Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bursa Şubeleri ve Bursa Tabip Odası sağlıkta ticarete dur çağrısı yaptı.
MERVE DENİZ EKİCİ / BURSADA BUGÜN
KESK, DİSK, SES, TMMOB Bursa Şubeleri ve Bursa Tabip Odası, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü önünde yenidoğan bebek ölümleri hakkında basın açıklaması gerçekleştirdi.
SES Merkez Genel Sekreteri Ferit Ceylan, "Sağlıkta Dönüşüm Projesi için sağlıkta özelleştirme ölüm getirir dedik. Keşke yanılmış olsaydık. Sermaye için bebeklerimizin canına kıymaya başladılar. Bugün İstanbul'da devlet hastanesinden daha çok özel hastane, Türkiye'de ise yarısından fazla özel hastaneler mevcut. 22 yıllık süreçte mantar gibi sardılar. Yaşanan olaylarla hiçbir sermaye sahibi, patron suçlu bulunmadı. Üç beş tane sağlık çalışanını yargıya vererek bu işi kapatmak isterken sağlık emekçilerini hedef gösterdiler. 'Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz' diyen örgüt mensupları kar amacı elde etmeyi düşünemez. Sağlıkta şiddetin boy gezdiği hastanelerde bir şiddet dalgası daha gelmemesi için sağlık emekçilerinin hiçbir suçu yoktur. Bizler yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Pandemi olsun deprem olsun her an bu ilkeyi yürütüp bu karalamaları kabul etmiyoruz. Bebek ölümlerinde sistemin suçu vardır. Sistemdeki olaylara vesile olan yöneticiler Sağlık Bakanı başta olmak üzere istifa etmelidir" dedi.
"SAĞLIK SİSTEMİ UYGULANAN POLİTİKALARLA ZAYIFLATILMIŞTIR"SES Bursa Şube Eş Başkanı Alican Özden basın açıklamasını gerçekleştirdi. Özden, "Sağlık sistemine bilerek yatırım yapılmamış ve sağlık sistemi uygulanan politikalarla zayıflatılmış, sonra da bunun sonucunda ortaya çıkan hasta kuyrukları, ilaca ulaşma zorlukları, SSK-Sağlık Bakanlığı ayrılığı gibi halkta oluşan hoşnutsuzluktan faydalanılmış, bu olumsuz sağlık uygulamalarının "sağlıkta devrim" yapılarak değiştirileceği beklentisi oluşturulmuş ve Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın uygulanmasına destek istenmiştir. Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür. Sağlıkta dönüşüm programı ve programa yön çizen kar ve rant amaçlı, özelleştirmeci, halkın geniş kesimlerinin çıkarlarını sermayenin ihtiyaçlarını için gözden çıkartan anlayış ülkemizde de benzer uygulamaları hayata geçiren tüm dünya ülkelerinde de çökmüştür" şeklinde konuştu.
Özden, "Sağlıkta Dönüşüm Programı" tüm itirazlarımıza rağmen yaşama geçirilmeye çalışıldı. Mevcut sağlık sistemine eleştirilerimizi ifade ederken hep alternatifini de sunduk. Daha özgür, sömürüsüz, demokratik, eşitlikçi bir dünya için mücadele ederken "başka bir sağlık mümkündür" ü sürekli olarak ifade ettik, mücadelesini verdik. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nda "biz ne dedik onlar neler yaptılar ve sonuçları ne oldu" hatırlayalım. Sağlık toplumsal bir olgudur. Toplumun en geniş kesimlerinin sağlığını ve ihtiyaçlarını merkeze almalıdır. Sağlık, sağlıklı olma halini belirleyen tüm nedenler ve etmenlerle birlikte ele alınmalıdır. Bir sağlık sorunu varsa sadece bireyin durumuna indirgenemez, altında yatan toplumsal, siyasal, ekonomik, ekolojik, kültürel ve eril tahakkümden kaynaklanan nedenler vardır. Bunları görmeden sağlık konusunda bir yol alınmayacağı açıktır. Ancak yönetenler sadece sonuçlar ile ilgilenerek sağlıksızlık halinden kar etmeye heves eden bir sağlık sisteminde ısrar etmeye devam etti" açıklamalarıyla koruyucu sağlık sisteminin öncelenmediğini belirtti.
"TOPLUMSAL SAĞLIK İÇİN AYRILMASI GEREKEN KAYNAKLAR ŞEHİR HASTANELERİNE YATIRILDI"Özden, "Güvencesizlik durumu emekçileri sağlıksız koşullarda, daha fazla sürelerde, daha ucuza çalışmaya zorladı. Sağlığımız bozuldu. Salgın da hastalandık ve öldük. Depremde enkaz altında kaldık.
Sağlık emekçilerinin insanca yaşanacak bir temel ücreti olmalıdır dedik. Sürekli olarak sağlık emekçilerin temel ücretini düşük tutarak performans, teşvik vb. güvencesiz ücretlendirme getirdiler. Gelirleri arttırmak için fazla mesai ve fazladan nöbetler tutmaya başladık. 2-3 kişinin işini tek kişiye gördürdüler. Devasa hastanelerin toplum sağlığı açısından yararlı olmadığı, esas olarak koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi gerektiğini söyleyegeldik. Sağlıktan para kazanmaya çalışan sermaye grupları olan; bankacılık, sigortacılık, tıbbi teknoloji/medikalcılık, inşaat sektörünün ihtiyaçları üzerinde ısrarla yapılmak istenilen şehir hastanelerinin kentlerde yayılmış olan hastanelerin kapatılması sonucunda sağlık hizmetine ulaşımını engelleyeceğini söyledik. Aynı zamanda bu devasa hastaneleri sağlık hizmetlerin verilmesi açısından da uygun mekanlar olmadığı ifade ettik. Tüm ısrarlarımıza rağmen toplumsal sağlık için ayrılması gereken kaynaklar buralara ayrılarak şehir hastaneleri açıldı" açıklamalarıyla sağlıkta dönüşüm programının çöktüğünü ve başka bir sağlığın mümkün olduğunu vurguladı.
KESK, DİSK, TMMOB, SES ve Bursa Tabip Odası, taleplerini, "Rant ve kâr amaçlı değil, sağlık emekçisi ve başvurucular arasına para ilişkisinin giremediği, koruyucu hizmetlerin öncelendiği toplum için sağlık, pıtrak gibi çoğalan özel sağlık kurumlarına değil kamu sağlık kurumlarına yatırım, sağlık hizmetlerinin demokratikleşmesi, bireysel ve tedavi merkezli değil, toplum ve bölge tabanlı koruyucu sağlık, devasa şehir hastaneleri değil topluma yayılmış, ulaşılabilir sağlık kurumları, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti demeye devam edeceğiz. İşte bu dediklerimizi kaale almadığınız bizleri dinlemediğiniz, sağlığı piyasalaştırdığınız ve kar aracına dönüştürdüğünüz için bugün bebeklerimizin özel hastane yoğun bakımlarında nasıl katledildiği haberleri ile sarsılıyoruz" şeklinde açıkladı. Özden, "Kar ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunları da soruşturmaya dahil edeceksiniz. Kamu hastanelerindeki istihdam açığını hızla giderip liyakatsiz yöneticilerinizi geri çekeceksiniz. Kamusal, nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık sisteminin garantisini vereceksiniz" dedi.
"SAĞLIKTA TAŞERON OLMAZ"Dev-Sağlık İş sendika üyesi Alper Küçük, "Hizmetlerin kamusal olması esastır. Hizmetlerin toplumsal yarar öne çıkarılarak organize edilmesi ve sağlık hizmeti niteliğinin kamu denetimi ve etiğe uygun olması şarttır. Tek yol ulaşılabilir, etik, ücretsiz sağlık sistemidir. Sağlıkta taşeron olmaz. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin bir başka taşeron şirketlerine devretmiş olmak, komisyon alınıp verilen bir yere dönüştürmek suça ortak olma anlamına gelir. Yenidoğan ünitesi taşerona devredilemez. Sadece adı geçenler değil, bu vicdansız vurgun üzerinde zemin oluşturan ve palazlandıranlar da hesap verip istifa etmeli" şeklinde konuştu.
BTO Bursa Şube Başkanı Kadir Binbaş, "Aşıları zamanında 50 dolara satma çete değil de nedir? Kamudaki görüntüleme şirketlerin kopyala yapıştır yöntemiyle rapor hazırlaması çete değil de nedir? Özelleştirmeyle sağlık çeteleştirilmiş durumda. Sağlık özelleştirmeyle birlikte özelleştirmenin taşeronlaşmasıyla birlikte 12 canımızı kaybettik diyoruz bu da doğru değil. Denetlemeleri yapmayanlar da çete değil midir? Denetlenmeye gidilecek yerlere önceden haber vermek çete değil miyide? Özelleştirme devam ederse daha çok can yanacaktır. BTO olarak bundan sonra üstümüze düşen görevin hepsini yapmak istiyoruz, denetimlerde bulunmak istiyoruz, branş hekim ve derneklerin de bulunmasını istiyoruz. Gerekirse hastanelere, sağlık kuruluşlarına gider, elimizden geldiği kadar denetlenebilecekleri, yaptıkları yolsuzlukların ortaya çıkacağını hissettireceğiz" açıklamalarında bulundu.
Bursa Bölge, 2024.10.24 12:36