Recep Günay'a arzuhalimdir!

Recep Günay'ın en iyi bildiği şeydir; 'hukuki yollara başvurmak!'

Yine başvurmuş bildiği yönteme.

Yöntemini de; kulübün sitesinden duyurmuş.

Okuyalım mı?

'Bursaspor Kulübü Derneği yönetim kurulu olarak, bilanço incelemeleri neticesinde geçmiş dönem mali kayıtlarının hukuka uygun olmadığı, fiili durumla örtüşmediği ve usule aykırı olduğu anlaşılınca, Derneğimizin amacına aykırı hususların yargı nezdinde incelenmesi adına hukuki yollara başvurulmuştur.'

Sayın başkan; 'geçmiş dönem' dediğin 'Ömer Furkan Banaz yönetimi' son kongrede ibra edilmedi mi delegeler tarafından?

Henüz çekip gitmediğin için (!) oylamada sen de vardın!

Nasıl oluyor şimdi 'usule aykırı' olması?

Aykırıydı da madem neden tepkini koymadın!

Şimdi mi aklınıza geldi itiraz etmek?

Bakarsanız Bursaspor'u rahmetli şampiyon başkan Yazıcı dahil kim yönettiyse 'hepsi hırsız, hepsi üç kağıtçı, hepsi kendisine karşı!

Bir tek kendisi sütten çıkmış ak kaşık!

Sürekli mahkemelerde koşturup; dava üstüne dava açtırıyor.

Açtırıyor da daha kazandığı tek dosyasını görmedim.

Medyaya düşman, sağına düşman, soluna düşman!

Bir süre önce hakkında 'yalan yanlış haberler yapıyorlar' diye bizim mahalleye de ayar çekmeye çalışmıştı.

'CİMER üzerinden akredite olmayana Özlüce yasak!'

Turkuaz kartınız varsa kapıdan gösterip geçersiniz; içeriye almamak kimsenin haddine değil.

O kadar adamız lafa gelince bu mecrada; o kadar da örgütlüyüz sözde.

Dernek başkanlarımız var sıra sıra.

'Sen kim oluyorsun da Özlüce'ye gazeteci sokmuyorsun ?' diye şarlayamadık.

Pardon demeye kalktık da; geri adım attık.

'Ayıp olurmuş?'

Ne 'ayıp olması meslektaşlarım';

Bizi kale almıyorlarsa gereğini yapmalıydık.

Ondan korkan onun gibi olsun.

Yıllardır içimde ukdeydi; kendini bir şey sanmaya başlayınca; artık söylemekten bir sakınca görmüyorum.

Yıllar öncesi Olay'da çalışıyorum;

Recep başkan bizim TV'nin spor programında kendisini eleştirildiler diye açıyor telefonu gecenin yarısında; karşısına kim çıktıysa medyanın patronuna tam gaz saydırıyor!

Bir değil, iki değil defalarca hem de...

Telefonu açan da santral görevlisi filan değil, renk ayırımından bir çalışan.

Ertesi gün gazetedeyim.

Çocukcağız alı al, moru mor yanıma çöküp; içini dökmeye başladı.

'Engin ağabey öyle böyle değil, küfürlerin bini bir para patrona. Bilgin olsun diye söyledim'.

Oturup döşendim ben de kendi üslubumla yaptığının büyük bir terbiyesizlik olduğunu anlatmak için.

İsteseydim holding binası yanı başımızda; git direkt şikâyet et yapmadım;

'Büyüklük bizde kalsın' deyip, derdimizi satırlara döktük.

Aradan bir süre geçti.

Günlerden bir gün; medyanın turnikesinden kartımı okutup içeri gireceğim;

Güvenlik elime bir zarf tutuşturdu.

'Engin ağabey mahkemeden göndermişler!'

Açtım okudum; okuyunca şaşırdım.

Eleştirdim diye beni mahkemeye vermiş Recep Günay.

Tek kelime küfür yok, hakaret yok; saygıda kusur etme yok!

Herhalde canı sıkılmış olmalı; alışkın ya mahkemelerde oda oda dolaşmaya?

Hayatımda bir kez mahkemelik oldum; o da Recep Günay sayesinde.

Gittik basın savcısına; yol, yordam usul bilmem elim ayağım titriyor.

Hal, hatır sordu; ifademi alacak:

Yüzüme bakıp gülerek' yahu bu yazdıklarında suç unsuru bir şey yok ki senin ifadeni alayım. Normal eleştirini yapmışsın' deyip takipsizlik kararı verdi.

Bir ara gazete çıkarmaya da çalışmıştı;

İlk saldırdığı kişi kulübü yönetenlerden önce ben oldum!

O yazı ile yazan arkadaş hala arşivimde durur.

Sonradan öğrendim;

O zaman bankamatikler henüz yok.

Çalıştırdıklarına paralarını kimseye çaktırmadan tek tek yanına çağırarak açıktan verirmiş!

İşe alırken söz verilenlerle; ele geçenler çok farklı rakamlar!

Sigorta yok, kadro yok!;

Bir süre idare etti; haliyle fazla yaşamadı gazetesi sizlere ömür!

TSYD Özlüce Bursa Şubesi'nin temel atma töreninde ortalıklarda dolanıyordu.

'Ne iş?' diye merak ettim.

'Gazete patronu' künyesiyle hal hatır sormak içinmiş; öyle söyledi çocuklar!

O küfür ettiği eski patronumuzu da yıllarca hiç bir şey olmamış gibi sık sık ziyaret etmişliğini bilirim!

Bizim servisin önündeki duvara aracını pak edip; özel kapıdan içeri dalardı.

Neler söylerdi acaba kendisine?

'Bir zamanlar sana çok şey etmiştim!; beni affet' demiş olabilir mi ki acaba?

Sinkaflarının şahidi bugün meslek değiştirse de hala hayattadır!

Sözün özü;

Mahkemelerle şerbetli başkan; istediğiniz kadar imza toplayın, hayatta o koltuğu bırakmaz.

Teksas'mış, Kadir Şankaya babaymış, kulübün duayenleriymiş vız gelir, tırıs gider.

Yargıyı koz olarak kullanarak; başını kaldırmaya kalkana basar davayı.

Bir şey olacağı yok ama; Üç ay, beş ay idare etse kardır.

Kolay mı an itibariyle Bursaspor'un başkanı!..

Seçilince savunmaya kalkmıştım bir de; 'elini değil, gövdesini taşın altına soktu' diye.

Kendimi inkar etmişim meğerse; değmezmiş..

Derdi Bursaspor değil; oturduğu koltukmuş meğerse.

Şimdi kimi gözüne kestirdiyse hedef tahtasında..

Kulübün doğalgazı, suyu kesiliyor, yarın öbür gün yemek de çıkmayacak.

Yazanlar 'hain', yalancı, hırsız, üçkâğıtçı!

Tamam eleştiri hakkını kullan ama; Saygısızlık etme.

Millete sallamaktan; kulübe niyeti olanları da kaçırmaya başladın farkında mısın?

Sevmesen de Alinur başkana muhtaçsın.

Karşısına nasıl çıkacaksın şimdi?

Transfer yapamazsın, elde kim varsa kaçıp gitti; tahtayı açtırmaya ise gücün yetmez.

Yapamayacağını bile bile daha niye ısrar edersin ki?

Yanlış açıklamalarını 'Bursaspor lisans çıkartamıyor' diye algılayan ulusal medyaya da rezil olduk sayende.

İstenmediğin yerde daha fazla durmasan iyi edersin...