Sıfır faizli kredi desteği geldi!

Bugünkü yazımda Marmara ve İç Anadolu Sanayici ve İş Dünyası Federasyonu'nun (MARSİFED) ev sahipliğinde Bursa'da düzenlenen önemli bir etkinliğe dikkat çekmek istiyorum.

TÜRKONFED, Türkiye İş Bankası ve UN Women desteğiyle hayata geçirilen 'Girişimde Kadın Gücü' projesi ve 'Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Tedarik El Kitabı'ndan bahsetmek istiyorum.

İlk olarak MARSİFED Başkanı Ramazan Kaya'nın projenin öneminin altını çizen sözleriyle başlayayım.

"Ekonomide kadının yerinin güçlenmesi yalnızca Türk ekonomisinin güçlenmesi demek değil, sosyal olarak güçlenen kadının sağlıklı bir toplumsal yapı oluşturulmasına katkısının da artması demek. Bu süreçte Girişimde Kadın Gücü projesi, kadınların iş dünyasındaki etkinliği ve kadın istihdamı ile birlikte ülke ekonomisinin gelişimine de destek sunuyor" dedi.

Ardından TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emine Erdem'in önemli detaylara yer veren sözleriyle devam edeyim.

"Toplumsal cinsiyet eşitliğini temel almayan bir girişimcilik ekosisteminin müreffeh bir topluma katkı verilebilmesi de mümkün olmuyor. 'Girişimde Kadın Gücü' projesinin amacı da dönüşümün toplumsal boyutuna, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadın girişimciliğine rehberlik etmektir. Ülkemizin her yanından kadın girişimcilerin şekillendirdiği markaların oluşumuna destek vermek de önceliklerimiz arasında" mesajını verdi.

Gelelim rakamlara...

Türkiye'de kadın girişimci oranı halen yüzde 14'ler seviyesinde.

Öneri geldi.

"Ülkemizde gerek girişimcilik kültürünün gelişimi gerekse girişimcilik kültüründe toplumsal cinsiyet eşitliğini tesis etmek için hem entelektüel hem de sosyal sermayemizi bir araya getirmemiz gerekiyor" diyor Emine Erdem...

Peki, ülke genelinde 500 girişimci kadının görüşlerine yer veren 'Girişimde Kadın Gücü Araştırma Raporu' ne diyor?

Bakın kadınların girişimci olmalarını belirleyen en önemli faktörlerin başında neler geliyormuş.

Öncelikle 'kendi kendilerinin patronu olmak' geliyor.

İkinci olarak, '46 ve üstü yaş grubundaki kadınların yüzde 80,4'ü 'çalışma hayatında emeklerinin karşılığını alamadıkları için girişimci olduklarını ifade ediyor.

Üçüncü olarak, girişimci kadınların yüzde 43,8'i 'Türkiye'de kadınların erkeklere göre ev ve iş hayatını dengeleme konusunda yaşadıkları sorunların girişimci olmalarını engellediğine' işaret ediyor.

2022 yılı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde 146 ülke arasında Türkiye 124. sırada yer alıyor.

Kadınların iş gücüne katılma oranı gelişmiş ülkelerde yüzde 70 iken, Türkiye'de yüzde 35 olarak gerçekleşiyor.

TÜİK verilerine göre, 2022 yılında Türkiye'de istihdama katılan kadın oranı yüzde 28 iken, erkeklerde bu oran yüzde 62,8.

Neredeyse 3 katına ulaşmakta.

Dünya Bankası verilerine göre de, 2018 yılında işletme sahibi erkek sayısı kadın sayısının yaklaşık 5 katı.

Dolayısıyla, ülke olarak toplumun yarısını oluşturan kadınların iş hayatında ne kadar uzağa düştüklerini görüyoruz.

Girişimci kadınlar yalnızca girişimcilikte değil, toplumsal yaşam ve iş yaşamında erkeklere kıyasla daha fazla yükü üstleniyor.

Tüm bu veriler, fırsat eşitliğine dayalı bir sistem ile hayatımızın her alanında büyük bir zihinsel dönüşümün şart olduğunu hatırlatıyor.

Rapor diyor ki;

"Kadınların tam zamanlı istihdamının artmasına yönelik çözümlere odaklanmak, yatay ayrımcılığın engellenmesi için kadınların tüm sektörlerdeki temsil oranlarını arttırmak, eğitimli kadın işsizliğini giderecek çözümler geliştirilmek ve kadınlara ait işletmelerin kamu ve özel sektör ihale - tedarik süreçlerine katılmalarını kolaylaştırmakla başlayabiliriz."

Proje kapsamında mentorluk desteği almaya hak kazanacak olan girişimci kadınlara sıfır faizli ve teminatsız 3 milyon TL kredi desteği hayata geçirilmiş.

Asıl önemli destek ise,"sürdürülebilir rehberliktir" deniyor.

Girişimci kadınlar gerek istihdam yaratma gerekse ekonomik kalkınma açısından bulundukları ekonomide çarpan etkisine sahip.

Son olarak...

Geçmişten bugüne yapılan araştırmalar gösteriyor ki;

Kadının iş gücüne katılması ve ekonomik bağımsızlığı; yoksulluğun azalması, sürdürülebilir, kapsayıcı ekonomik büyüme ve dengeli bir sosyal kalkınma için ön şartlardan biri.