Pazar gecesi oynanacak maç Bursaspor'un 'Çanakkale Savaşı'dır

İzmit'te oynanan ilk maçta saha içiyle, tribünlerde sergilenen provokatif eylemlerin pazar akşamı da sümen altından sürdürüleceği belli oldu.

Böylece evinde aldığı farklı Denizli yenilgisiyle 'dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olan' körfez ekibi de hiç beklemediği bir şekilde ateş hattının bir tık üstünde ve karabasanlarıyla baş başa artık!.

Bursaspor'un durumu onlardan daha zor gibi görünüyorsa da; pazar akşamı 3 puanı biz kazanırsak eğer; komşunun kalan son 7 haftası kabuslar içinde geçecektir; burası kesin.

Bir kere kalan maçlarının Bursaspor'dan daha zor olduğu yadsınamaz bir gerçek; peş peşe alınan yenilgilerin sonunda bugüne kadar kendileri adına önemli bir avantaj olarak kabul edilen psikolojik momentum da ellerinden kayıp gitmek üzere.

Uzun sözün kısası; kırılma maçı oynayacağız pazar akşamı körfez ekibi ile.

Telafisi ve mazereti olmayan belki de koca bir sezonun kaderini belirleyecek çok kritik bir 90 dakika bekliyor Bursa'yı ve Bursaspor'u.

Lamı cimi yok; ne pahasına olursa olsun kendimizi bir şekilde sahile atarak; son haftalara en azından umutlarımız yeşermiş, moralli, dipdiri ve ayakta girmek zorundayız.

Play-off beklentilerinin hesapta olmayan bir şekilde 'acaba düşer miyiz?' korkusuyla yer değiştirmeye hazırlandığı böyle bir süreçte; Kocaelispor şimdi sahada beceremeyeceğini anladığında tribünleri tahrik ederek kendisine çıkış yolu aramaya çalışmasın da ne yapsın?

Seyircisi tribünlerde olmasa da, saha içi provokatörleri pusuya yatmış bir şekilde ve en küçük bir fırsatta rollerine hazırlamıştır kendilerini, oyuna gelmeyelim. 

Alın Benhur Keser'i.  Zalazar'ın kasıtlı olmayan bir şekilde havaya kalkan tekmesinden sonra gördüğü kırmızı kartının üstüne yetmezmiş gibi azgın boğalar gibi saldırıp yerde yumruklamıştı Arjantinli oyuncumuzu. Hızını alamamış olacak ki rövanşın öncesindeki bir idmanda da ellerini 'top' şeklinde birleştirerek güya mesaj yollamış Bursasporlulara!.

Kendisine bizim sulara girince dikkatli olmasını salık veririm.

Benzeri nice 'top'ları sıra sıra patlatarak göndermişti Bursaspor evine;  bir daha denemeye kalkma sakın!.

'Tahrik olsunlar, iyice dolsunlar, gerisi maçın akışı içinde nasılsa gelir' mi sanıyorsun acaba?

Yani sahaya her türlü yabancı madde attırarak, bol bol küfrettirerek; bir kaç fanatiğin 'ölecek, öleceksiniz' mottosu üzerinden maç bitip de yenildiklerinde 'canımıza kast ettiler, zor kurtulduk vallahi' senaryosu yazdırarak, ucundan bir ceza aldırmanın umudu ve heyecanı mı sardı yüreğinin derinliklerini, artık o kadarını bilemeyeceğim!.

Bize dönersek;

'Sakın ha' demek istiyorum.

Bursaspor üzerine yayın yapan bizim sosyal medya yıkılıyor bir haftadır; 'kale arkası ile (Teksas) kale arkasına yakın tribünlerde olabildiğince agresif olalım' dolduruşlarıyla...

Ne yapıyorsunuz sevgili Bursasporlular; kendimize gelelim...

Sizi kendi çirkinliğine alet etmeye hazırlanan böylesi müptezellere istedikleri şekilde atarak ve söverek mi karşılık vereceksiniz?

Amacı ve hedefi belli bu tür senaryolarla Bursaspor'a ceza aldırarak, saha kapattırarak kendilerine çıkar sağlamaya çalışan beynini şeytanlığa kiralamışlara efendiliğinizle, centilmenliğinizle yanıt verin; yanıt verelim.

Kendi ayaklarına dolansın kötülükleri...

Bursaspor sahada mücadele ederken; kendi maçını oynamak isteyenlerin oyununu bozmalısınız.

Aklı selim, sağ duyu lütfen; kendimize mukayyet olalım.

                                      xxx

Ulu önder Atatürk 25 Nisan 1915 günü Çanakkale cephesinde savaşırken emrindeki askerlerine ' Ben size taarruz etmeyi değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar yerimizi başka kuvvetler ve komutanlar alabilir. Cephaneniz yoksa süngünüz var' emri ile motive etmeye çalışmıştı.

Pazar gecesi oynanacak maç da; Bursasporluların 'Çanakkale savaşı' olacak.

Bütün şehir; spor severler siz futbolculardan bu maçta savaşmanızı değil, deyim yerindeyse mecazi anlamda ölmenizi emrediyor.

Kazanma uğruna gerekirse bacağınız, gerekirse kolunuz, gerekirse kafanız kırılsın;

Organlarınızı feda edin de, 3 puanı etmeyin.

Sakın ama sakın ola; sahanın içinden, soyunma odasına kazanmadan dönmeyin...