Bu takımı küme düşürenlere hakkımı helal etmiyorum

Bursaspor bugün itibariyle küme düştü!

16 Mayıs 2010'da Süper Lig tarihinde şampiyonluk yaşamış bu camia, 14 Mayıs 2022'de bu kez hak etmediği bir yerin yeni konuğu olarak mekanını değiştiriyor.

Tarihi şampiyonluğu kutlamaya 2 gün kala, yüz kızartıcı bir hezimetle tanışmak...

Bu satırları yazarken utanıyorum, kızarıyorum, adeta boğulacak gibi oluyorum.

Dünya futbol tarihinde en üst kademede şampiyonluk yaşadıktan sonra iki alt kümeye düşen ikinci bir takım daha gösteremezsiniz!..

Yoktur da, olamaz da sporun doğasına da aykırıdır.

Yazarken ellerim titredi, gözlerimden süzüm süzüm yaşlar süzüldü.

'Yeniden eski günlere' moduyla çıkılan bu kutsal yolculukta son durak şimdilik 2. Lig!...

Bugünler daha iyi günlerimiz bunu bir kenara yazın!..

Daha da düşebiliriz maalesef , daha kötü günler yaşamak da olasılık dahilinde.

Belki DAL bile bizi paklamayıp, kapımıza kilit vuracağız.

Yeniden ayağa kalkarak o eski görkemli günlerimize kavuşabilmek çok uzun yıllar gerektirecek.

Yolun yarısını ikiye katlamış birisi olarak benim ömrümün yeteceğini hiç sanmıyorum; dilerim çocuklarımızla, torunlarımıza nasip olur 'yeniden dirilişle' yüzleşmek.

Dün sadece Bursaspor düşmedi 2. Lig'e; koskocaman bir şehir içindekilerle birlikte düştü...

Siyasetçisi,

İş adamı,

Sanayisi,

Esnafı,

Taraftarı,

Sivil toplum kuruluşları,

Üstümüze kondurmak istemesek de medya; yani bizler düştük.

Oturduğu tribünde Bursaspor'a odaklanacağına gönlünde yatan büyüğün maçlarını önündeki bilgisayardan takip eden içimizdeki İrlandalılar düştü!..

Aslında bu ligde bizi fazlalık olarak gördükleri sezonun en başında belli olsa da, aidiyet duygumuzun ağır basması nedeniyle üzerine fazlaca gidemedik.

Eleştirsem de bir yerlerde eksik kaldım; kendi payıma sorumluluğumu kabul ediyorum.

Canımdan can koptu resmen, bir parçasını alıp götürdüler bedenimden; hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım.

Madem takke düştü, keller de görünmeli o zaman!...

Şimdi top yekun hesaplaşma zamanıdır....

Bu ulu çınarın kurutularak toprağa gömülmesinde hissesi olan herkes ama herkes hesabını mutlaka Bursa'ya, Bursalılara, Bursasporlulara vermelidir. 

Yiyenler, götürenler, Bursaspor üzerinden servet edinenler;

Sokağa çıkacak yüzü olmadığı için kasketini kaşlarının üstüne kadar çekerek kendisini kamufle ettiğini sanan sahtekarlar;

Kısacası;

İbrahim Yazıcı'dan sonra göreve gelen tüm yönetimler;

Recep Bölükbaşı, Erkan Körüstan, Ali Ay, Mesut Mestan, Erkan Kamat;

Son tahlilde twittci Emin Adanur...

Son halkanın hiç bir şeyden haberi olmadığı halde, her şeyden haberi varmış gibi hareket ederek Bursasporlularla kafa bulmasını asla affedemeyeceğim.

Bugünkü sonun baş sorumlusudur bana göre kendisi!...

Kendi kriterlerince kovduğu ve getirdiği hocalarla(!)

Menacer piyasasında isimleri tartışılanlar aracılığıyla yaptığı abuk sabuk transferleri Bursaspor'un idam fermanını yazdırmıştır; inkar da edemez, temize de çıkamaz.

Ne üzücüdür ki medyanın geneline kendini inandırarak ummadığı derecede destek buldu.

Kandırırken de aldattı.

Futbol üzerine sıfır deneyimli, yöneticilikte de acemi olmasının bedelini küme düşerek ödedik.

Üç kuruş para verdi; 'lige çıkarsak alırım, çıkamazsak almam' dedi; sonra söylediklerini unutup Trabzonspor'a satılanlara mahsuben kesilmiş çekleri cebine atarak çekip, gitti.

Ya siyaset erbabına ne demeli ?...

Bursaspor'un üzerinden eksik olmayan gölgesiyle bu günlerin hazırlayıcısı olan eski belediye başkanı yani!..

Ali'yi seçtirerek, Bursaspor'u taca çıkarttı.

Borcun büyüğüyle böylece tanışıldı; tarihi çöküşün de başlangıcı oldu bu süreç ne yazık ki;

Büyüklerimiz 'keser döner sap döner, gün gelir hesap döner' demiş...

Hesabı görme günü kapıda.

Bursasporlu atılan kazığı öyle kolay kolay unutmaz; seçim günü sandık önüne gelince de faturasını fena halde ödetir.

Kapatılması neredeyse imkansız 1 trilyona yakın borç ve yeni sezonda sıfır gelirlerle; an itibariyle İnegölsporla TECO Karacabey Belediyespor seviyesine indik!.

Nicedir özlemiştik; aramızda Bursa derbileri oynamayı!.

Oynarken de birilerinin kulaklarını çınlatacağız bol bol!.

Doğru dürüst soyunma odasıyla, tribünleri olmayan, duşlarından sıcak yerine soğuk su akan, çim bitmeyen zımpara gibi zeminlerde mücadele etmek öyle bir koyacak ki hepimize;

Eski günleri hayal ederken sicim gibi yaşlar boşalacak gözlerimizden.

Çuvaldızı biraz da kendimize batıralım.

Yanlış yönetildik, yanlış adımlar atıp, yanlış sözler söyledik.

Geçmişle hesaplaşmayı inatlaşmaya dönüştürerek küfürle hakaret üzerinden gitmekle her kesimi kendimize boş yere düşman ettik.

Çok ama çok ahlar aldık, gördüğünüz gibi üzerimizde kalmadı.

Dost bildiklerimizden ise en büyük kazığı yedik; bir türlü uyanamadık.

Açıkçası kendimiz ettik, kendimiz bulduk.

Daha başka ne söyleyebilirim ki?

Siyaset şimdi de Euro Cup'ta tarih yazan basketbol şubesine bulaşmaya çalışıyor.

Gözünüzün yağını yiyeyim Ömer ve Sezer başkanlar; yanınıza bile yaklaşmasınlar.

Onlardan gelecek hayır Allahtan gelsin; biz bize yeteriz.

Gereğinden fazlasını dışarıdan bulur bu şube.

Çünkü başarımız var; Avrupa'da bile tanınıyoruz.

Üzerinizden nemalanmaya çalışanlar; önce yerle yeksan ettikleri tarihi Atatürk Spor Sarayı'nın enkazı üzerine; projesini revize ederek en az 5 bin kişi kapasiteli bir yenisini yapsınlar.

Adını da yeniden 'Atatürk' koymayı unutmasınlar!.

Naçizane önerimdir; yeni sezonda 2. Lig maçlarını bize uğursuz gelen timsah kafalı olanda yapmayı protesto edelim.

Ulu önderin ismini bu şehre çok görenlerin takımları oynasın orada!.

Bursaspor; Nilüfer Beşevler'e İbrahim Yazıcı Stadı'na.

Yeter de artar bize...

En azından ruhu yaşıyor o mekanda rahmetlinin.

Söylemezsem kendime ihanet etmiş kadar olacaktım; içimde kalmasın o zaman.

Bu kulübü düşürenlerle, kasasını soyup soğana çevirenlere bu dünyada da ahirette de hakkım helal olmasın.

Tüyü bitmedik yetimin de rızkı vardı o paralarda; haram zıkkım olsun, gözünüze dizinize dursun...