Dersimiz tahta!

'Tahta';

Bildiğiniz kereste mamulü değil, Bursaspor'un başında 'demokrasinin kılıcı' gibi sallanan sanal mahluk.

Gölgesine saklı duran yüzlerce dosya ise camianın korkulu rüyası;

Eşeledikçe bir yerlere kadar uzanıyor kökleri. Sanırsınız tarih öncesi çağlardayız.

Yani karşımıza ne bileyim rahmetli Ion Nunweiller'in hemşoları Nitu ile Vaiscovici çıksaydı; 'yok artık' demezdim, çünkü bu kulüpte hiçbir şey bana artık sürpriz ya da komik gelmiyor!

Kendi payıma en son kaleci Sebastian Frey'in ismini duymuştum Daum'dan kalma; daha ötelerde yeni birileri çıkar mı vallahi iddia edemiyorum 'olmaz' diye!

Bir gün bakmışsın tak kapı çalıyor; postacının elinde bir ihbarname daha.

' Bizler Rial Sellem'in varisleriyiz; akrabamızın 1967'den kalma borcu var da bir zahmet ödeyiverin!

Rial Faslı idi; ayni zamanda Bursaspor'un ilk yabancı futbolcusu...

Ödemeyen ödemediğini söylememiş, ödemediğini söylemeyen de, sonraki ödeyeceklere!

 Sen ödemezsen, ben ödemezsem, sonraki ödemezse nasıl çıkacak Bursaspor aydınlığa!

Çıkamamışız da zaten, karanlığa gömülmüş kulüp, olayın özeti budur.

Öteleye, öteleye boğazımıza kadar dayanmış borçlar; faraza Hamitler 'deki şehir çöplüğüne dökmeye kalksalar bilmiyorum oradaki görevli 'bir de Bursaspor'un ki fazlalık yapmasın' diyerek geri çevirir mi; burası Bursa her şey olabilir şaşırmam!

Olayı sizlere karikatürize ederek anlatmaya çalışıyorum.

An itibariyle şehrin çıkmaz sokakları da bitmiş durumda; duvarı delsek de öteki tarafa biraz zor geçeriz.

Sadede geliyorum;

'Tahta açılmayacak' deniyorsa lütfen kim varsa bu yönetime inanarak fazla ısrarcı olmamalıdır.

Her şey ortada; neyine itiraz ediyor, nasıl farklı bir çözüm öneriyorsunuz; bilenler varsa parmak kaldırsın!

Bir şey söyleyeyim mi?

'Para yok' arkadaşlar 'para';

Para bir yerlerden gelirin varsa olur, bir yerlerden bir şeyler aktarırlarsa olur.

Yani ortak bir gelir havuzun, bir katkı payın, bir performans primin, bir naklen yayın gelirin;

İki sene öncesine kadar bir yere kadardı bunların bir kısmı;

Düşe düşe eldeki avuçtakiler de bitti, tükendi.

Şimdi kaldık mı cıscıbıldak ortada...

Arıyor musunuz şimdi sövdüklerinizi?

Tribünde bin bir hakaretle ağlatarak evine gönderdiklerinizi?;

Ya da canınız sıkılınca protestolarla istifa ettirdiklerinizi?

Kendimiz ettik, kendimiz bulduk!

Anlayana!

'Yetti gari Teksas' dedik, birileri yerinden fena halde hopladı!

Muhatabımız belliydi oysa çorbacılar, avantacılar, ağzı bozuk küfürbazlar, maç sonunda otoparkları haraca bağlayan mafya bozuntularıyla, 'nasıl beleşe maça girerim' diye kapıda nöbet tutan beleşçiler!

Hepsi bu!

Teksas'ın % 99,5'u 'adam gibi adamdır'; % 0,5 i de yukarıdaki sınıfın ayak takımı!

Bir kaç da sosyal medyadan racon kesmeye çalışan ukala tipler; hepsi o kadar.

Son olarak söyleyeceğim şudur;

Bursaspor hepimizin ortak sevdası olduğuna göre; bu takımı koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun arkasında durarak desteklemek görevimizdir.

Bir kez daha küme düşülürse;

O zaman karşı yakada kavga edecek birilerini de bulamaz, sonra oturur yersiniz birbirinizi!

Bilmem anlatabildim mi?