Kafaya takmadan Bursaspor kurtulamaz!

'Kafaya takalım arkadaşlar, hem de sonuna kadar takalım' ...

Çünkü söz konusu Bursaspor'un menfaati;

Diğerleri gibi değiliz ki biz...

Farkımız var, büyüklüğümüz var, yaşadığımız şehrin gücü ile kutsiyeti de.

Yorumları okuyunca 'şaşırmadım' dersem yalan olur.

'Nasılsa puan alamayacaktık; ha 1 yemişiz ha 3 ne fark eder' demek kendimizi inkar etmek demektir.

Küçümsemek maksadıyla yazmıyorum;  Eyüp'le oynuyoruz Eyüp'le; Eyüp Sultan Hazretleriyle değil!.

Efendim 1919'da kurulmuşmuş; bana ne bunlardan!...

 Elle tutulur bir başarısı var mı onu söyleyin.

Futbolumuza Bursaspor'dan daha fazla ne gibi  değerler katmış örneğin?

Kimlerdir Eyüpsporlu olarak Türk futboluna hizmet edenler ?

Bir Vakıfköy'ü, bir Özlüce'si, bir Timsah Arenası filan...

Tesisi, stadı, alt yapısı yani...

Bakıyorsunuz baraka benzeri bir statta oynuyor maçlarını.

Fazla olan tarafı kurdukları takımın potansiyeli.

İki senedir şamar oğlanına döndük karşılarında.

Hem içeride, hem de dışarıda...

Bir semt takımı alt tarafı; biz ise eski bir Süper Lig şampiyonuyuz...

Gel gör ki düştüğümüz durumlara bakın.!..

İki gece önce;

Pozisyona bile giremeden, kalecisini zorlayamadan bitiverdi maç.

Ne demek 'kafamıza takmayalım'...

Tersine kafamızı matkap gibi oymalı bu felaket futbolla kaybedilen maç...

'Nasıl böyle yeniliriz' diyerek karalar bağlanmalı.

 Tabi burada sormadan edemiyor insan.

Kim bağlayacaktı ki?

Bursalılıkla ilgisi olmayan yabancılarla, aidiyet duyguları yerlerde sürünenler mi?

Sen Bursaspor isen 3 atacaksın 5 atacaksın.

İsterse bebelerle oynayalım; farkımız da olmalıydı, fark da yaratmalıydık...

Unutulmasın ki Bursaspor;

Ruhu olanlarla; her koşulda ve skora bağlı kalmadan ölümüne mücadele edenlerin, bir de yenilgiyi kabullenmeyenlerin ocağıdır.

Sportif olaylara meslektaşlarımızdan farklı formatta bakma gibi bir alışkanlığım olduğu için Eyüp maçını kendimce yorumladım.

Rakamlara boğulmuş taktik varyasyonlarla, oyuncu üzerinden kurgulamalarla maç yorumlamak pek bana göre bir şey değil.

Ne bileyim örneğin ikili ön libero, 3'lü orta saha, forvet arkası yani 10 numara, bir de forvet...

Oldu da ne oldu?

Oynadılar da bir şey mi fark etti ?.

Kazanmanın tek yolu gol atmaktır;

Diğerlerinden bizi ayıran kalın çizgi burası işte...

Bursaspor an itibariyle oynuyor gibi yapıyor...

Çalışıp çabalasa da bir türlü o topu üç direk arasından ağlara gönderemiyor...

Yeni teknik direktör Mustafa Er'in bir şeyleri değiştirmesi için öncelikle bu sorunu çözülmemesi gerekecek.

Gerekecek de nasıl olacak bu iş?

Yetenekleri sınırlı, becerileri tartışılır o kısıtlı rotasyondan kurtarıcı rolünde birisi ya da birileri çıkabilir mi acaba?

Mucizelere inanıyorsanız, umudunuzu da yitirmeyeceksiniz...

Buraya kadar yazacağımız konunun edebiyatını yaptık.

İlle de taktik, teknik isterseniz;

En çok bizim Ramazan'ı beğendim maçta. O kadar aradan sonra sırtına geçirdiği formanın hakkını vererek oynadı.

Yabancılar kötüydü; hayal kırıklığı yaşatıyorlar. Sahi ne oldu bu Alaskarov'a böyle; sanki canı hiç istemiyor gibi.

Ofosu gerçekten Alman orijinli olabilir mi? Bırakın koşmayı, ayakta durmaya mecali yok.

Kurulmuş en kötü Bursaspor kadrosuyla  kümede kalabilmenin formülü; içeride oynanacak 6 maçı ne yapıp edip kazanmaktan geçer.

Sonunda kafalar mı kopar, yoksa bacaklar mı o kadarını bilemem de!;

Bir yerlerimiz eksilmeden ve şehir olarak kenetlenmeden başarı beklemek; Kaf Dağının ardında hayal kurmak gibi bir şey.