Bursa Uluabat Gölü iklim krizi, çevre kirliliği ve çevredeki fabrikaların gölden su çekmesi nedeniyle canlılığını yitiriyor. Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, Ulubat Gölü'nün yaşadığı tehlike hakkında açıklamalarda bulundu.
CANSU ÖZDEMİR / BURSADA BUGÜN
Bursa'da yer alan Ulubat Gölü iklim krizi, küresel ısınma ve çevre kirliliği gibi faktörler yüzünden kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Gölün çevrede yer alan fabrikaların gölden su çekmesi ve atıklarını bırakması Uluabat Gölü'nde can yakan görüntülerin oluşmasına neden olmakta Kuraklığın yanı sıra sanayi kuruluşlarının gölden su çekmesi ve göle atık bırakan sanayi kuruluşlarının varlığının devam etmesi birçok tatlı su kaynağı gibi Uluabat Gölü'nün yok olma tehlikesiyle ilgili için endişe uyandırdı.
DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, Uluabat'ın uluslararası bir sözleşme olan Ramsar Sözleşmesi ile korunduğunu ancak bu sözleşmenin ihlal edildiğini dile getirdi.
Demir; "Uluabat Gölü, Türkiye Cumhuriyeti tarafından uluslararası bir sözleşme olan Ramsar Sözleşmesi ile korunan bir göldür. Bu sözleşmenin de belli yükümlülükleri var. Dünyada yaşayan göller var, Uluabat Gölü de böyle bir göl idi. Son yaşanılan iklim krizi ve çevre kirliliği gölü ciddi bir şekilde etkiliyor. Uzman görüşlerine göre gölden aşırı şekilde su kullanımı, etraftaki var olan sanayi kuruluşları ve yeni oluşmakta olan TEKNOSAB, Tekstil OSB, Deri OSB gibi sanayi kuruluşlarının yoğun bir miktarda su talebi var. Böyle bir su kullanımı söz konusu ve çevre kirliliği dolayısıyla Uluabat Gölü yaşayan bir göl ünvanını bırakıp, ölmek üzere olan, bitkisel hayata geçmeye hazır bir göl haline geldi. Bu yıl yağışların beklenilen üzerinde olması, akarsuların göle ulaşması nedeniyle Uluabat'a da bir canlılık yansıdı. Ancak bakıldığı zaman kuraklık daha hakim. Son 50 yılda bir Marmara Denizi büyüklüğünde sulak alanlarımızı kurutmuşuz, yok etmişiz. Uluabat da bu yok olan sulak alanlara aday" sözleriyle, Uluabat Gölü'nün yok olma tehlikesi yaşadığına değindi.
ULUABAT GÖLÜ YOK OLURSA NE OLUR?
Murat Demir, Uluabat Gölü'nün yok olması durumunda oradaki ekolojik sistemin ciddi derecede bozucağını dile getirdi. Karabatak ve Tepeki Pelikan kuşlarının popülasyonunun Uluabat'da oldukça yoğun olduğuna değinen Demir, ifadelerinde şu sözlere yer verdi "Uluabat yok olursa ne olur kısmına gelirsek; bölgedeki ekolojik denge bozulur. Çünkü Uluabat Gölü sadece bizim için değil, göçmen kuşlar için çok önemli. Dünyadaki en önemli 6 göç yolunun iki tanesi Türkiye'den geçiyor ve bir tanesi de Uluabat aksından geçiyor. Orta Avrupa'dan Afrika'ya, Afrika'dan ülkemize gelen kuşların beslendiği, dinlendiği, kuş türlerine göre Yaz'ı geçirdiği bir alan burası. Uluabat Gölü'nün yok olması demek yüz binlerce kuşun yok olması anlamına gelir. Uluabat Gölü'nün korunması için Ramsar Sözleşmesi'ndeki en önemli etkenler, Küçük 'Karabatak' adlı kuşun dünyadaki en çok popülasyonunun ürediği ve varlığını gösterdiği yer Uluabat Gölü olması. Böylece bu kuşun ve Tepeli Pelikan'ın da çeşitliliğini ve hayatlarının son bulması anlamına gelir.
Yeraltı suları dengesi açısından da Uluabat Gölü'nün varlığı çok önemli. Su canlıları, balıklar da tükenme noktasına geldi. Hem balık çeşidi hem oradan beslenen kuş türlerinden onlarda çeşit yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bölge tarımı Uluabat Gölü'nden besleniyor. Göl, hem Karacabey hem Mustafakemalpaşa hem Nilüfer olmak üzere üç ilçemizin sınırları içerisinde bulunuyor. Bu üç ilçe de tarım konusunda Uluabat Gölü'nden besleniyor, dolayısıyla Uluabat ölürse civarlardaki tarım alanları da ciddi derecede etkilenir."
"ULUABAT'I KORUMAMIZ GEREK"
Uluabat Gölü'nü korumak için Uluabat'ı besleyen suları da korumak gerektiğine değinen Demir, acil eylem planı oluşturulmasını söyledi.
Uluabat'ın suyu Uluabat'ta kalmalı diyerek su kaynaklarına sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Demir, konuyla ilgili şu sözleri söyledi; "Yanlış su kullanım politikaları, iklim krizi ve çevre krizi hepsi bir araya gelince Uluabat Gölü yaşayan göl olmaktan çıkıp, ölmek üzere olan bir göl olma yolunda hızlı adımlarla yürüyor. Bunu durdurmak da hepimizin elinde. Başta karar vericilerin bu gölü korumak adına, bizler de sivil toplum kuruluşları olarak üstümüze düşeni yapmalıyız. Uluabat Gölü'nü korumak için Uluabat'ı besleyen su varlıklarını korumak gerek. Başta Mustafakemalpaşa'daki Kirmasti Çayı ve Emek Çayı olmak üzere bu havzadaki Uluabat Susurluk havzası üzerinde yer alır. Bu havzadaki bütün suların korunması gerekir. Uluabat Gölü bize dünyanın mirası. Bir Uluabat Gölü'nü hiçbir devlet bize veremez. Toplama sularıyla ancak baraj yapılabilir ama bu yer altı sularıyla, doğanın bize armağanı. Biz milyonlarca yılda oluşan gölü birkaç yüzyılda, özellikle son yüzyılda elbirliğiyle yok ediyoruz. Bu nedenle Uluabatı korumak için acil eylem planı oluşturulmalı. Uluabat'ın suyu Uluabat'ta kalmalı. Uluabat çevresinde avcılık kesinlikle yasaklanmalı. Buradaki yaban hayatı korumak adına bir çaba harcanmalı."
Demir, dünya mirası olarak adlandırdığı Uluabat Gölü'nü canlandırmak için sivil toplum örgütleri ve siyasilere seslendi.
Kaynak: BURSADA BUGÜN
Bursa Bölge, 2022.04.06 10:08