Mahkeme bekler; Bursaspor beklemez!.. 

Recep Günay yönetiminden iki kişi istifa etti. 

Anlaşılan Bursaspor'un hal ve gidişinden memnun olmayan sadece taraftarla, camia değil, yönetimin bizatihi kendisi. 

Öyle ya; durup dururken niye bırakıp gitsin, Ali Sait Adiloğlu ile Mehmet Çakman... 

Kimler istiyor başka Recep Günay'ın bir an önce olağanüstü kongre kararı almasını? 

Teksas olmak üzere tüm taraftar grupları... 

Camianın akil insanları; 

Eski başkanlar; 

Çaktırmasalar da kentin sivil toplum kuruluşları; 

Bir ara Özlüce'ye girmemesi bile gündeme getirilen medya (!); 

Yazılısı, görseli, sosyali, seslisi A'dan Z'ye kim varsa hepimiz yani... 

Bu kadar insan arasında en beğenilmeyi bizim mesleğin emektarları... 

İşimizi bilmiyor;  olayların üstüne gidemiyormuşuz (!); 

Şöyle bir geriye dönüp bakıyorum da; 

Prosedürse prosedür; 

Ne gerekiyorsa yapıldı;  

Yine de olağanüstü kongreye gidilmesi için; tüzüğün amir hükümleri ile yasal çerçevede başvurulan tüm yöntemler Recep Günay tarafından 'yok hükmünde' sayıldı.  

Bakın yönetim demiyorum; Recep Günay diyorum!.. 

Çünkü kulübü tek başına o yönetiyor!. 

Diğerlerinin sesini, nefesini, ya da ne bileyim bir demecini duyan var mı? 

Yok... 

Recep başkan ne derse o doğrudur!... 

Bildim bileli kulübü soyan hırsızların (!) yargı önünde hesap vermeleri için elinde dosya, belge; mahkeme mahkeme dolaşarak davalar açıp, hesap vermelerini istiyor. 

Soyanlar, çalanlar, götürenler varsa eğer; elbette hesabını da vermeli. 

Ben de zamanında bu minvalde çok yazılar yazdım. 

Sonuç; 

Havanda su dövüldü; hepsi havada kaldı. 

Yasal boşluğunu bulan kendini temize çıkardı. 

Yani; 

Hırsızlarlar  da yok, malı, arsayı, fabrikayı  götürenler de (!); 

Yargılandığı davalardan beraat etmiş insanlara yıllar sonra 'senin yolsuzluğunu çıkarmazsam ben de ne olayım' diye dayılanmanın gereği var mı?... 

Akıntıya kürek çekmekten başka bir şey sarf edilen çabalar. 

Peki nasıl mı soyuluyor kulüp; ya da soyuyorlar?. 

Belgesi, faturası, şahidi, delili olmadan; 

X yönetici, Y menacerle anlaşıp; getireceği bir oyuncunun fiyatını atıyorum 3 kuruş yerine, 5 kuruş göstertip, imzayı attırıyor. 

Futbolcu da bu ortak götürmenin bir aktörü. 

'Sen alacağın paraya bak; sesini çıkarma' diye peşin peşin uyarıyorlar. 

Arada bir helal süt emen birileri çıkıp 'olmaz' dese de; genel itibariyle hortumlama düzeni böyle çalışıyor.  

Futbolcu üç kuruşa imza atarken, muhasebeden çıkan 5 kuruşun 2 kuruşunu menacerle, yönetici aralarında kırışıyor!.. 

Rakamlar büyük olunca; köşeye dönmelerin tadından yenilmiyor!.. 

Tabii olayın muhasebe boyutu da unutulmamalı!.. 

Az mı konuşuldu Bursaspor'un muhasebecileri de; 

Neler, neler söylendi; 

Sonuç; sıfıra sıfır elde var sıfır. 

Böyle çok transfer yapıldığı iddia edilse de; kimse belgesiyle bir kanıt sunamadı. 

Şunu da söylemek isterim. 

Kulübün hakkı ile kasadaki parasını savunmak elbette çok güzel bir eylem. 

Bu konuda Günay'la birlikteyim. 

Önemli olan sonuca ulaşmak. 

Dava üstüne dava açılsa da; olumlu sonuçlanan bir dosya göremedik daha. 

Recep başkanın son mahkeme restinden de bir şey çıkacağını sanmıyorum. 

Sadede gelelim. 

Göreve devamda ısrar Bursaspor'u bitirir. 

Ekonomik gücü olmayan mevcut yönetimin Bursaspor gemisini fırtınalı denizde salimen limana yanaştırabileceğine ihtimal vereninizin var mı?.. 

Bir süre sonra paraya sıkışınca; ya suçladıkları insanların kapılarını çalıp, 'Bursaspor zorda. Yardım edin' diyecekler; 

Ya da yıldızlarının barışmadığı Alinur Aktaş'a muhtaç olacaklardır!. 

Görünen köy kılavuz istemiyor. 

O halde yapılacak tek şey; 

Camia ile taraftar gruplarının 'olağanüstü kongreye gidilmeli' çağrısına daha fazla kayıtsız kalmayarak gereğinin yapılmasıdır. 

Ali Ay hala durduğu yerde midir bilemeyiz de; 

Tek aday olarak seçime girecek olursa aklımdan şu geçmekte; 

Jestin en büyüğünü yaparak; 'eski alacaklarımı hibe ettim' sözünü vermesi. 

Geriye dönüş yapmanın bedeli de böyle olmalıdır bana göre. 

Böyle bir jest; diğer mevcut alacaklıların da yeniden durum değerlendirmesi yapmalarına neden olabilir. 

Ersoy Saitoğlu adaylığını açıklıyor.

Bursaspor'un kurucu üyelerinden rahmetli Hüseyin Saitoğlu'nun oğlu; Bursaspor sevdalısı Ersoy Saitoğlu yarın (bugün) düzenleyeceği basın toplantısı ile başkanlığa adaylığını açıklayacak. 

Ersoy Saitoğlu'na sorarsanız 'ölmeden önce en büyük arzum Bursaspor'a başkan olmak' diyecektir. 

Gönlü zengin Ersoy'da olmayan tek şey; o koltukta oturması için gereken mali güce sahip olamaması. 

Parayla, imanın kimde olduğu bilinmezmiş. 

Bakarsınız Ersoy Saitoğlu'nda olmayan; yönetimine alacağı kişilerde fazlasıyla vardır. 

Tabii bu arzusunu icraata dökebilmesi için, önce mevcut yönetimin tercihini belirlemesini beklemesi gerekecek.