılmalı, orman katliamlarına son verilmeli. Şehrin kaynaklarının kapitalistler tarafından yağmalanmasına son verilmeli, Bursalı emekçiler sağlıklı suya ücretsiz bir şekilde erişebilmeli."
Bursa Bölge, 2024.11.19 16:27