Balkanların yükselen yıldızlarından biri olan ve hatta Avrupa'nın yeni İbiza'sı olarak nitelendirilen Budva'da unutulmaz bir tatil yapmayı kim istemez ki?
Üstelik Avrupa ülkelerine göre çok daha uygun olması ve vize istememesi da cabası. Karadağ'ın sahil şehri olan Budva'yı daha önce duymamış olabilirsiniz. Ancak endişe etmeyin! Birbirinden güzel koyları, sahilleri, plajları, eşsiz doğası ve tarihi yapılarıyla keşfedilmeye değer yerlerden biri olan Budva'yı kendi gözlerinizle görünce bize hak vereceksiniz. Budva tatilinizi eşsiz kılmak için bilmeniz gereken tüm detayları Ytur.net sizler için hazırladı. Hazırsanız başlayalım...
Budva, Balkanlar denilince akla ilk gelen ülkelerden biri olan Karadağ sınırlarında bir sahil şehri. Kıyıda köşede kalmış olsa da sahip olduğu güzellikleri görmemek mümkün değil. 2 bin 500 yılı aşkın tarihe sahip olan kent, uzunca bir süre Cenevizlilerin hakimiyeti altında kalmış. Kentin merkezinde bulunan Cenevizlilerden kalma kale, bunun adeta ispatı niteliğinde. Uzun sahil şeridinin yanı sıra kafeleri, eğlence merkezleri ve Orta Çağ'dan kalma yapıları andıran mimarisiyle Budva tam anlamıyla bir çekim merkezi. Yakın zamanda Avrupa'nın da gözdesi hâline gelen Karadağ Budva turları farklı isteklere cevap verdiği için sıkça tercih ediliyor. Unutmadan, Adriyatik Denizi'nin tadını çıkarmak için Budva tatilinizi mutlaka mayıs ile ekim arasına planlamanız gerektiğini hatırlatalım.
Budva tatili için yapacağınız valiz hazırlıklarında unutmamanız gereken birkaç küçük detay dışında çok fazla kritik bir durum yok. Şehirde para birimi olarak euro geçse de Budva, Avrupa ülkelerine göre nispeten daha ucuz. Yanınıza almayı unuttuğunuz bir şeyi, şehir merkezinden uygun fiyatlara kolaylıkla satın alabilirsiniz. Yine de tatile çıkmadan önce valizinize deniz şortu, güneş gözlüğü, şapka, terlik ve spor ayakkabı koymayı unutmayın.
Budva, her ne kadar küçük bir kent olsa da imkân bakımından oldukça gelişmiş duruma. Öyle ki kano turundan casinolara kadar neredeyse her türlü vakit geçirebilecek bir şey bulabiliyorsunuz. Kıbrıs kadar olmasa da Budva, casino kültürünün uzun süredir var olduğu kentlerden biri. Sırf bunun için gelenler var desek herhalde yanlış olmaz. Eğer "Benim şansım yaver gider" diyorsanız Budva tatili sizin için biçilmiş bir kaftan olabilir.
Budva aynı zamanda Karadağ'ın tarihi şehri Kotor'a da çok yakın. Yarım saatlik bir araç yolculuğu ile Budva'dan Kotor'a ulaşabilirsiniz. Özellikle Orta Çağ'dan kalma tarihi yapıları, Venedik duvarları ve kalesi Kotor turları sırasında mutlaka görmeniz gereken yerler arasında.
Gelelim Budva'ya... Dar sokakları, uzun kordonları olan Budva'yı yürüyerek gezmektense bisiklet kiralamayı tercih edebilirsiniz. Böylece yarımadayı baştan sona kısa sürede keşfedip tatilinizde kendinize fazladan vakit ayırabilirsiniz. Tek tek plajları gezmek istemiyorsanız da Budva'da tekne turlarına katılmayı düşünebilirsiniz. Bu, aynı gün içerisinde birden fazla koy görmek için ideal bir tercih olabilir.
Budva'da öyle bir plaj var ki adeta ölmeden önce görülmesi gerekenler listesine aday olacak nitelikte. Bahsettiğimiz yer Plaja Slovenska yani Slovenska Plajı. Burası geçmişte Slovenyalıların sık sık uğrayıp tatil yaptıkları bir yer olduğu için bu ismi almış olduğu rivayet ediliyor. Eski Şehir olarak bilinen Stari Grad'da bulunduğu için ulaşımı da bir hayli kolay. Uzun kumlu sahili, rengarenk kafeleri ve uçsuz bucaksız denizi... Üstelik Budva'daki spor aktivitelerinin de merkezi konumunda. Jet ski kiralamalarından motor turlarına kadar pek çok imkân burada mevcut durumda.
Orta Çağ'dan kalma bir kent olan Budva, her popülerleşmeye başlayan şehirde olduğu gibi inşaat sektöründen nasibini almış. Bunun sonucunda kent, resmî olmasa da iki farklı bölgeye ayrılmış durumda. Kentin Eski Şehir (Old Town) bölgesi olarak bilinen Stari Grad'da biraz önce değindiğimiz Orta Çağ dokusu hakim. Hatta o dönemlerden kalma surlar bile günümüze kısmen de olsa ulaşmayı başarabilmiş. Kentin kuzey kısımları daha çok yeni yapılaşmaların yer aldığı, şık mağazaların ve kafelerin cirit attığı bir bölge konumunda. Böylesine doğası ve tarihi dokusu bakımından zengin kente gelip de mağaza gezmek istemezsiniz herhalde. Bu nedenle Budva gezileri için başlangıç noktası olarak Stari Grad'dan yani Old Town'dan başlamanız çok daha isabetli olacaktır.
Budva'nın kalbi de diyebileceğimiz Old Town, tamamen yarımada üzerine kurulmuş bir yerleşim yeri. Eski dönemlerde denizden gelebilecek olan saldırılara karşı yapılmış surlarla çevrili olan Stari Grad'ı görür görmez hayranlığınızı gizleyemeyeceksiniz. Sırtını verdiği yeşil dağ manzarasının yanı sıra o kadar otantik bir dokuya sahip ki gördüğünüz her manzarayı ölümsüzleştirmek isteyebilirsiniz. Zaten UNESCO tarafından koruma altına alınmış olması da bir tesadüf olmasa gerek!
Eski şehri çevreleyen surların dibindeki hisar Gozo Arkeoloji Müzesi olarak hizmet veriyor. Üstelik üst kısmında mutlaka görmeniz gereken bir seyir terası bulunuyor. 1960 yılından bu yana açık olan müzede bölgenin arkeolojik geçmişini yakından inceleme fırsatına erişebilirsiniz. Müzede fotoğraf çekerken flaşınızın kapalı olduğunu kontrol etmeyi unutmayın. Zira müze görevlileri bu konuda oldukça hassas.
Budva'ya geldiğinizde ilk dikkatinizi çekecek olan yapılardan biri Aziz İvan Kilisesi. Kentin simge yapılarından biri olduğunu daha görür görmez anlayabilirsiniz. Saint Ivan Church adıyla hizmet veren Orta Çağ Katolik kilisesi, sahip olduğu mimarisiyle de görenleri büyüleyebilen nitelikte. İçerisinde sayısız fresk ve resim bulunan kilise, kentin Stari Grad bölgesinde bulunuyor.
Kültür ve tarihe doyduktan sonra rotanızı Adriyatik Denizi'ne doğru çevirmeye ne dersiniz? Stari Grad'ın yaklaşık 2-3 km güneybatısında yer alan Mogren Plajı, uzun sahiliyle aynı anda yüzlerce kişiyi ağırlamasıyla ünlü. Üstelik koy görünümünde olduğu için dalga tehlikesi de bulunmuyor. Gün boyunca gezdikten sonra Mogren Plajı'nın turkuaz denizine karşı uzanıp "Oh be dünya varmış!" demek gibisi yok hakikaten. Küçük çaplı büfelerinden buz gibi meyve kokteyli de yaptırırsanız değmeyin keyfinize.
Kaynak: BURSADA BUGÜN
Yaşam, 2022.10.20 08:14